Akdeniz bölgesinde orman yangınları devam ederken Cezayir’de 69 kişi hayatını kaybetti

Son haberlere göre, orman yangınları ve rekor sıcaklık ülkenin kuzeyini ve tüm Akdeniz havzasını kasıp kavururken, Cezayir’de en az 69 kişi öldü. Bu, Türkiye ve Yunanistan’dan, Balkanlar, İtalya, İspanya ve Cezayir’e kadar uzanan bu orman yangınları dizisindeki en yüksek can kaybıdır.

11 Ağustos 2021 Çarşamba günü çekilen bu fotoğrafta, Cezayir’in başkenti Cezayir şehrinin 100 kilometre doğusunda, dağlık Kabile bölgesinde, Tizi Vizu yakınlarındaki Larbaa Nath Irathen köyünde orman yangınlarının ardından dağları dumanlar işgal ediyor. Bu Kuzey Afrika ülkesi, Perşembe günü Güney Avrupa’daki yangınları körükleyene benzer bir sıcak hava dalgasıyla mücadele ederken, Cezayir’de hâlihazırda en az 69 kişinin ölümüne neden olan orman yangınları dağları yakıp geçti. (AP Photo/Fateh Guidoum)

Cezayir’de yangınlar esasen başkent Cezayir şehrinin doğusundaki Kabiliya’da yoğunlaşıyor. Cezayir rejimi, askeri kayıplar hakkında kısmi ayrıntılar verirken, birçok köy dağlarda geniş alev duvarlarıyla çevrili durumda.

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun, Salı günü yaptığı açıklamada, “Ulusal Halk Ordusu’nun (ANP) 25 mensubunun, 100’den fazla yurttaşı Becaya ve Tizi Vizu bölgelerindeki orman yangınlarından kurtarmayı başardıktan sonra öldüğünü büyük bir üzüntüyle öğrendik,” dedi. Cezayir Millî Savunma Bakanlığı, ölen askerlerden 18’inin ve kötü şekilde yanmış altı askerin Ichelladhen’de konuşlanmış 57. Hafif Piyade Taburu’ndan geldiğini de açıklamaya ekledi. Dördü ağır yanık olmak üzere diğer yedi yaralı asker, 4. Bağımsız Piyade Taburu’ndandı.

ANP ve yerel yetkililer, çoğu ekinlerini ve hayvanlarını korumaya çalışırken ölen kır emekçileri olmak üzere birçok sivil afetzede buluyor. Dün, Agülmim köyünde 26 kişi ölü bulundu.

Çarşamba sabahı, Cezayir Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, ülkenin 14 vilayetinde (asayiş bölgesi) 69 aktif yangın saydı. Bu yangınların 24’ü, en kötü etkilenen Tizi Vizu vilayetiydi; bölge 9 Ağustos’tan bu yana toplam 116 orman yangını gördü.

2019’daki Hirak protestolarında askeri rejime karşı kitlesel bir gençlik ve işçi hareketiyle zaten sendeleyen Cezayir egemen sınıfı, yangınlarla mücadele için donanım ve hazırlık eksikliğini eleştirmek zorunda hissetti. Hem Berberi milliyetçisi Kültür ve Demokrasi Yürüyüşü (RCD) hem de Cezayir rejimine yakın olan İşçi Partisi (PT), yangın söndürme uçaklarının eksikliğini eleştirdi. Daha Haziran ayında, Kençela bölgelerindeki orman yangınları, bu tür uçakların acilen alınması gerekliliğinin altını çizmişti.

İki gün önce, ulusal televizyonda yayınlanan bir konuşmada, Tebbun, yangınları kontrol altına alabilecek uçakların geldiğini duyurdu. Bu zamana kadar Cezayir makamları, yangınlara su dökmek için askeri helikopterlere bağlı kalmak zorunda kalmıştı.

Tebbun şunları ifade etti: “Başbakana, yangınlar başladığında Avrupalı dostlarımızdan uçak talep etmesi talimatını verdim ancak ne yazık ki hiçbir ülke taleplerimize olumlu yanıt vermedi, çünkü tüm uçaklar zaten Yunanistan’da ve Türkiye’de yangınlarla mücadele etmek için görevlendirilmişti. Ancak bugün iki Fransız uçağı geldi, yarın iki İspanyol uçağı gelecek ve önümüzdeki üç gün içinde bir İsviçre uçağı daha gelecek. Tüm bu uçaklarla orman yangınlarını kontrol altına almak mümkün olacak.”

Tebbun, Cezayir devletinin, orduyu uluslararası uçak üreticilerinden yangın söndürme uçakları satın almayı koordine etmek üzere görevlendirildiğini de sözlerine ekledi.

İki gün önce, Fransız yangın söndürme uçakları faaliyete başladı ve Becaya bölgesine havadan bir sürü su bıraktı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Twitter’dan şöyle yazdı: “Fransa’nın dostlarının yüz yüze olduğu trajediler karşısında dayanışmamız sınırsızdır. Cezayir halkına tüm desteğimizi sunmak istiyorum. Şiddetli yangınlarla karşı karşıya kalan Kabilia’ya yarına kadar iki yangın söndürme uçağı ve bir komuta uçağı gönderilecek.”

Aslında bakılırsa, Cezayir’i ve tüm bölgeyi harap eden yangınlar, her şeyden önce iklim değişikliği karşısında uluslararası hazırlık ve koordinasyon eksikliğini ortaya koyuyor. Bunun sorumluluğu en başta Avrupalı emperyalist güçlere aittir. Avrupa ülkeleri askeri bütçe artışlarına milyarlarca avro harcarken ve Paris, Mali’de ve Cezayir’in güneyindeki Sahel bölgesinde savaşmak için avcı-bombardıman uçakları ve insansız hava araçları gönderirken, yangınları söndürmek için en temel donanım ve altyapı eksiktir.

Aşırı sıcaklık ve kuraklık Akdeniz havzasının büyük bir bölümünü etkiliyor. Sicilya, Türkiye ve Tunus’un 49 dereceyi göstermesiyle, bir sıcak hava dalgası tüm sıcaklık rekorlarını kırıyor.

Bu koşullar devasa yangınların patlak vermesini kolaylaştırıyor. Sekiz gün içinde Yunanistan’da, üç cana mal olan 586 yangın çıktı. Türkiye’de yüzlerce yangın en az sekiz can aldı. İtalya’da 500’den fazla yangında dört kişi öldü ve Sicilya’da olağanüstü hâl ilan edildi. Eski Yugoslavya ülkesi Kuzey Makedonya’da, Bosna ile Hırvatistan arasındaki sınır bölgesini de tahrip eden yangınlar nedeniyle olağanüstü hâl ilan edildi.

Bu korkunç olayların nedeni, son tahlilde, dünyanın dört bir yanındaki kapitalist sınıfların acizliği ve küresel ısınmayı durdurabilecek bir çevre politikası planlamayı on yıllardır reddetmesidir. İklim bilimciler tarafından yapılan çeşitli araştırmalara ve çevre modellerine göre, bu ısınma Akdeniz’i şiddetle etkileyecek.

Boğaziçi Üniversite’sinden Levent Kurmaz, Britanya merkezli Independent’a verdiği demeçte, “Yüzyılın sonuna kadar tüm Akdeniz çevresinde bir çöl iklimi olacak,” dedi. Gazete, o zamana kadar “Türkiye’nin güneyi, güney Yunanistan ve güney İtalya’daki iklim, şimdiki Kahire ve güney Irak’ın Basra kentindekine benzer olacak,” diye ekliyordu.

Tebbun ve diğer Cezayirli yetkililer, tüm orman yangınlarının suçluların işi olduğunu iddia ettiler ve sözde kundakçıları tespit etmek için bir gözaltı dalgası başlattılar. 35 yaşındaki Djamel Bensmaïl, yangınlarla mücadeleye yardım etmek için Miliana kentinden gelmişken Salı günü Larbaâ Nath Irathen’de bir kalabalığın kendisini kundakçı olarak tanımlamasının ardından linç edilerek öldürüldü. Perşembe günü kasaba sakinleri babasına özürlerini sundu.

Gerçekte ise, bu yangınların ve özellikle de devasa ölçeklerinin temel nedeninin, küresel ısınma ve egemen sınıfın ekonomiyi feci şekilde idare etmesi olduğu açıktır.

Perşembe günü, eski Tarım ve Orman Müdürü Abdelkader Benkheira, Middle East Eye’a Akdeniz ormanlarının yangına karşı savunmasızlığını ve bunların küresel ısınmayla bağlantısını şöyle açıklıyordu: “Orman kaynakları büyük miktarda reçine içeriyor ve bu oldukça yanıcı. Meşe ve zeytin ağaçları da dahil olmak üzere ağaçların bulunduğu çalı örtüsü ve bodur çalılık gibi çok sayıda başka canlı malzeme de var.”

Benkheira, bugünkü gibi hava koşullarının bu tür bölgelerde yangınlara ve hatta patlamalara neden olduğunu da sözlerine ekliyordu: “Ormanlar yaşayan ortamlardır, ağaçlar ve özellikle reçine terler ve terpen adı verilen gazlar yayar. Bu neredeyse hemen yanıcı gazlar, bu tür yangınların yayılmasında önemli bir rol oynar ve hatta uygun hava sirkülasyonu olmadığında, özellikle engebeli arazide, büyük orman kütlelerinin içinde patlamaları tetikleyebilir. O zaman elinizde, kendiliğinden patlamalara yol açabilecek bir gaz konsantrasyonu süreci olur.”

Benkheira, bölgedeki kuraklık koşullarını da yoğunlaştıran küresel ısınmanın devasa orman yangınlarına yol açabileceği uyarısında bulunarak şöyle konuştu: “Yükselen sıcaklıklar ve şiddetli rüzgârların artan sıklığı ve gücü ile takviye edilen küresel ısınmanın neden olduğu su stresi, Akdeniz ormanları üzerinde muazzam bir kuvvetle bastırıyor. … Bu su stresi topraktaki nemin azalmasına neden oluyor. Bu kuru toprak, neredeyse tamamen kuru olan ve dolayısıyla kolayca yanıcı olan gergin bir bitki örtüsüne yol açıyor. Ve bir de şiddetli rüzgârların olduğu dönemler var.”

COVID-19 pandemisinde dünya çapında milyonlarca insanın ölümü, kapitalist egemen seçkinlerin başarısızlığına ve siyasi suçluluğuna işaret ederken, Akdeniz’deki orman yangınları, işçilerin akılcı sağlık ve çevre politikaları uygulayabilmek için uluslararası bir sosyalist devrimle egemen seçkinleri devirmesinin acil bir gereklilik olduğunu bir kez daha gösteriyor.

Loading