Succession, The White Lotus ve Dopesick çok sayıda Emmy ödülü aldı

Bu yıl 12 Eylül’de Los Angeles’tan canlı olarak yayınlanan 74. Primetime Emmy Ödülleri töreni, televizyonda yayınlanmakta olan daha ciddi dizilerden bazılarının zaferiyle sonuçlandı. Bu son mecra, hiç kuşkusuz, son zamanlarda, gösterişli çizgi roman ve süper kahraman filmlerinin hâkim olduğu Hollywood film stüdyolarından daha akıllıca ve sosyal açıdan eleştirel işler üretti.

HBO’nun Succession ve The White Lotus dizileri en çok adaylık alan diziler oldu ve sırasıyla en iyi drama ve mini dizi dallarında ödül kazandı. Apple TV’nin Ted Lasso’su en iyi komedi dizisi dalında ödül aldı. Ödül alan diğer önemli diziler arasında Dopesick, The Dropout, The Squid Game ve Abbott Elementary yer aldı.

Michael Keaton 12 Eylül 2022 Pazartesi günü Los Angeles'taki Microsoft Tiyatrosu'nda düzenlenen 74. Emmy Ödülleri törenine katıldı. [AP Photo/Jordan Strauss]

Succession, korkunç, Murdochvari medya patronu Logan Roy (Brian Cox) ve berbat ailesinin geri kalanı arasındaki güç mücadelesini etkili bir şekilde dramatize ediyor. Şirket imparatorluğundaki kısır çekişmeler trajikomik bir karaktere sahip. Dizi, Amerikan egemen seçkinlerini ve genel olarak toplumun üst katmanlarını keskin bir şekilde hicvediyor ve otoriterliğe doğru yöneldiklerini gösteriyor. WSWS diziyle ilgili olarak şunları yazmıştı: “Hainlik, güç, suistimal, yolsuzluk, sırtından bıçaklama, ihanetler ve düpedüz faşist komplo Succession’da güçlü bir şekilde tasvir ediliyor ve keskin bir şekilde eleştirilip hicvediliyor.”

Succession’ın baş senaristi ve dizi sorumlusu Jesse Armstrong, drama dizilerinde en iyi yazarlık dalında ödül aldı. Yetenekli Armstrong, HBO ve diğer medya kuruluşlarıyla yaptığı röportajlarda, Balzac ve Fitzgerald gibi yazarların kendi çalışmaları üzerindeki sanatsal etkilerine atıfta bulundu. Rupert Murdoch ve ailesi, Armstrong’un ilk ilham kaynağıydı ancak Roy ailesinin tasvirinde Trump’lar da dahil çeşitli şirket hanedanlarının izleri açıkça görülüyor.

İngiliz aktör Matthew Macfadyen, Succession’daki performansıyla Pazartesi gecesi bir drama dizisinde en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında ödül kazandı. Macfadyen, Roy ailesinin iç güç mücadelelerinde yükselmeye çalışan ve Lear benzeri Logan Roy’u yatıştırmak için elinden geleni yapan bir yabancı olan Tom Wambsgans’ı canlandırıyor.

Tom, Logan Roy’un kızı Shiv Roy (Sarah Snook) ile olan ilişkisi de dahil olmak üzere Roy ailesinde bir dizi terslik yaşar. Buna karşılık Tom, Roy’un kuzeni ve bir başka sosyal statü düşkünü olan soytarı Greg Hirsch’i (Nicholas Braun) aşağılar. Tom ve Greg dizinin genel olarak trajik akışında genellikle komik bir rahatlama sağlıyorlar; bununla birlikte Tom üç sezon boyunca Macfayden tarafından özellikle ustaca ve eğlenceli bir şekilde oynandı.

Dopesick, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki opioid krizini ve milyarder Sackler ailesinin sahibi olduğu Purdue Pharma’nın OxyContin ilacını halka nasıl dayattığını güçlü bir şekilde dramatize ediyor. Michael Keaton, Dr. Samuel Finnix rolüyle dizinin en iyi başrol oyuncusu ödülünü hak etti. Dizinin “Sackler ailesi ve krizin başlarında OxyContin’in kötüye kullanıldığını fark eden üç Purdue yöneticisi tarafından yönetilen yasal hap fabrikasına karşı açık düşmanlığıyla sıra dışı olduğunu” yazmıştık.

Amanda Seyfried, büyük bir dolandırıcılık olduğu ortaya çıkan biyoteknoloji girişimi Theranos’un kurucusu Elizabeth Holmes’un yükselişini ve düşüşünü anlatan The Dropout’taki mükemmel performansıyla ödülü aynı derecede hak etti. WSWS bu mini dizi için şu yorumu yapmıştı: “Çağdaş Amerikan kapitalizminin asalak, dolandırıcı ve açıkça hırsız karakteri hakkında çok şey anlatıyor. ... Dizi, çağdaş kapitalizm içinde tıbbi araştırma yapmanın acımasız gerçekliğini canlandırıyor.”

The White Lotus, Hawaii’deki bir kıyı otelinde yaşanan sınıf çatışmasını büyük bir duyarlılık ve zekâyla resmediyor. Varlıklı ve üst orta sosyal katmanlar, otel çalışanlarıyla çatışmaya girere ve bunların trajik sonuçları olur.

The White Lotus’u yazan ve yöneten Mike White, mini dizide en iyi senaryo dalında ödül aldı. White daha önce de Enlightenedadlı zekice bir televizyon dizisini ve zenginler hakkında eleştirel bir film olan Beatriz at Dinner’ı yönetmişti. White’ın The White Lotus’ta sunduğu sosyal tablo da keskin bir şekilde resmedilmiş; özellikle de dizide otel personelindeki “altlarını” taciz eden para takıntılı sosyal katmanlarla dalga geçiliyor.

Murray Bartlett, Fawlty Towers’taki Basil Fawlty’nin (John Cleese) tonlarını taşıyan, Tennyson’dan alıntı yapan otel müdürü Armond rolüyle The White Lotus’ta en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü kazandı. Armond bir yandan bencil konukları, diğer yandan da otel çalışanları arasında sıkışıp kalıyor. Bartlett, rolünde mükemmel. Yetenekli Jennifer Coolidge de üzgün ve yalnız bir zengin turist olan Tanya McQuoid rolüyle yardımcı kadın oyuncu dalında ödül kazandı.

Lee Jung-jae, distopik bir hayatta kalma oyununu konu alan ve geniş bir izleyici kitlesi edinen Squid Game’deki güçlü performansıyla drama dizilerinde en iyi erkek oyuncu dalında Emmy ödülü aldı. WSWS, dizi “açıkça kapitalist toplumun bir eleştirisidir ve acımasız ve şiddetli öncüllere rağmen, karakterlerin karşılaştığı sorunları genellikle insancıl bir şekilde ele almaktadır,” demişti.

Sheryl Lee Ralph, kamusal eğitimdeki “trajedinin içindeki komediyi” çeşitli derecelerde başarıyla anlatan Abbott Elementary’deki Barbara Howard rolüyle komedi dizilerinde en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında ödül kazandı. Dizi hakkında şöyle yazmıştık; “Dizinin hakkını teslim etmek gerekirse, mizahı asla sosyal bağlamı göz ardı eden durumlardan kaynaklanmıyor.”

Ted Lasso da eve ödülle döndü. Dizi, belli ölçüde sıcaklık ve mizah içeren bir spor-komedi draması ancak çoğu zaman “kendine inan” klişeleriyle kalıplaşmış bir “iyi hissettiren komedi”ye dönüşüyor. Dizinin sıcaklığı zaman zaman duygusallığa kayıyor.

ABD’de televizyon, hiç kimseyi ya da hiçbir şeyi idealize etmeden, şu anda geniş kitlelerin ilgisini çeken akıllıca eserler yaratmanın mümkün olduğunu gösteriyor. Özellikle birçok dizinin (Succession, Dopesick, The Dropout) başarısı, şirket oligarşisine karşı düşmanlığın milyonlarca insanın ilgisini çektiğini kanıtlıyor.

Hollywood’un, sanki halkın bu konuda herhangi bir seçeneği varmış gibi, halka sadece “istediğini” verdiği iddiasının içi boş ve yanlış olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır.

Elbette televizyonda bile vasat ve gerçek dışı olan çok şey var. Ancak bazı sanatçıların olayları net ve sağlam bir gözle gördüğüne dair işaretler söz konusu. Bu eğilimin derinleşmesi ve kendisini toplumsal düzenin temellerine kadar genişletmesi gerekiyor.

Loading