Perspektif

Putin hükümetinin Ukrayna’yı istilasına ve ABD-NATO’nun savaş kışkırtıcılığına karşı çıkın! Rusya ve Ukrayna işçilerinin birliği için!

1. Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi (DEUK) ve Dünya Sosyalist Web Sitesi (WSWS), Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesini kınar. ABD ve NATO güçlerinin provokasyonlarına ve tehditlerine rağmen, sosyalistler ve sınıf bilinçli işçiler, Rusya’nın Ukrayna’yı istilasına karşı çıkmalıdır.1991’de Sovyetler Birliği’nin dağıtılmasıyla harekete geçirilen felaket, Vladimir Putin tarafından temsil edilen kapitalist egemen sınıfın çıkarlarına hizmet eden bütünüyle gerici bir ideoloji olan Rus milliyetçiliğine dayanarak önlenemez.

Görünüşe göre Rus askeri helikopterleri, Ukrayna başkenti Kiev civarlarında uçuyor, 24 Şubat 2022 Perşembe. (AP aracılığıyla Ukrayna Emniyet Müdürlüğü Basın Servisi)

2. Gerekli olan; çarlığın 1917 öncesi dış politikasına geri dönmek değil, 1917 Ekim Devrimi’ne ilham veren ve bir işçi devleti olarak Sovyetler Birliği’nin yaratılmasına yol açan sosyalist enternasyonalizmin Rusya’da ve tüm dünyada yeniden canlandırılmasıdır. Putin rejiminin sunduğu gerekçeler ne olursa olsun, Ukrayna’nın istilası yalnızca Rusya ve Ukrayna işçi sınıfını bölmeye ve dahası, ABD ve Avrupa emperyalizminin çıkarlarına hizmet edecektir.

3. Putin, geçtiğimiz hafta yaptığı iki önemli açıklamada, ABD’nin provokasyonlarını ve suçlarını sıralayarak kendi eylemlerini haklı çıkarmaya çalıştı. Onun Washington’ın ikiyüzlülüğünü alenen suçlamasında, hiç şüphesiz, olgusal olarak doğru olan çok şey var. Ancak Putin’in başvurduğu yeminli anti-komünist, yabancı düşmanı ideoloji ve savunduğunu iddia ettiği çıkarlar, tamamen gericidir ve bırakın Ukrayna ve dünya genelindeki işçileri, Rusya’daki geniş işçi sınıfı kitlesine seslenmekten acizdir. Putin’in, bir yandan Ekim Devrimi’ni ve SSCB’nin çok uluslu bir devlet olarak varlığını kınarken diğer yandan II. Dünya Savaşı’nda Sovyetler Birliği’nin Nazi Almanya’sına karşı verdiği kahramanca mücadeleyi yüceltmesindeki ikiyüzlülük, Rusya’da ve Ukrayna’da işçi sınıfının önemli bir kesimini tiksindirecektir.

4. Biden yönetimi, Rusya’nın, Ukrayna’nın NATO’ya alınmasına yönelik itirazlarını tartışmayı reddederek Ukrayna’yı yem olarak kullandı ve şimdi Rusya ile tırmanan çatışmanın bahanesi olarak kullanılacak olan istilayı kışkırttı.

5. Biden, Perşembe günü, “Rus ekonomisine ağır bedeller” ödetmeyi amaçladığını söylediği bir dizi felç edici yeni yaptırımı duyurdu. Biden, bu savaşı Putin’in seçtiğini söyledi ve “şimdi o ve ülkesi, bunun sonuçlarına katlanacak,” diye ilan etti.

6. Biden tarafından tekrarlanan “kuvvetlerimiz Ukrayna’da Rusya ile bir çatışmaya girmiyor ve girmeyecek” iddiasının hiçbir inandırıcılığı yoktur. ABD ve NATO güçleri, Ukrayna’ya milyarlarca dolarlık askeri teçhizat göndermiş, çatışmaları uzatmak ve Rusya’nın ciddi kayıplara uğramasını sağlamak amacıyla faşizan paramiliter güçleri silahlandırmıştır. Biden, “Tarih, hızlı toprak kazanımlarının sonunda nasıl dayanılmaz işgallere, kitlesel sivil itaatsizlik eylemlerine ve stratejik çıkmazlara yol açtığını defalarca göstermiştir,” diyordu.

7. Dahası, ABD ve NATO, Doğu Avrupa’ya çoktan binlerce asker göndermiş durumda. Bu konuşlanmalar, hepsi NATO üyesi olan Baltık ülkeleri Estonya, Litvanya ve Letonya’nın yanı sıra Polonya ve Romanya’da yoğunlaşıyor. Pentagon ayrıca Perşembe günü Avrupa’ya 7.000 ek askerin konuşlandırılması emrini verdi.

8. Rusya ekonomisini boğma çabaları ile birlikte artan dış tehditler, savaşı Ukrayna’nın dışına genişletme olasılığını artırıyor. Biden, ABD’nin, herhangi bir NATO ülkesi ile Rusya’yı içeren bir çatışmada “tüm Amerikan gücünü” kullanacağını bir kez daha ilan etti.

9. Bu açıklama, nükleer savaşın mümkün olmakla kalmayıp, bu tehlikenin tarihte hiç olmadığı kadar ileri seviyede ve büyük olduğu anlamına gelmektedir. Biden, ABD ile Rusya arasındaki ilişkilerde tamamen kırılma yaşandığını belirterek, Avrupa ve dünya çapında bir savaş tehlikesinin ortasında, Putin’i aramayı düşünmediğini açıkladı.

10. Yirminci yüzyıl boyunca, ilişkilerde kırılma yaşanması, gerçek bir savaşın patlak vermesiyle özdeşleştirilmişti. ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki diplomatik ilişkiler, Soğuk Savaş sırasında hiç kopmadı. 1962 Küba Füze Krizi sırasında bile, ABD Başkanı John F. Kennedy ve Sovyet Başbakanı Nikita Kruşçev bir iletişim hattını korumuştu. Biden’ın Putin ile konuşmadığına dair öfkeli açıklaması, son derece sorumsuzcadır. Beyaz Saray ile Kremlin’i birbirine bağlayan bir “kırmızı hat”tın kurulması, 1962 krizinden sonra ABD-Sovyet ilişkilerindeki en önemli teknik yenilikler arasındaydı. Amaç, karşı tarafın niyetlerinin felaket yaratacak şekilde yanlış yorumlanmasından kaçınmaktı.

11. ABD ve NATO’nun, tüm korkunç sonuçlarıyla birlikte dünyayı nükleer savaşın eşiğine getirmeye hazır olmaları, şu anda dünya emperyalizminin tüm merkezlerinde hüküm süren sarsıcı pervasızlık ve saldırganlık düzeyini açıkça göstermektedir.

12. Peki, bu nasıl açıklanabilir? ABD medyası, her zaman olduğu gibi, düşman olarak karşısına çıkan herkese saf kötülük imajını yüklüyor. Bu hiçbir şeyi açıklamaz. Rusya ile bugünkü karşı karşıya geliş, ABD’nin 30 yıl önce SSCB’nin dağıtılmasından bu yana izlediği jeopolitik stratejinin sonucudur. Bu stratejinin amacı, ekonomik gerilemeyi dengelemek için askeri güç kullanarak ABD’nin küresel egemenliğini sağlamak olmuştur. ABD tarafından başlatılan ve Irak, Somali, Sırbistan, Afganistan, Libya ve Suriye’nin istila edilmesini ve/veya bombalanmasını içeren sayısız ve sonu gelmeyen savaşlar dizisinin kaynağı budur. Elbette, bugün bu yasa dışı savaşlardan oluşan tarihin medyada sözü bile edilmiyor.

13. Bu savaşların tamamı, ABD’nin küresel egemenlik arayışının altını oyacak şekilde, taktik ve stratejik yenilgiyle sonuçlandı. Bu başarısızlıklar, ABD’nin büyük güçlerden gelen meydan okumaya yönelik kaygısını artırdı. ABD’nin göz koyduğu, stratejik açıdan kritik Avrasya’nın büyük bir kısmını elinde tutan Rusya ve özellikle de Çin, bu güçler arasındadır.

14. Ancak bu krizin provoke edilmesindeki en büyük itici güç, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki toplumsal ve siyasi krizi kaynama noktasına getiren COVID-19 pandemisi olmuştur. ABD’de pandemiden ölenlerin sayısı 1 milyona yaklaşıyor. Omicron varyantı, geçtiğimiz ay her gün 2.000’den fazla ölümle ABD’deki salgın dalgaları sırasındaki en yüksek ikinci ölüm sayısına neden oldu.

15. Sadece son iki ayda, dünya çapında, resmi rakamlara göre 150 milyondan fazla insan Omicron ile enfekte oldu ve 500.000 kişi öldü; ABD, Rusya ve Almanya enfekte olan insan sayısı bakımından ilk beş ülke arasında yer alıyor. Ancak resmi rakamlar gerçeği yansıtmıyor. Sağlık Ölçümleri ve Değerlendirme Enstitüsü, Aralık ortasından bu yana en az 2 milyar insanın enfekte olduğunu tahmin ederken, The Economist, aynı dönemde en az 2,2 milyon fazladan ölümün meydana geldiğini hesaplıyor.

16. Pandeminin zaten uç seviyedeki sosyal çatışma ile bölünmüş bir topluma yaptığı yoğun basınç, 6 Ocak 2021 darbe girişiminde örneklendiği gibi, siyasi sistemi çökme noktasına getirdi. ABD demokrasisinin on yıl boyunca ayakta kalamayacağına dair korkusunu açıkça dile getiren Biden yönetimi, savaş yoluyla iç birlik sağlamayı ve çatışmayı dışa yöneltmeyi umuyor. O, gündemi değiştirmek istiyor.

17. Amerikan krizi, dünya kapitalizminin krizinin sadece en uç tezahürüdür. Avrupa’nın emperyalist güçleri ile birlikte, kapitalist Rusya da derinleşen bir siyasi krizle karşı karşıya bulunuyor ve iç gerilimleri dışarıya çevirmek için savaşa yöneliyor.

18. Bir felaket tehlikesi, ancak işçi sınıfının ABD içinde ve dünya genelinde devrimci sosyalist bir programa dayanan eylemiyle önlenebilir.

19. Bu programın temel bir ilkesi, “ulusal devlet”in savunulmasının reddedilmesidir. Varlığı dünya ekonomisinin baskınlığına ve üretici güçlerin küresel ölçekte karşılıklı bağımlılığına aykırı ulusal devlet, tarihsel olarak zamanını doldurmuş bir siyasi yapıdır.

20. Büyük Rus devrimcisi ve Dördüncü Enternasyonal’in kurucusu Lev Troçki’nin 1934’te, I. ve II. Dünya Savaşları arasındaki kriz yıllarının ortasında açıkladığı gibi:

Ulusal devletin savunusu, her şeyden önce –ulusal devletin beşiği olan– parçalanmış Avrupa’da, kelimenin tam anlamıyla gerici bir görevdir. Ulusal devlet, sınırlarıyla, pasaportlarıyla, parasal sistemiyle, gümrüğü ve bu gümrüğün korunması için ordusuyla insanlığın ekonomik ve kültürel gelişiminin önünde korkunç bir engel haline gelmiştir. Proletaryanın görevi ulusal devletin savunulması değil, onun tam ve kesin tasfiyesidir.

21. Troçki şunları eklemişti: “Savaş zamanında kendini ulusal devlete bağlamamak, savaş haritalarını değil sınıf mücadelesinin haritasını takip etmek, ancak daha barış döneminde ulusal devlete karşı uzlaşmaz bir savaşı çoktan deklare etmiş bir parti açısından olanaklıdır.”* “Sınıf mücadelesinin haritasını” takip etmek, emperyalizme yönelik muhalefeti uluslararası işçi sınıfını sömürüye, eşitsizliğe ve kapitalist sisteme karşı birleştirme mücadelesine dayandırmak demektir.

22. DEUK, savaşa derhal son verilmesi çağrısı yapar. Biz, Ukrayna’nın istila edilmesine karşı çıkarken, demokrasi ve insan haklarını savunma iddiaları ikiyüzlülükle kana bulanmış olan ABD/NATO emperyalizminin politikalarını şiddetle reddediyoruz.

23. Halkın ruh hali 1990’lardaki ile aynı değildir. Halk kitleleri, geçtiğimiz otuz yılın sonu gelmeyen savaş deneyiminden geçmiştir. Dünya genelinde işçi sınıfı içinde baskın olan düşünce, savaşa karşıdır. Egemen sınıfın pandemi sırasında yaklaşık 6 milyon insanın ölümüne yol açan canice politikaları, eşitsizliğin muazzam büyümesi ve artan enflasyonla birlikte, dünya çapında toplumsal öfkeyi ve muhalefeti körüklüyor.

24. Ancak bu muhalefetin sosyalizm uğruna bilinçli bir siyasi hareket olarak geliştirilmesi gerekiyor. Bu, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin ve ona bağlı Sosyalist Eşitlik Partilerinin her ülkede inşa edilmesi demektir.

Dünya Sosyalist Web Sitesi, 26 Şubat Cumartesi günü, “COVID’le Savaşın! Hayatları Kurtarın! III. Dünya Savaşı’na gidişi durdurun!” başlıklı bir uluslararası internet semineri düzenliyor. Toplantıda Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin önde gelen üyeleri konuşmalar yapacak. Dünyanın dört bir yanındaki bütün okurlarımızı bu kritik uluslararası etkinliğe kaydolmaya ve katılmaya çağırıyoruz.

* Alıntılar: Lev Troçki, Savaş ve Dördüncü Enternasyonal. Türkçe çevirisi: https://www.marxists.org/turkce/trocki/1934/haziran/10.htm

https://www.wsws.org/en/articles/2022/02/25/pers-f25.html

Loading