Brezilya egemen sınıfının toplumsal cinayet politikası ve işçi sınıfı

Dünya Sosyalist Web Sitesi (WSWS) ve Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi (DEUK) tarafından 1 Mayıs’ta düzenlenen Uluslararası Çevrimiçi 1 Mayıs Toplantısı’nda Brezilya’daki Sosyalist Eşitlik Grubu’nun önderlerinden Tomas Castanheira tarafından yapılan konuşma

Tomas Castanheira’nın konuşması

Yaşadığımız tarihsel krize küresel işçi sınıfının tek gerçek yanıtının gelişimini temsil eden bu uluslararası 1 Mayıs toplantısına Brezilya’dan selamlar.

COVID-19 pandemisiyle bir yıldan fazla süredir devam eden acı ve sıkıntıların ardından, Brezilya’daki işçi kitleleri, koronavirüsten kaynaklanan daha da ağır bir enfeksiyon ve ölüm dalgasıyla karşı karşıya bulunuyor. Nisan, Brezilya’daki en ölümcül pandemi ayıydı. Geçtiğimiz ay 80 binden fazla Brezilyalı COVID-19’dan hayatını kaybetti ve ülkedeki korkunç düzeydeki toplam ölüm sayısı 400 binin üzerine çıktı.

Latin Amerika’nın bu en büyük ülkesindeki COVID-19 felaketi, sarsıcı bir hızla tüm bölgeye yayıldı. Brezilya’daki vaka patlamasından kapanma önlemlerinin reddedilmesiyle birlikte sorumlu olan koronavirüsün P.1 varyantı, şimdiden Güney Amerika kıtasında baskın hale geliyor.

Brezilya gibi Paraguay, Peru, Uruguay ve Venezuela da pandemi başladığından bu yana bir aydaki en büyük ölüm sayısını gördü. Arjantin ve Kolombiya son haftalarda günlük ölüm rekorlarını kırdı ve en kötü vaka sayısı zirvelerini yaşıyorlar. Şili, aşılama sürecinde önemli ölçüde daha ileri olmasına rağmen, sağlık sistemini aşırı dolduran yeni vakalarda durdurulamaz bir artış yaşıyor.

Brezilya’da pandeminin kontrol altına alınamaması, yalnızca Latin Amerika halkları için değil, tüm insanlık için tehlikeleri daha da arttırıyor. Bilim insanları tarafından hâlihazırda tespit edilmiş olan onlarca tehlikeli mutasyon, şimdi ülkenin farklı bölgelerinde gelişiyor. Bu durumu göz ardı etmek, tahmin edilebileceği gibi, daha agresif ve aşılara karşı dirençli türlerin ortaya çıkmasına neden olacaktır.

Ancak Brezilya egemen sınıfı ölümcül pandemiyle mücadele etme konusunda isteksiz ve bundan acizdir. Brezilya nüfusunun küçük bir kısmının aşılandığı ve her gün binlerce kişinin hastalıktan öldüğü koşullarda, siyaset kurumunun eşgüdümlü çabaları, ekonomik faaliyetlerin toptan yeniden açılmasını hedefliyor.

Bu toplumsal cinayet politikasının en radikal savunucusu, Brezilya’nın faşizan Devlet Başkanı Jair Bolsonaro’dur. Pandeminin başından bu yana, Bolsonaro, tüm nüfusun hastalığa yakalanması ve kapitalist kârları engelleyen hiçbir önlem alınmaması gerektiğini savunarak, durmadan sürü bağışıklığı politikasını teşvik etti.

Bunu sağlamak için Bolsonaro, işçi kitleleri üzerindeki muazzam ekonomik baskılara bel bağladı. Pandemiye, Brezilya’da son birkaç yıldır mayalanmakta olan bir sosyal krizin patlaması eşlik etti.

On milyonlarca Brezilyalı aniden işsiz kaldı. Kayıt dışı çalışmayla elde edilen gelir aniden kayboldu. Ücretler kesildi ve gıda fiyatlarındaki keskin artışla Brezilyalı ailelerin satın alma gücü azaldı.

Pandeminin ilk yılında hükümet tarafından asgari bir acil yardım ödeneği verilmesi, işçileri açlık sınırında tutmak ve vakaların görüldüğü işyerlerine gitmeye zorlamak üzere hesaplanmıştı.

Yeni ve daha güçlü COVID-19 dalgası yılın başında Brezilya’yı vururken hükümet yardımı kesildi. Bu durum milyonlarca insanı yoksulluğa iterek işçi evlerini açlığa sürükledi.

Kötüleşen pandemi ve toplumsal krizin yanı sıra Bolsonaro, işçi sınıfına karşı diktatörlük önlemlerini her zamankinden daha ısrarlı şekilde dayatmaya ve baskı yoluyla kapitalist sürü bağışıklığı politikasını sürdürmeye çalışarak otoriter yönelimini yoğunlaştırdı.

Bir hafta önce verdiği bir röportajda Bolsonaro, ordusunun sokakları işgal etmeye ve faşist dille “çalışma hakkı” dediği şeyi güvence altına almaya hazır olduğunu iddia etti. Ayrıca yoksulluk ve açlığa tepki olarak sokaklarda yaklaşan halk ayaklanmasına kabinesiyle birlikte şiddetli bir yanıt hazırladığını ilan etti.

Bolsonaro’nun savunduğu faşizan gericilik, işçi sınıfına karşı doğurduğu büyük tehlikelere rağmen, egemen sınıfın gücünün değil, zayıflığının bir ifadesidir. Bolsonaro’nun temsil ettiği kapitalist oligarşi, önlenemez bir işçi sınıfı hareketinin büyümesinin, hakim toplumsal düzen ile çatışmaya doğru ilerlemesinden korkuyor.

Son yıllarda toplumsal eşitsizliğin büyümesine karşı protestolar Latin Amerika geneline yayıldı. Bu eşitsizlik pandemiden bu yana radikal bir şekilde kötüleşmiş durumda. 2019’un sonlarında Şili sokaklarında yaşanan kitlesel ayaklanma, önümüzdeki dönemde bölgeye hakim olacak siyasi süreçlerin habercisiydi.

Brezilya işçi sınıfının farklı kesimleri arasında kitlesel cinayet ve yaygın yoksullaşma politikasına karşı büyüyen grev dalgası, gelişen toplumsal muhalefeti ifade ediyor.

Geçtiğimiz birkaç ayda, São Paulo’daki eğitim emekçileri, ülkenin en büyük okul sisteminin yeniden açılmasına karşı greve gittiler. Son haftalarda onlara Pernambuco ve Minas Gerais eyaletlerindeki öğretmenler de katıldı.

Otobüs şoförlerinin ve diğer ulaşım işçilerinin grevleri Brezilya’nın eyalet başkentlerinde yoğunlaştı; işten çıkarmalar ve maaş kesintileriyle mücadeleye ek olarak, COVID-19 pandemisine ve işçi ölümlerine karşı giderek daha fazla mücadele ortaya çıkıyor.

Petrobras işletmelerindeki salgınlar, petrol işçilerinin greve gitmesine yol açtı. Bazı durumlarda onlara yakıt fiyatlarındaki artışa karşı çıkan ve maaş zammı talep eden sürücülerin ve teslimat işçilerinin yanı sıra kamyon şoförlerinin gösterileri eşlik etti.

Bu süreçler nesnel olarak işçi sınıfı mücadelelerinin birleştirilmesi ihtiyacını gündeme getiriyor. Bu nedenle, bu mücadeleler sendikalar tarafından aşırı bir gerginlikle karşılandılar. Bu durum, Nakliye İşçileri Konfederasyonu’nun hükümete gönderdiği mektupta kendini gösterdi. Sendika, kendi saflarında “büyüyen genel grev hareketini yatıştırmak” için hükümetten şirketleri finanse etmesini istedi.

Pandemi sırasında sendikalar, ölüm saçan kapitalist politikaya karşı işçi sınıfı direnişini fiilen sona erdirmeye çalıştılar. Ülkenin en büyük sendika federasyonları CUT ve Força Sindical, fabrikaların güvenli olmayan koşullarda yeniden açılmasını savunmalarına ek olarak, yıl sonunda yeni bir korporatist oluşum olan IndustriAll Brezilya biçiminde birleştiler. İlan ettikleri hedef, Brezilya kapitalizminin rekabet gücünü savunmak ve büyük sermaye örgütleriyle işbirliği yapmaktır.

Bu yozlaşmış sendikalar, pandemi sırasında varlıklarını yüzde 70’den fazla artıran Brezilya mali oligarşisinin sosyal ayrıcalıklarını savunmaya odaklanmış durumdalar. Sendikaların yakından bağlantılı olduğu İşçi Partisi ve müttefikleri, bugün, yönettikleri eyaletlerde okulların ve ekonomik faaliyetlerin yeniden açılmasını dayatarak suç işliyorlar.

Bolsonaro’ya sözde muhalefet ediyor gibi görünen bu siyasi güçler, burjuvazinin bir kanadının sesi oluyor. Onlar, faşizan devlet başkanının yaptıklarının ülkede istikrarsızlığa neden olacağına ve kârlarını tehdit edeceğine inanıyorlar.

Bu farklılıklar bu 1 Mayıs’ta doğrudan ifadesini buluyor. Sendika federasyonları, gerici bir burjuva muhalefet cephesi oluşturmak adına eski devlet başkanları Luiz Inácio Lula da Silva (PT) ve Fernando Henrique Cardoso (PSDB) ile başka bazı açıkça sağcı figürleri bir araya getiren bir etkinlik çağrısında bulunurken, Bolsonaro’nun destekçileri ekonominin tamamen yeniden açılması ve ülkede derhal bir başkanlık diktatörlüğü kurulması talebiyle sokak gösterileri örgütlüyor.

Brezilya işçi sınıfının ve tüm dünyadaki işçilerin gerçek çıkarlarını savunan tek 1 Mayıs etkinliği ise Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi (DEUK) tarafından düzenlenen bu etkinliktir.

Brezilya’daki krize, sendikalardan ve ulusal burjuvazinin tüm güçlerinden kesin bir kopuş olmadan ilerici bir çözüm getirmek imkânsızdır.

Pandemiyle, toplumsal eşitsizlikle ve diktatörlük tehdidiyle mücadele, Brezilyalı işçilerin Latin Amerika’daki ve dünyanın dört bir yanındaki sınıf kardeşleriyle mücadelesinin Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı’nın kurulması yoluyla birleştirilmesini gerektiriyor.

Bu ise DEUK’un Brezilya şubesini, yani işçi sınıfı içinde bilinçli bir devrimci önderliğin inşasını zorunlu kılıyor.

Loading