Çin Omicron’un hafif olduğu yalanına dayanarak Sıfır COVID’i bırakma sinyali veriyor

Çin Başbakan Yardımcısı Sun Çunlan, Çarşamba günü Ulusal Sağlık Komisyonu’nda (NHC) düzenlenen bir sempozyum sırasında, Çin’in “dinamik Sıfır COVID” politikasını kaldırmakta olduğuna dair en açık resmi kabulde bulunarak şunları söyledi: “Omicron virüsünün patojenliği zayıfladıkça, daha fazla insan aşılandıkça ve virüsü kontrol altına alma konusunda deneyim biriktikçe, ülke yeni bir durumla, salgın önleme ve kontrolünde yeni görevlerle karşı karşıya bulunuyor.”

Pandemiyle mücadele çalışmalarını yöneten Sun şunları ekliyordu: “Parti merkez komitesi ve Devlet Konseyi her zaman insanların sağlığını ve güvenliğini ön planda tutmuş, sürekli küçük adımlar atarak … önleme ve kontrol tedbirlerini zamana ve duruma göre optimize etmiş ve geliştirmiştir.”

Geçtiğimiz Mart ayında Şanghay’daki kısmi kapanmaların ilk aşamasında orada bulunan Sun’ın, o dönemde Omicron’a da karşı Sıfır COVID politikasının sürdürülmesi konusunda ısrar ettiğini hatırlatmakta fayda var. Çarşamba günü yaptığı açıklamada ise dinamik Sıfır-COVID’in uygulanmasına herhangi bir atıfta bulunmadı.

Sun, bunun yerine “salgını önlemenin” özellikle yaşlıların aşılanması, tıbbi kaynakların kullanılabilir hale getirilmesi ve tedavilerin hazırlanması yoluyla gerçekleşeceğini ve tüm bunların “ekonomiyi istikrara kavuştururken” yapılacağını söyledi. Rahatsız edici bir şekilde, COVID’e yönelik yeni yaklaşımın kritik bir bileşeninin “geleneksel Çin tıbbı” olacağını da belirtti.

Tüm bunların özü, viral bulaşmayı durdurmayı amaçlayan kapsamlı bir ortadan kaldırma (eliminasyon) stratejisinden, belirsiz seviyede bir COVID-19 yayılımını kabul eden azaltıcı bir stratejiye geçiştir. Yeni Zelanda, Hong Kong, Vietnam gibi eliminasyondan azaltıma geçen her ülke veya bölge, enfeksiyon ve ölümlerde hızlı ve büyük artışlar gördü.

Çin’in güneyindeki Guanco eyaletinin Haizhu bölgesinde yaşayanlar mağazaların önünden geçiyor, 1 Aralık 2022 Perşembe. [AP Photo/AP Photo]

Çinli sağlık yetkililerine göre, Çarşamba günü Çin anakarasında 36.000’in üzerinde COVID-19 enfeksiyonu tespit edilirken, rakam son günlere kıyasla düşmüş görünüyor. Bununla birlikte, başkent Pekin’de rekor kırılarak 5.000’den fazla vaka görülürken, Guanco ve Çongçing’de 6.000’den fazla vaka rapor edilmeye devam etti.

Bu yüksek rakamlara rağmen Pekin, Çengdu, Çongçing ve Guanco sınırlı kapanma tedbirlerini kaldırdı ve kapalı alanlarda yemek hizmetleri de dahil olmak üzere alışveriş merkezlerinde işyerlerini açılmasına izin verdi. Bazı şehirler artık yakın temaslıların evde karantinaya alınmasına ve bazı gruplar için testlerden vazgeçilmesine izin veriyor. Bu değişimler, yeni vakalardaki artışın kapsamını sadece bulanıklaştırmaktadır. Oysa epidemiyolojik portre daha önce keskin ve kesin bir nitelikteydi.

Dış İlişkiler Konseyi’nde küresel sağlık alanında kıdemli bir araştırmacı olan Yanzhong Huang, Sun’ın yorumlarına cevaben şu uyarıda bulundu: “Düzenli bir geçiş için bir yol haritasının yokluğunda, Sun’ın sözleri yerel düzeyde istenmeyen tepkileri tetikleyebilir ve bu da ülke çapında hızlı bir vaka artışını daha olası hale getirir.”

Pandemiyle ilgili yanlış bilgileri yayma konusunda başı çekenlerden The Atlantic bile, önlemlerin hızla gevşetilmesi ve virüsün, neredeyse herkesin kapalı mekanlara sığındığı soğuk kış aylarında immünolojik açıdan naif nüfusu istismar etmesine izin verilmesi halinde Çin’de büyük halk sağlığı kayıpları yaşanma potansiyelini kabul etti. Makalede “yeni ve büyük çaplı bir Omicron enfeksiyonu dalgasının yoğun bakım ünitelerini doldurabileceği ve 1 milyon 550 bin insanın ölümüne yol açabileceği” belirtiliyordu.

Omicron’un “daha hafif” olduğu ve bu nedenle pandemi önlemlerinin tamamen gevşetilebileceği iddiası, pandeminin Alfa ve Delta evrelerine kıyasla göreceli bir konudur. Ancak bu, bağışıklığı yok eden ve son derece bulaşıcı bir patojen karşısında tehlikeli bir önermedir. Virüs halen oldukça ölümcüldür ve küresel olarak tüberkülozdan daha fazla insanı öldürmeye devam etmektedir.

İlk Omicron dalgasının Şubat sonunda sona ermesinden bu yana, ABD’de son dokuz ayda 120.000 COVID-19 ölümü daha gerçekleşti; bu rakam önceki yirmi yılın en ölümcül grip sezonundan çok daha yüksektir. Şubat ayının sonlarında, daha önce geçirilmiş SARS-CoV-2 enfeksiyonundan kaynaklanan nüfus seroprevalansı (virüse karşı antikoru olan nüfus oranı) yaklaşık yüzde 60’a ulaşmış ve nüfusun büyük bir yüzdesi aşılanmış ve mRNA aşılarıyla hatırlatma dozunu yaptırmış durumdaydı.

Sun Chunlan’ın Omicron’un patojenliğinin çok daha düşük olduğunu öne sürmesi, Çin işçi sınıfının kabul etmemesi gereken bir hiledir. Enfeksiyonlara karşı tamamen naif bir nüfus ve neredeyse hiç desteklenmeyen yaşlı bir nüfus, tehlikeli bir halk sağlığı tehdidi oluşturacaktır. Bu tehdit, özellikle de Apple iPhone’larının ve diğer ürünlerin tatil alışverişi sezonuna yetiştirilebilmesi için fabrikalara doluşturulacak olan işçiler için geçerlidir.

Sun ve ÇKP’nin Sıfır COVID politikasının sona erdiğini giderek daha fazla kabul eden ton değişikliği, aynı zamanda hafta sonu Çin genelinde gerçekleşen bir dizi protestoya da yanıt niteliği taşıyor. Bu protestolar, yaşam tarzlarına engel olarak gördükleri kapanmalara ve toplu testlere son verilmesini talep eden hali vakti yerinde orta sınıf kesimler arasında yoğunlaştı.

Batı medyası tarafından başlatılan propaganda kampanyası, bu protestoları bu hafta Guanco’da göçmen işçiler ve geçen hafta Çengçou’da Foxconn işçileri tarafından güvenli olmayan koşullara karşı düzenlenen çok farklı protestolarla aynı kefeye koymaya çalıştı.

Guanco’daki göçmen işçilerin son protestoları, COVID-19’a maruz kalan veya enfekte olan hazır giyim fabrikası işçilerinin evlerinden çıkarılıp karantina hastanelerine yerleştirilmelerinin ardından gelişti. Sıfır COVID’in kaldırılmasını öngören 11 Kasım tarihli “Yirmi Madde” ile gerekçelendirilen maliyet azaltma çabalarının etkisiyle yerel yönetim, işçileri yeni azaltılmış zaman sınırlarına dayanarak hastanelerden çıkardı.

Bu göçmen işçiler daha sonra sıkı anti-COVID önlemlerinin devam ettiği uzak köylerine ve eski şehirlerine geri gönderilecekti ancak hastalığı oralarda yayacakları korkusuyla seyahatlerine izni verilmedi.

İşçiler, gerekli seyahat kartları olmadığı için köprü altlarına sığınmak zorunda kalırken, evlerine dönemedikleri ama fabrikalara da giremedikleri bir belirsizlik içinde bekliyorlar. Birçoğu “evlerine” dönmek istemiyor, enfeksiyonu ailelerine ve büyüklerine bulaştırmaktan endişe ediyor ancak kendilerine güvenli bir şekilde karantinaya alınabilecekleri bir barınak sağlanmıyor.

Düzenledikleri öfkeli protestolarda zaman zaman kullandıkları “Kapanmaya hayır!” sloganı orta sınıf öğrencilerin “özgürlük” sloganlarıyla aynı anlama gelmiyor. Doğrusu, Sıfır COVID politikasının kaldırılmasıyla Çin’deki toplumsal kriz derinleştikçe işçilerin bu gösterileri ÇKP’nin baskısının başlıca hedefleri olacaktır.

Loading