100 yıl önce: Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kuruldu

SSCB’nin Kuruluş Deklarasyonu ve Antlaşması, 1922

30 Aralık 1922’de düzenlenen ilk Tüm Birlik Sovyetler Kongresi, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni (SSCB) kuran iki belgeyi, SSCB’nin Kuruluş Deklarasyonu ve Antlaşması’nı kabul etti.

Kongre’ye Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti, Transkafkasya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti (Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan Sovyet cumhuriyetleri), Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ve Belarus Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nden katılan delegeler, önceki gün antlaşmayı ve deklarasyonu onaylamıştı.

SSCB, 1924 Anayasası’nda ifade edildiği gibi, “karşılıklı güven ve barış, ulusal özgürlük ve eşitlik, halkların barış içinde bir arada yaşaması ve kardeşçe işbirliği” temelinde dünya çapında bir sosyalist ittifak yaratma yolunda atılmış devasa bir adımdı.

SSCB, eski Çarlık imparatorluğunun tüm uluslarının bütün ilerici toplumsal güçlerinin gönüllü birliğini ifade ediyordu. Eskiden ezilen ülkelerin işçi sınıfı, köylülüğü ve diğer yoksul ve ezilen katmanları, başlarında komünist partiler olmak üzere, sosyalizmin inşası temelinde eski ezen ulus Rusya’nın işçi ve köylüleriyle ittifak kurdular. SSCB Anayasası’nın 4. maddesi, birlik içindeki çeşitli milliyetlere ayrılma hakkı tanıyordu.

Bolşevik partisinin kurucusu ve Sovyet devletinin lideri Vladimir Lenin, Sovyet devleti ve Komünist Partisi içindeki –baş sözcüsü Josef Stalin olan– ayrıcalıklı bürokrasiye karşı verdiği –ve çok geçmeden Lev Troçki’nin de vereceği– mücadelenin bir parçası olarak, SSCB’deki milliyetlerin tam eşitliğinin garanti altına alınmasında ısrar etmişti.

Bürokrasi, işçi devletinin emperyalist kuşatma altında tecrit edilmesinden ve Çarlık gericiliğinin mirasından doğmuştu. Lenin, ikinci felcinin etkilerinden muzdarip olmasına rağmen, Aralık itibarıyla –etnik bir Gürcü olan– Stalin’in Rus şovenizmini ifşa etmeye çalışmıştı.

Lenin, 31 Aralık’ta yazdırdığı ve “Vasiyet”ini oluşturan mektuplardan birinde şunları ifade ediyordu:

Şu ya da bu şekilde, ... geçmişte ‘egemen’ ulus hükümetinin Rus olmayanlara gösterdiği güven eksikliğini, şüpheyi ve ettiği hakaretleri telafi etmek şarttır ... Sorunun bu yönünü ihmal eden ya da dikkatsizce ‘milliyetçi-sosyalizm’ suçlamaları savuran bu Gürcü [Stalin] (oysa kendisi gerçek bir ‘milliyetçi-sosyalist’ ve hatta kaba bir Büyük Rus zorbasıdır), özünde proleter sınıf dayanışmasının çıkarlarını ihlal etmektedir, çünkü hiçbir şey proleter sınıf dayanışmasının gelişmesini ve güçlenmesini ulusal adaletsizlik kadar engelleyemez.

Loading