İsrail savaş çıkarmak için Mescid-i Aksa’da ibadet edenlere saldırıyor

Filistinlilere karşı yeni bir savaşın başlangıcı sayılan “Dalgakıran Operasyonu” kapsamında, İsrail güvenlik güçleri Cuma günü erken saatlerde Kudüs’te bulunan Eski Şehir’deki Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi.

Ramazan’ın ikinci haftasının sonunda camide bir araya gelen Filistinlilere sersemletici bombalar, göz yaşartıcı gaz atıldı ve gerçek mermi sıkıldı. Yakalananlar dövüp bağlandı, caminin içinde sıralar halinde yüzüstü yatmaya zorlandı. İsrail güçleri, dört saat boyunca yerleşkeyi boşaltmak için cop ve göz yaşartıcı gaz kullanırken polis gazetecilere ve kadınlara saldırdı.

Filistin Kızılayı’na göre 153 Filistinli hastaneye kaldırılırken, “onlarca başka yaralı” olay yerinde tedavi edildi. 400’e yakın kişi gözaltına alındı.

İsrail güvenlik güçleri, Kudüs’ün Eski Şehir bölgesindeki Mescid-i Aksa yerleşkesindeki Filistinli göstericilere düzenlenen saldırı sırasında pozisyon alıyor, 15 Nisan 2022 Cuma. (Kaynak: AP Photo/Mahmoud Illean)

İsrail polisi, kalabalıklar Ağlama Duvarı’na taş atıp üç askeri yaralamadan önce “onlarca maskeli adamın” yerleşkede havai fişek patlattığını iddia etti. İsrail Asayiş Bakanı Omer Bar-Lev, polislerin ‘karmaşık koşullarda’ ‘cesurca’ davrandıklarını söyledi.

Mescid-i Aksa’nın Müdürü Omar al-Kiswani, AFP’ye “Mescid-i Aksa’ya saldırı düzenlendiğini” ve “Mukaddes camiden 80’den fazla gencin çıkartıldığını” söyleyerek bu yalan habere şiddetle karşı çıktı ve “Mescid-i Aksa kırmızı çizgimizdir” diye ekledi.

Cami, İslam’ın üçüncü en kutsal yeri sayılırken, cami yerleşkesinin kenarındaki Ağlama Duvarı, Yahudiliğin en kutsal yerlerinden biri.

Aşırı sağcı bağnazlar, Mescid-i Aksa’da bir keçi kurban etme ve Hamursuz Bayramı kutlaması düzenleme tehdidinde bulunmuştu. Caminin koruyucusu olarak hareket eden Ürdün ile yapılan bir anlaşma uyarınca camide Yahudilerin ibadet etmesinin yasaklanmışken, İsrail makamları, herhangi bir kurban töreni yapılmasını engelleyeceklerini açıklamıştı. Ancak güvenlik güçleri Yahudilerin yerleşkede ibadet etmelerini sürekli görmezden geldiğinden, Filistinliler bu tür bir girişimi engellemek için gece boyunca camide kaldılar.

İsrail’in geçtiğimiz yıl Ramazan ayında ibadet edenlere yönelik kışkırtıcı saldırıları ve Mescid-i Aksa’yı basması, Gazze’ye yönelik 11 günlük kanlı saldırının habercisiydi. Ayrıca Doğu Kudüs’te altı Filistinli ailenin Şeyh Cerrah’tan tahliye edilmesi tehdidi üzerine patlak veren protestolara vahşice saldırılmıştı.

Camideki en son saldırı, Yahudi Hamursuz Bayramı’nın başlangıcında gerçekleşti ve 22 Mart’tan bu yana İsrail ve Batı Şeria’da artan gerilimin ardından geldi. Bu süreçte 14 İsrailli ve İsraillileri hedef aldığından şüphelenilen silahsız bir kadın ve bir avukat da dahil olmak üzere 25 Filistinli misilleme baskınlarında öldürüldü.

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Batı Şeria ve İsrail’in Gazze sınırındaki kuvvetlerini artırırken, Başbakan Naftali Bennett tüm İsraillileri silah taşımaya çağırdı. Walla haber sitesine göre, İsrail yurttaşlarının silah satın alma talepleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 350 arttı ve Mart ayında binden fazla kişi silah satın almak için başvuruda bulundu.

Bennett, “yardımcı olmak isteyen sivil gönüllüleri dahil etmek için daha geniş bir yapı” düşündüğünü açıkladı. Bu, İsrail’in aşırı sağcı yerleşimci gruplarına milis gücü kurmaları için neredeyse açık bir davettir. Silahlı yerleşimci çeteleri uzun zamandır kanunsuz olarak hareket ediyor, Filistinlilerin çiftliklerine, mülklerine ve Batı Şeria’daki evlerine saldırıyor; hatta İsrailli politikacılar tarafından ve IDF’nin koruması altında kışkırtılan eylemlerde “Araplara Ölüm” sloganları atıyor. Uzun süredir “nüfus transferleri” kisvesi altında etnik temizlik çağrısında bulunanlar, geçen yıl İsrail’in karışık nüfuslu kentlerinde Filistinli yurttaşları terörize etmek, kovmak ve kasabaları “Yahudileştirmek” için ayaklanmalar kışkırtmıştı.

Bennett’in sivillere gönüllü olma çağrısı yapması, geçen ay silahlı bir Yahudi infaz grubu olan Negev’deki Barel Rangers milislerinin kurulmasının ardından geliyor. Milis gücünün kurucusu olan Almog Cohen, eski bir İsrail polis memuru ve aşırı sağcı Kahanist parti Otzma Yehudit’in bölgesel örgütleyicisi.

Negev, temel altyapı ve hizmetlerden yoksun olan, İsrail’deki “varlığı kabul edilmemiş” en az 35 köyde yaşayan 300.000 Bedevi yurttaşın 90.000’ine ev sahipliği yapıyor. Negev’de 2013-2019 yılları arasında izinsiz olarak sınıflandırılan 10.000’den fazla Bedevi evi yıkıldı. Bu yılın başlarında, Beer Sheva yakınlarındaki bir arazi gaspı için sözde bir ağaçlandırma planının duyurulması, güvenlik güçleriyle şiddetli çatışmalara ve polis baskısına yol açarken, köylülere yönelik kanunsuz saldırılar panik ve korku yarattı.

Ha’aretz gazetesine göre milislerin internet sitesinde, gönüllülerden oluşan grubun “terörle mücadele eğitimi alacağı” ve “varlığını gösterip güvenliği sağlayacağı” yazıyor. Bu milisler normal sivil muhafızlara katılmayacaklar, bunun yerine her gönüllünün “bir polis eşlik etmese bile yetkiye” sahip olduğu “bağımsız bir güç” olarak hareket edecekler. Cohen bir Facebook gönderisinde şunları yazıyor: “Hayatı tehdit eden bir durum varsa, çözüm basittir. Tehlike kaynağını öldürün. Bu kadar basit.”

Polis sözde milislere verdiği desteği geri çekerken, grubun faaliyetini engelleyip engellemeyeceklerini açıklamadı.

Cohen’in amacı, 750.000 Filistinlinin –manda altındaki Filistin’in Arap nüfusunun yaklaşık yarısı– evlerinden kaçtığı ya da sürüldüğü 1947 ile 1949 yılları arasında Filistinlileri vuran Nakba’yı ya da büyük felaketi tamamlamaktan başka bir şey değildir. Nakba, Birleşmiş Milletler’in Filistin’in bölünmesine ve Filistin devletinin yanında bir Yahudi Devleti kurulmasına karar vermesinin ardından gelmişti. Nakba sırasında Filistin köyleri yakılıp yıkılırken Siyonist çeteler silahsız sivilleri katletti.

İki hafta önce, eski bir general ve Knesset (parlamento) üyesi olan Uzi Dayan, Channel 14 kanalına verdiği röportajda şu uyarıda bulundu: “Arap toplumuna, [İsrail yurttaşlarına yönelik] saldırılara katılmamış olanlara bile söylememiz gereken şey şudur: dikkatli olun.” İsrail’in 1,8 milyon Filistinli yurttaşı, ülke nüfusunun yüzde 20’sini oluşturuyor. Dayan şunu ekliyordu: “Bir iç savaş durumuna gelirsek işler tek kelimeyle ve bildiğiniz bir durum olan Nakba ile biter. Sonunda olacak olan bu.”

İsrail güvenlik güçleri geçtiğimiz haftalarda Batı Şeria’nın Cenin kentine ve çevredeki kasaba ve köylere defalarca baskın düzenledi. Bu bölgeler hem İsrail işgaline hem de İsrail’in yasa dışı işgalinin uygulayıcısı işlevi görevi Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın yozlaşmış hükümetine karşı muhalefetin odak noktası haline gelmiş durumda.

İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırıları, Bennett’in kırılgan koalisyon hükümetinin sıkıntı yaşadığı koşullarda gerçekleşiyor. Bennett’in Yamina Partisi’nin genel başkanlığını yapan Idit Silman, Binyamin Netanyahu’nun Likud Partisi’ne geçti. Bu sürpriz hamle Bennett’e 120 koltuklu Knesset’te sadece 60 sandalye bırakıyor. Silman’ın geçişi, Sağlık Bakanı Nitzan Horowitz’in, Hamursuz Bayramı sırasında hastanelerin ekmek ürünlerinin tesislere girmesine izin veren bir yüksek mahkeme kararına uyması talimatı vermesinin ardından geldi. Kaldırılan yasak yıllardır uygulanıyordu.

Knesset’teki Filistinli Ra’am partisinin lideri ve aynı zamanda Bennett’in koalisyonunun üyesi olan Mansur Abbas, camiye yapılan şiddetli baskının partisini koalisyondan ayrılmak zorunda bırakabileceğini belirterek şunları söyledi: “Mescid-i Aksa’ya sürekli zarar verilmesi, hem bizim için hem de koalisyonun istikrarı açısından bir kırmızı çizgidir. Mescid-i Aksa söz konusu olduğunda hiçbir siyasi kaygı söz konusu olamaz.”

Suriye devletinin haber ajansı Sana, İsrail’in Perşembe gecesi Suriye’nin başkenti Şam yakınlarındaki hükümet mevzilerine hava saldırısı düzenlediğini bildirdi. Habere göre, Suriye hava savunması ateşlenen füzelerin “bazılarını” düşürürken, kırsalı vuran saldırılar sadece fiziksel hasara neden oldu. 2011’de Suriye’de rejim değişikliği amacıyla ABD destekli vekil savaşı başladığından beri İsrail, ülke içindeki hedeflere; hükümet mevzilerine, İran’ın ve Lübnan Hizbullah’ından savaşçılar gibi müttefiklerinin tesislerine, yüzlerce hava saldırısı düzenledi.

Loading