Ukrayna’daki Sol Güçler Birliği’ne yönelik devlet baskısına karşı çıkın!

Dünya Sosyalist Web Sitesi, NATO destekli Zelenskiy hükümetinin Ukrayna’daki Sol Güçler Birliği - Yeni Bir Sosyalizm İçin partisine yönelik devlet zulmünü kesin bir dille kınamaktadır. Sol Güçler Birliği Ukrayna’nın NATO’ya girmesine karşı çıkmakta, bunun yerine ülkenin “tarafsız bir statüde” kalmasında ısrar etmekte ve Ukrayna hükümetinin komünizm ve Sovyetler Birliği ile ilişkili tüm sembolleri yasaklamak için kullandığı komünizmden arındırma yasalarına da karşı çıkmaktadır. Ayrıca Rusça’nın Ukrayna’da ikinci resmi dil olarak tanınmasını savunmaktadır.

Ukrayna Güvenlik Servisi (SBU) ajanları 14 Nisan 2022 Perşembe günü Ukrayna’nın Harkov kentinde Rus “işbirlikçisi” olduğundan şüphelenilen kişileri tutuklamak için düzenlenen operasyon sırasında bir binaya girerken bir kadının bakışı. [AP Photo/Felipe Dana]

WSWS, partinin başkanı Maxim Goldarb’dan, Ukrayna devletinin partiyi yok etmeyi, üyelerini sindirmeyi ve onlara zulmetmeyi amaçlayan sistematik bir kampanya yürüttüğünü gösteren bildirimler aldı. Parti, Mart 2022’de sıkıyönetimin uygulanması sırasında diğer 12 muhalefet partisi ile birlikte yasaklanmıştı. Goldarb, bu yasağın ardından partiye yönelik zulmü WSWS’ye şu şekilde anlattı:

2022 baharında, partinin kurucusu yargısız bir şekilde gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. Partinin liderliği ile ilgili olarak, gizli servis telefon dinleme, güvenlik kamerasına alma ve yasadışı gözetleme için yasadışı ve mahkeme emri olamayan operasyonel arama önlemleri yürüttü. Zorlama suçlamalarla parti başkanı provokatif bir şekilde gözaltına alınmıştır. Bu zulmün bir sonucu olarak, partinin siyasi konseyinin beş üyesinden üçü Ukrayna’yı terk etmek zorunda kaldı. Bölgesel parti örgütlerinin tüm liderleri sorgulanmak ve baskı altına alınmak üzere özel servislere çağrıldı. Geçen yılın ilkbaharında partinin Kiev’deki ana ofisi hacklendi, parti belgeleri ortadan kayboldu.

Sol Güçler Birliği’nin yasaklanması, Zelenskiy hükümetinin ve NATO’nun Ukrayna’da Rusya’ya karşı yürüttüğü vekalet savaşının tüm gerçek ve şüphelenilen muhaliflerine karşı Ukrayna devletinin başlattığı devlet baskısı ve terör kampanyasının bir parçası olmuştur. Bu kampanyada merkezi bir rol oynayan Ukrayna Gizli Servisi (SBU), Ukrayna’nın neo-Nazi kesimiyle yakın bağları ve “sorgulama” yöntemi olarak işkence ve tecavüzü kullanmasıyla kötü şöhrete sahip bir örgüttür. SBU, NATO yanlısı hükümete muhalefetle ilişkili politikacılara ve şahsiyetlere yönelik büyük baskınlar ve suikastlar gerçekleştirdi. Hedef alınanlar arasında, Mart 2022’de SBU tarafından tutuklanan, hapsedilen ve işkence gören Ukrayna Komünist Gençliği’nin iki lideri Mikhail ve Alexander Kononoviç de vardı. Ancak Aralık 2022’de serbest bırakıldılar ve şu anda ev hapsindeler.

SBU ayrıca Rusya tarafından işgal edilen ancak daha sonra Ukrayna tarafından yeniden ele geçirilen bölgelerde Rus yetkililerle işbirliği yaptığı varsayılan kişileri “avlamak” üzere sistematik olarak görevlendirilmektedir. SBU tarafından sorgulanan ve terörize edilenlerin çoğu yerel işçilerdir.

SBU’nun yanı sıra ordu ve polisi de istila eden aşırı sağcı güçler, yıllardır NATO savaşının ve hükümetin işçi sınıfına karşı şok birlikleri olarak inşa edildi. Özellikle Kiev’de Rusya yanlısı hükümeti deviren ve Doğu Ukrayna’da sekiz yıl süren bir iç savaşa yol açan NATO destekli 2014 darbesinden bu yana, neo-Nazi güçler devlet aygıtına ve orduya entegre edildi. Batılı hükümetlerin ve akademisyenlerin desteğiyle, aralarında Stepan Bandera’nın Ukrayna Milliyetçiler Örgütü (OUN) ve Holokost’ta merkezi bir rol oynayan Ukrayna İsyan Ordusu’nun da bulunduğu İkinci Dünya Savaşı dönemindeki Nazi işbirlikçileri “ulusal kahramanlar” olarak yüceltildi ve onurlarına heykelleri dikildi.

Zelenskiy hükümeti bu yılın başında savaşa karşı her türlü muhalefete yönelik devlet baskısını arttırmayı amaçlayan bir başka önlem olarak, Avrupa ve Ukrayna gazeteci dernekleri tarafından “(Ukrayna’nın) bağımsız tarihinde basın özgürlüğüne yönelik en büyük tehdit” olarak tanımlanan bir sansür yasasını kabul etti. Avrupa Gazeteciler Federasyonu tasarının daha önceki bir versiyonunu “en kötü otoriter rejimlere layık” olarak tanımlamıştı.

Maxim Goldarb, bu yeni yasanın etkisini anlatırken şunları yazdı:

Yeni yasa uyarınca, bir devlet düzenleyicisi olan Televizyon ve Radyo Yayıncılığı Ulusal Konseyi, içerik üzerinde analiz ve kontrolden yargısız kapatmaya kadar her türlü medyayı denetlemek için sınırsız fırsatlara sahip oldu. Örneğin, Ulusal Konsey yasaklı medya listeleri hazırlayacak; “Ukrayna’nın ulusal medya alanı için tehdit oluşturan” ve medyada gösterilemeyecek “kişilerin listesini” oluşturacak; medya kuruluşlarına uyulması gereken talimatlar gönderecek ve ayrıca herhangi bir “yasak bilginin” medyada kamuya açıklanıp açıklanmadığını kontrol edecek. Aynı zamanda, “yasak bilgi” olarak adlandırdığı şeylerin listesi oldukça kapsamlı ve özneldir, net kriterlere sahip değildir ve aslında bizzat Ulusal Konsey tarafından belirlenmektedir. Aynı şekilde, neyin “yanlış bilgi” olduğunu, bunun yayılmasının yasanın ağır bir ihlali olarak kabul edileceğini ve hangi yaptırımların uygulanacağını da Ulusal Konsey belirleyecektir.

Tüm bunlar “Rus saldırganlığına direnme ihtiyacı” ile örtbas ediliyor, ancak yasada herhangi bir son tarih yok. Yasa şimdi işleyecek ve savaş bittikten sonra da işlemeye devam edecek.

Yasakları ihlal edenler para cezası, ruhsat iptali, tescil iptali, geçici (14 gün süreyle) veya tamamen kapanma cezalarıyla karşı karşıya kalmaktadır.

Özellikle sert yaptırımlar - yargısız engelleme - resmi olarak kitle iletişim aracı olarak tescil edilmeyen çevrimiçi medyayı tehdit etmektedir. Küçük (ayda üç kez) ihlallerde veya iki ağır ihlalde bile engellenecekler.

Ulusal Televizyon ve Radyo Yayıncılığı Konseyi, adının aksine, artık Ukrayna’da sadece televizyon ve radyonun değil, aynı zamanda çevrimiçi sinemalar veya YouTube kanalları gibi kullanıcı tarafından oluşturulan içeriğe sahip platformlar da dahil olmak üzere yazılı medya ve hatta internet medyasının faaliyetlerini de düzenlemektedir.

Ülkedeki baskıcı ortamın giderek arttığını belirten Goldarb sözlerini şöyle sürdürdü:

Muhalif siyasetçilere, gazetecilere ve kamuya mal olmuş kişilere yönelik zulüm daha önce hiç olmadığı kadar yoğunlaştı. Birçoğu ülkeyi terk etmek zorunda kaldı, terk etmeyenler ise zindanları boyladı. Parlamentodaki muhalif grupların milletvekilleri, Anayasa’ya ve kendilerini seçen halkın iradesine aykırı olarak pervasızca vekilliklerinden mahrum bırakılmaktadır. Dahası, laik bir devlet olan Ukrayna’da yetkililer ülkedeki en büyük dini topluluk olan Ukrayna Ortodoks Kilisesi’ne karşı baskıcı eylemler başlatmıştır. Ukrayna özel güvenlik servisi, ülke genelindeki Ortodoks manastırlarında geniş çaplı aramalar yapmakta, rahipler hakkında ceza davaları açılmakta, kilise binaları ve mülkleri zorla alınmakta, kilise hiyerarşilerine yasadışı yaptırımlar uygulanmakta ve Ukrayna Ortodoks Kilisesi’nin yasaklanmasına ilişkin bir yasa tasarısı Parlamento’da tescil edilmektedir. ... Her büyük iş yapısının, her parlamento grubunun, her üst düzey yetkilinin arkasında o veya bu şekilde bir oligarkın olduğu sır değil. Geçtiğimiz birkaç yıl içinde oligarklar - Forbes listesinde Ukrayna’dan yer alan kişiler - servetlerini istikrarlı bir şekilde arttırdılar, ülke ve kaynakları üzerindeki kontrollerini arttırarak onları ve vatandaşlarını acımasızca mahvettiler. Şimdi, çatışmalar nedeniyle mali kayıplara uğradıkları için, askeri malzeme, insani yardım, vergilendirme, krediler, yeniden yapılanma için uluslararası yardım, ihracat gelirleri, kamu hizmeti tarifeleri vb. istisnasız tüm mali akışlar üzerinde mutlak kontrol kurarak bunları telafi etmeye karar verdiler. Bunu yapmak için, savaş gürültüsü altında, oligarşik bir diktatörlüğün kurulmasının önündeki son engeller de sert bir şekilde ortadan kaldırılıyor.

Ukrayna Sol Güçler Birliği - Yeni Bir Sosyalizm İçin partisi, Dünya Sosyalist Web Sitesi ve Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin siyasi farklılıklarını oldukça iyi biçimde belgelediği Almanya’daki Sol Parti ve diğer örgütlerle bağlantılı. Ancak bu durum, Sol Güçler Birliği’ne ve diğer sol ve muhalif örgütlere yönelik devlet zulmüne karşı ilkesel muhalefetimizi hiçbir şekilde değiştirmez.

Zelenskiy hükümeti muhalefet partilerine yönelik yasakları ve saldırılarıyla, bölge halkını ve tüm insanlığı nükleer bir felaketle tehdit eden NATO’nun Rusya’ya karşı savaşında kendisinin bir vekil olarak oynadığı role karşı işçi sınıfı içinde oluşan her türlü muhalefeti bastırmaya çalışıyor. Sol Güçler Birliği’ne ve Ukrayna’daki diğer tüm sol ve muhalif partilere yönelik devlet baskısına derhal son verilmesini talep etmek dünyanın dört bir yanındaki tüm sınıf bilinçli işçilerin ve gençlerin görevidir.

Loading