Fransa’da rafineri işçilerinin zorla çalıştırılmasına karşı işçi sınıfını harekete geçirelim!

Bu bildiri, 16 Ekim’de Paris’te yüksek hayat pahalılığına ve çevre felaketine göz yumulmasına karşı düzenlenen yürüyüşte Sosyalist Eşitlik Partisi (Parti de l’égalité socialiste) üyeleri tarafından dağıtıldı.

*** ***

Fransız rafinerilerindeki grev ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un grevcileri işe geri dönmeye zorlaması, işçilerin enflasyona karşı açık mücadeleye girmesiyle sınıf mücadelesinde yeni bir aşamaya işaret etmektedir. Karşılaştıkları baskı, Fransa’daki ve dünya çapındaki işçiler için hayati soruları gündeme getirmektedir.

Güney Fransa’nın For-sur-Mer kentinde 13 Ekim 2022 Perşembe günü Esso petrol rafinerisinde grevciler tarafından asılan bir pankartta “Grevdeyiz” yazıyor. [AP Photo/Daniel Cole]

İşçi sınıfı, Ukrayna’da NATO ile Rusya arasındaki savaşın da etkisinin eklendiği fiyatlardaki artış nedeniyle her yerde yoksullaşıyor. Fransa’daki Exxon ve Total rafinerilerinde çalışan işçiler, işverenlerin ve devletin, şu anda tarihi zirvelerde olan enflasyonun çok altında ücret artışları dayatma çabalarına karşı mücadeleye başladılar. Sadece Fransa’da değil, Avrupa ve dünya genelinde izlenen bu politika, işçi kitlelerini sefalete sürükleme tehdidi oluşturmaktadır.

Hâlihazırda bir uluslararası işçi sınıfı seferberliği gelişiyor. Britanya ve Güney Afrika’da liman ve taşımacılık işçileri, Afrika’da hava trafik kontrolörleri, Almanya ve Norveç’ten Sırbistan, Kosova ve Yunanistan’a kadar Avrupa’nın dört bir yanında öğretmenler mücadele içinde. ABD’de otomotiv ve demiryolu sektörlerindeki işçiler arasında da öfke artıyor ve benzeri görülmemiş bir ulusal demiryolu grevi olasılığı ufukta beliriyor.

Macron’un grevcileri çalışmaya zorlaması, Fransız sürücülere yakıt temin ederek yardımcı olmayı değil, Avrupa’da sınıf mücadelesinin büyük bir patlamasını tetiklemekle tehdit eden bir grevi kırmayı amaçlıyor. Enflasyon bir yanda işçiler, diğer yanda kurulu düzenin tüm eski siyasi ve sendikal yapıları arasında önlenemez bir çatışma yaratıyor. İşçiler, yetersiz ücretlerini ve yaşamlarını bankaların diktasına ve Rusya’ya karşı topyekûn savaşı savunan NATO generallerinin arzularına kurban etmeyi reddediyor.

Her sektördeki işçilerin Fransız rafinerilerindeki mücadelede hayati bir çıkarı söz konusudur. Rafineri grevcileri, ne kadar gerekli olursa olsun, sadece kendi ücretlerini savunmak için mücadele etmiyorlar. Onlar aynı zamanda tüm işçi sınıfının bankaların ve ordu kurmaylarının gerici politikalarına karşı grev yapma hakkını da savunuyorlar.

Rafineri grevcilerinin ücretlerini ve haklarını savunmak için yeni bir siyasi stratejiye ihtiyaç var. Dünyayı nükleer savaşla tehdit etmekle kalmayıp enerji ve gıda fiyatlarında patlamaya yol açan NATO-Rusya savaşında tüm Avrupa burjuvazisi tarafından desteklenen askeri tırmanma sarmalını durdurmak hayati önem taşımaktadır.

Bu, sendika bürokrasilerinin hâkimiyetine ve onların egemen sınıfla “sosyal diyalog” politikasına karşı işçilerin uluslararası bir başkaldırısını gerektirmektedir. Macron’un Exxon ve Total grevcilerine yönelik baskısı, işverenler ve devlet tarafından finanse edilen sendika bürokrasilerinin Fransız ve Avrupa siyasi yaşamındaki yozlaşmış rolünün altını çizmektedir.

Salı günü, Fransız Demokratik İşçi Konfederasyonu’nun (CFDT) hain bürokratları tarafından müzakere edilen bir satış anlaşması, Macron’un grevi sona erdirdiğini ilan etmesine bahane oldu. Yüzde 5,5’lik ücret artışı anlaşması, enflasyon yüzde 7 ila 10’a ulaşırken Total ve Exxon işçileri için de facto bir ücret kesintisi anlamına gelmektedir. CFDT anlaşmayı yaptıktan sonra Macron, grevcileri para cezasıyla mali yıkım ya da hapis tehdidiyle işe geri dönmeye zorladı.

Ekonominin diğer sektörlerine de genişletilebilecek bu strateji, kapitalist devletin sendika bürokrasisinin suç ortaklığıyla tüm grevleri nasıl kırmayı umduğunu ortaya koymaktadır.

Stalinist Genel İşçi Konfederasyonu (CGT) Exxon ve Total’deki CFDT anlaşmalarını eleştirdi ve diğer bazı sektörlerde grev düzenleme tehdidinde bulundu. Ama aynı zamanda konfederasyonun lideri Philippe Martinez, Macron ile müzakere çağrısında bulunurken, konfederasyonun limanlar ve enerji sektöründeki sendikaları da bir direniş örgütleme konusunda asgari düzeyde çaba sarf ediyor.

Martinez, Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) lideri Jean Luc Mélenchon’un bugün [Pazar günü] Paris’te düzenlenmesi çağrısını yaptığı hayat pahalılığına karşı yürüyüşe destek vermeme kararını, hayat pahalılığına karşı mücadelenin, kendisinin ücretlerin artırılması için önderlik edeceği mücadeleden ayrı olduğu gibi saçma bir bahaneyle gerekçelendirdi.

Aslında CGT konfederasyonları tabandaki hareketi frenliyorlar çünkü onları yöneten bürokratlar Macron’un ve NATO’nun fiyatları yükselten politikalarını büyük ölçüde destekliyorlar.

Haziran 2020’de CGT liderleri, bankalara trilyonlarca avroluk kamu fonu sağlayan Avrupa pandemi kurtarma paketlerini imzaladılar. Bu anlaşmanın önemli bir parçası, virüs ortadan kaldırılmadan önce işçileri işe, çocukları okula geri dönmeye zorlamaktı; o zamandan beri Avrupa hükümetlerinin pandemiyi feci bir şekilde yönetmesi, bugüne kadar Avrupa’da yaklaşık 2 milyon insanın ölümüne neden oldu. Bu arada kurtarma paketi mali aristokrasiye büyük bir servet aktarımına ve enflasyonda patlamaya yol açtı. Bunların her ikisi de bugün devam etmektedir.

Mart 2022’de, Ukrayna’da NATO-Rusya savaşı başladığında, CGT liderliği Macron’un politikalarıyla uyumlu bir bildiri yayınladı. “Saldırganı, bu durumda Vladimir Putin’i” kınayan bildiri, “Rus ekonomisinin tamamen istikrarsızlaşmasına yol açarak halk ve dünya ekonomisi için ciddi sonuçlar doğuracak” yaptırımlar uygulanması çağrısında bulunarak şunları ekliyordu: “Bu nedenle ekonomik yaptırımların yoğunlaştırılması sorunu ortaya çıkmakta ve Rusya’daki bazı sesler bu yolun araştırılması gerektiğini öne sürmektedir.”

O zamandan bu yana NATO önderliğindeki askeri tırmanış Avrupa’yı III. Dünya Savaşı’nın ilk aşamalarına sürükledi. Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Joe Biden, kampanya bağışçılarının katıldığı bir toplantıda “nükleer kıyamet” tehlikesinin gerçek olduğunu söyledi. Perşembe günü, Biden’ın yorumlarından sonra bir televizyon programına katılan Macron, Rusya’ya karşı Ukrayna’ya top ve füze göndermenin Fransa’yı Rus güçlerinin hedefi haline getireceğinden korktuğunu itiraf etti. Ayrıca, saçma bir şekilde, Ukrayna’daki savaş ile rafinerilerdeki mücadele arasında hiçbir bağlantı olmadığını iddia etti.

Gerçekte ise işçilerin enflasyona karşı mücadelesi, Rusya’ya yönelik emperyalist savaşa karşı mücadeleden ayrılamaz. AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırımları büyük mali spekülasyonlara yol açarak gaz ve tahıl fiyatlarının yükselmesine neden oldu. Bu politika daha şimdiden enflasyon yoluyla işçileri yoksullaştırırken, Total ve Exxon için süper kârlar üretmektedir.

Bu kış Avrupalı işçiler, gaz ve elektrik sıkıntısıyla karşı karşıya bulunuyor. Bu durum, ekonomiyi ve devam eden COVID-19 pandemisi nedeniyle halk sağlığını tahrip edecek.

NATO emperyalizminin gerici politikalarına karşı Fransa’daki mücadelenin ön saflarında yer alan rafineri işçilerini savunmanın tek yolu, işçi sınıfının daha geniş bir seferberliğini örgütlemektir. Bu, sendika bürokrasilerinin ve onların siyaset kurumundaki müttefiklerinin milliyetçi, emperyalizm yanlısı yönelimlerine karşı tabanın ayağa kalması demektir.

Sosyalist Eşitlik Partisi (Parti de l’égalité socialiste, PES) işyerlerinde, okullarda ve işçi sınıfı mahallelerinde taban komiteleri kurulması çağrısında bulunuyor. Sadece sendika bürokrasilerinin ve siyaset kurumunun etkisinden arınmış bu tür örgütler, dünyanın dört bir yanında hâlihazırda verilmekte olan mücadeleleri savaşa, yoksulluğa ve kapitalizme karşı güçlü bir işçi hareketinde birleştirebilir. PES, Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı’nı inşa etme perspektifi uğruna mücadele etmekte ve bu temelde işçileri bu ittifaka destek vermeye ve katılmaya davet etmektedir.

Loading