Çin’de Sıfır COVID politikasının kaldırılmasının olası feci sonuçları

Geçtiğimiz hafta Çin Komünist Partisi (ÇKP) hükümeti, pandeminin başlangıcından bu yana Çin genelinde uygulanmakta olan Sıfır COVID eliminasyon (ortadan kaldırma) stratejisinden uzaklaşan tehlikeli bir politika değişikliği başlattı.

Bu değişimin en açık kanıtı, geçtiğimiz 11 Kasım Cuma günü Ulusal Sağlık Komisyonu (NHC) tarafından, Ekim sonundan bu yana günlük yeni vakaların on kattan fazla arttığı koşullarda, Sıfır COVID politikasını her yönüyle kısıtlayan 20 önlemin yayımlanmasıdır. Our World In Data’ya göre, Çin’in yedi günlük yeni vaka ortalaması şu anda 15.897 ve önümüzdeki hafta tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşma yolunda ilerliyor.

Çin’de günlük yeni COVID vakaları [Photo by Our World In Data / CC BY 4.0]

Söz konusu 20 önlem arasında toplu test uygulamalarının azaltılması, yerel yönetimlerin kapanma kararı almasının kısıtlanması, COVID-19 ile enfekte olmuş kişilerin yakın temaslıları için karantina sürelerinin kısaltılması, Çin’e ve Çin içinde seyahat kısıtlamalarının gevşetilmesi, ikincil temaslılar için temas takibinin sona erdirilmesi ve daha fazlası yer alıyor.

Guangzhou’da haftalar süren vaka artışına rağmen, buradaki yetkililer şehir çapında bir kapanma uygulamaktan kaçındı ve ülke çapındaki diğer büyük şehirlerde büyüyen dalgalar, Vuhan’da 23 Ocak 2020’de başlayan ilk kapanmadan bu yana ilk kez kapanmaya neden olmadı.

Ayrıca, ülke çapında COVID-19 enfeksiyonlarının ve hastaneye yatışların artması beklentisiyle aşılama programlarının hızlandırılması, sağlık hizmetleri altyapısının inşa edilmesi ve ilaç stoklanması da 20 önlem arasında yer aldı. Perşembe günü, önde gelen NHC yetkilisi Guo Yanhong, ülkenin orta ve şiddetli COVID hastalarının tedavisinde uzmanlaşmış daha fazla hastane inşa edeceğini ve yoğun bakım ünitelerinin tüm hastane yataklarının yüzde 10’unu oluşturmasını sağlayacaklarını duyurdu.

20 önlem, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in yeni Politbüro Daimi Komitesi ile 23 Ekim’de ÇKP’nin 20. Kongresi’nin tamamlanmasından bu yana ilk kez pandemi konulu bir toplantı düzenlemesinden bir gün sonra açıklandı.

Bu kongrede Şi, kapitalizmin restorasyonunun Çin’deki toplumsal eşitsizlik ve sınıf gerilimlerinde büyük bir artışa neden olduğu gerçeğini çarpıtarak “Çin’e özgü sosyalizm” safsatasını sundu. 2020’nin başlarında, giderek büyüyen bir halk sağlığı krizinin ortasında toplumsal devrimden korkan ÇKP, ülkenin sağlık sisteminin çöküşünü önlemek ve ulusal istikrarı korumak için Sıfır COVID politikasını uygulamaya koymuştu.

İki yılı aşkın bir süredir milyonlarca insanın hayatını kurtaran ve virüsü ortadan kaldırmanın mümkün olduğunu kanıtlayan Çin’in Sıfır COVID politikasının muazzam önemine rağmen, bu politikanın ulusalcı temeli onu her zaman uzun vadede yaşaması olanaksız kılmıştır. Tıpkı “Çin’e özgü sosyalizm”in ulusalcı bir hayal olması gibi, Sıfır COVID’in tek bir ülkede sürdürülmesi de imkânsızdır. Bu politikanın kaldırılmasıyla Çin toplumu artık doğrudan “emperyalizme özgü COVID” ile karşı karşıya kalmaktadır.

ABD emperyalizmi iki yılı aşkın bir süredir, Çin’i askeri olarak kuşatma ve ona boyun eğdirme çabalarının bir parçası olarak, Sıfır COVID politikasını kaldırması için amansız bir baskı yapıyor. Çin’in halk sağlığı politikalarını şirket kârları üzerindeki etkileri nedeniyle kınayan ve insan hayatı açısından bedeli ne olursa olsun bu politikaların terk edilmesini talep eden sayısız köşe yazısı yayımlandı.

Geçtiğimiz yıl boyunca Çin, virüsün ülke dışında engelsiz bir şekilde yayılması nedeniyle 2021’in sonlarında evrimleşen yüksek derecede bulaşıcı ve bağışıklığa dirençli Omicron varyantı tarafından defalarca sarsıntıya uğradı. Geçtiğimiz ilkbaharda, Omicron BA.2 alt varyantı, Şanghay merkezli olarak Çin’in bugüne kadarki en büyük enfeksiyon artışına neden oldu. Bu dalganın bir halk sağlığı zaferiyle başarıyla bastırılmasından sonra, daha küçük dalgalar ülkenin farklı bölgelerini neredeyse sürekli olarak etkiledi ve birçok şehirde test kapasitesini zorladı.

Dünya Bankası Eylül ayı sonunda Çin’in GSYİH büyümesinin bu yıl yüzde 5’in üzerinde daralacağını öngörürken, Sıfır COVID’i sürdürme çabaları giderek daha maliyetli hale geldi.

Cengcou’da bulunan ve dünyanın en büyük iPhone fabrikası olan kötü ünlü Foxconn’da ortaya çıkan büyük bir COVID-19 salgınının en yoğun tatil alışveriş sezonu öncesinde üretimi ciddi şekilde aksatmasının ardından Apple’ın üretimi Çin’den kaydırma tehdidinde bulunmasıyla bir dönüm noktasına ulaşılmış gibi görünüyor. ÇKP, Sıfır COVID’i kaldırarak açıkça dünya ekonomisiyle yeniden bütünleşmeyi ve kapitalist üretimi tamamen restore etmeyi amaçlıyor. Şi’nin bu hafta G20 zirvesine maskesiz katılması da bu yönelimi sembolize ediyor.

Sıfır COVID’in kaldırılmasının tüm sonuçları önümüzdeki haftalarda ve aylarda ortaya çıkacaktır. ÇKP’nin Batı’da evrensel olarak benimsenen kitlesel enfeksiyon ya da “sürü bağışıklığı” politikasını henüz benimsemediği açıktır ve mevcut politikaları şu anda mümkün olan en katı azaltıcı strateji olarak tanımlanabilir.

Ancak viral bulaşmanın nesnel yasaları acımasızdır ve durum hızla kontrolden çıkabilir. Sıfır COVID eliminasyon stratejisinden uzaklaşılması, devasa bir felaket potansiyelini de beraberinde getirmektedir. Bu bağlamda, geçtiğimiz yıl Yeni Zelanda ve Hong Kong’da yaşananlar, yaklaşmakta olan tehlikeleri en iyi şekilde göstermektedir.

Nüfusun yoğun olduğu ve Çin’in çoğu büyük kentindeki koşullarla kıyaslanabilecek Hong Kong’da, geçtiğimiz Şubat ayında Sıfır COVID politikasının bırakılması enfeksiyonların hızla artmasına neden olmuş ve bu da pandeminin başlangıcından bu yana dünyada görülen en yüksek kişi başına günlük ölüm sayısına yol açmıştır. Yaşlılar arasındaki nispeten düşük aşılama oranları nedeniyle, Hong Kong sadece 213 ölümden üç ay içinde 9.346 ölüme ulaşarak, 1,1 milyondan fazla Amerikalının COVID-19 nedeniyle hayatını kaybettiği Amerika Birleşik Devletleri’nin yaklaşık yarısı kadar bir kümülatif kişi başına ölüm sayısına ulaştı.

[Photo by Our World In Data / CC BY 4.0]

Yeni Zelanda’da, tekrarlanan enfeksiyon dalgaları hastanelerin dolmasına yol açtı ve ülkede bu yılın büyük bir kısmında dünyadaki en yüksek kişi başına ölüm oranları görüldü. Kasım 2021’den bu yana ülkedeki ölü sayısı 31’den 2.154’e yükseldi.

Çin’deki koşullar Yeni Zelanda’dan ziyade Hong Kong’a daha yakındır. Şanghay’da 60 yaş ve üzeri kişilerin yalnızca yüzde 71’i iki doz aşı yaptırmış ve yalnızca yüzde 46’sı üçüncü bir takviye dozu almıştır ve diğer birçok şehirde de benzer rakamlar mevcuttur. Çin nüfusunun çoğunluğu, hastaneye yatışı ve ölümü önlemede mRNA aşılarından daha az etkili olduğu görülmüş olan CoronaVac aşısı ile aşılanmıştır.

Eğer Çin anakarasındaki durum kontrolden çıkarsa, bu dünya çapında tarihi bir trajedi olacaktır. Çin, dünya nüfusunun altıda birine denk düşen 1,4 milyar insana ev sahipliği yapmaktadır. Mayıs ayında yayımlanan bir çalışma, Omicron’un Çin’de serbestçe yayılmasına izin verilmesi halinde, sadece altı ay içinde büyük olasılıkla 112 milyon semptomatik vaka, 5,1 milyon hastaneye yatış, 2,7 milyon yoğun bakım yatışı ve 1,6 milyon ölüm olacağını ortaya koymuştur. Gerçek dünyadaki sonuçlar, özellikle de son altı ay içinde daha da bulaşıcı ve bağışıklığa dirençli varyantların evriminin meydana geldiği göz önüne alındığında, bu modelin öngördüğünden çok daha kötü olabilir.

İlk dalga sırasındaki şiddetli krizin dışında, Çin toplumu virüs sonrası kronik hastalığın uzun vadeli sonuçlarıyla da karşı karşıya kalacaktır. Sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde resmi rakamlar en az 20 milyon Amerikalının Uzun COVID olarak bilinen ve vücuttaki neredeyse her organı etkileyen çok çeşitli semptomlara neden olabilen uzun vadeli sekellerden muzdarip olduğunu göstermektedir. Uzun COVID nedeniyle 4 milyon kadar Amerikalı işgücünden tamamen ayrılacak kadar ağır şekilde zarar görmüştür.

Çin nüfusu için tahmin yürütüldüğünde, eğer sonunda Batı’da izlenen “sürü bağışıklığı” stratejisi benimsenirse, 85 milyondan fazla Çinli Uzun COVID’den muzdarip olabilir ve bu insanların 15 milyondan fazlasının eli ayağı tutmaz hale gelebilir.

Çin, Sıfır COVID politikasını kaldırarak, distopik “sonsuza kadar COVID” politikasını tamamen benimsemesi yönünde artan baskılarla karşı karşıya kalacaktır. Amerika Birleşik Devletleri’nin öncülük ettiği ve dünyadaki neredeyse her hükümet tarafından benimsenen bu politikayla, bitmeyen enfeksiyon dalgaları öngörülebilir gelecekte nüfusun giderek daha geniş kesimlerini tekrar tekrar enfekte edecektir. Yakın zamanda yayımlanan bir çalışma, COVID-19 ile her yeniden enfeksiyonun kişinin ölüm, hastaneye yatış ve Uzun COVID riskini artırdığını ortaya koymuştur.

ÇKP’yi Sıfır COVID’i kaldırmaya iten pragmatik ekonomik ve siyasi kaygılar ne olursa olsun, karşı karşıya olduğu kriz hiçbir şekilde çözülmeyeceği gibi çok daha kötü hale gelebilecektir.

Virüsün ne kadar hızlı yayıldığına ve sağlık sistemlerini çökertmeye başladığına bağlı olarak, ÇKP’nin rotayı tersine çevirmesi ve Sıfır COVID politikasını geri getirmeye çalışması mümkündür. Ne var ki, küresel olarak koordine edilmiş bir stratejinin yokluğunda, bu giderek daha zor hale gelecektir.

Sıfır COVID politikasının kaldırılması tüm dünya nüfusunu ilgilendiren siyasi bir sorundur. Virüsün immünolojik açıdan saldırıya uğramamış olan bu nüfusta yayılmasına izin verilmesi, ona mutasyona uğrayıp yeni varyantlar üretebileceği 1 milyardan fazla yeni konak sağlayabilir. Çin’deki bu gerici politika değişikliği, dünya çapında işçilerin kendi hükümetlerinin politikalarına karşı mücadelelerini canlandırmaları ve ulusal sınırların ötesinde birleşmeleri ihtiyacını ortaya koymaktadır.

Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin sürekli olarak vurguladığı gibi, pandemiyi durdurmanın tek yolu, uluslararası işçi sınıfının ipleri kendi eline alıp Sıfır COVID küresel eliminasyon stratejisi için mücadele etmesinden geçmektedir. Bu, mevcut tüm halk sağlığı önlemlerinin eşzamanlı olarak uygulanmasını ve her kamusal alanın zararlı virüs ve bakterilerden arındırılmasını sağlamak için altyapının modernizasyonunu gerektirmektedir. Bu program uğruna verilen mücadele, insan ihtiyaçlarının özel kârın üzerinde tutulmasına dayanan dünya sosyalizmi uğruna verilen mücadeleyle ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdır.

18 Kasım 2022

Loading