İsveç, Arktik bölgesinde önemli nadir toprak yatakları keşfetti

Luossavaara-Kiirunavaara Aktiebolag (LKAB) madeni kış mevsiminde; fotoğraf Loussavaara dağının tepesinden çekildi, 7 Ekim, 2018. [Photo by Witext / CC BY-SA 4.0]

İsveçli bir madencilik şirketi bu ayın başlarında ülkenin kuzeyinde büyük bir nadir toprak minerali yatağı keşfettiğini bildirdi.

Nadir toprak elementleri, çoğu yüksek teknoloji ürünü elektronik cihazlarda, askeri sistemlerde ve bataryalarda kullanılan ve çoğunlukla bir arada bulunan 17 mineralden oluşan bir seridir. Dünya genelinde yaygın olarak bulunmalarına rağmen, ekonomik olarak çıkarmaya değecek yeterli konsantrasyonlarda bulunmaları zordur.

Yatak, ülkenin en kuzeyinde, Kuzey Kutup Dairesi’nin hemen içinde iki büyük demir madeni işleten devlete ait bir madencilik şirketi olan Luossavaara-Kiirunavaara Aktiebolag (LKAB) tarafından bulundu. Keşif, LKAB’ın Finlandiya sınırına yaklaşık 130 ve Rusya sınırına 300 kilometre uzaklıktaki Kiruna madeninde yapıldı.

Birçok kritik mineral gibi nadir toprak elementleri de nispeten düşük miktarlarda, genellikle bakır veya demir gibi daha yaygın diğer metallerin yakınında veya aralarına serpiştirilmiş olarak bulunur. Bu keşifte, mineraller Kiruna madeninden birkaç kilometre uzaklıktaki bir demir oksit apatit yatağında fosfor ile serpiştirilmiş olarak bulundu.

Keşif, Avrupa ve ABD’deki ana akım basında, nadir toprak tedarik zinciri üzerindeki kontrolü Çin’den uzaklaştıracak önemli bir jeopolitik gelişme olarak müjdelendi.

NPR’den Paddy Hirsch bunu “Batı için çok büyük bir olay” olarak tanımladı. Hirsch sözlerini şöyle sürdürdü: “Son 10 yılda özellikle ABD’nin, Çin’in nadir toprak elementlerinin üretimini elinde tutmasından dolayı çok ama çok endişeli olduğunu gördük. ... Dolayısıyla İsveç’te bulunan bu maden Batı için, Batılı ülkeler ve NATO için çok büyük bir olay...”

Uluslararası Enerji Ajansı’na (IEA) göre, dünyadaki nadir toprak elementlerinin yaklaşık yüzde 60’ı Çin’den geliyor. Bunun büyük çoğunluğu - dünya toplam üretiminin üçte birinden fazlası - tek bir yerden, Kuzey Çin’in İç Moğolistan bölgesindeki Bayan Odo yatağından çıkarılıyor.

Amerika Birleşik Devletleri, arzın yüzde 10’undan biraz fazlasını oluşturan en büyük ikinci nadir toprak üreticisi.

İsveç’teki yeni yataklar -küresel bağlamda- medya tantanasının gösterdiğinden daha az etkileyici. LKAB yaklaşık 1 milyon ton nadir toprak oksit bulduğunu söylüyor. Ancak halihazırda dünya genelinde yaklaşık 120 milyon ton rezerv bulunuyor. Bu rezervin 44 milyon tonu Çin’de bulunurken, Vietnam, Brezilya ve Rusya yaklaşık 20’şer milyon tonla ikinci sırada yer alıyor.

Ancak rezerv tahminleri aldatıcı olabilir. Bunlar sadece toprağın altında gömülü karmaşık bir jeolojik oluşuma ilişkin bilgiye dayalı tahminler olmakla kalmaz, aynı zamanda rezervlerin üretilmesinin maliyetinin ne olduğunu da hesaba katmazlar.

LKAB CEO’su Jan Mostrom bulguyu açıkladığı basın toplantısında şunları söyledi: “Aslında ne kadar büyük olduğunu bilmiyoruz. Bu projeyi nasıl, ne şekilde kullanabileceğimizi, geliştirebileceğimizi de bilmiyoruz. Ancak bugün bildiklerimizle söyleyebileceğimiz şey, bunun Avrupa’daki açık ara en büyük NTE [Nadir Toprak Elementleri] yatağı olduğudur.”

Şu anda Avrupa Birliği’nde (AB) büyük ölçekli maden yok ve Estonya’da bulunan nispeten küçük bir nadir toprak işleyicisi var. Buna karşın Çin, küresel olarak nadir toprak elementlerinin işlenmesinin neredeyse yüzde 90’ını kontrol etmektedir.

LKAB’ın bulunmasının asıl önemi, AB’nin kendi sınırları içerisinde bir nadir toprak tedarik zinciri geliştirmesine olanak sağlayabilecek olmasıdır. Bu hem Avrupalı üreticilerin elektrikli araç üretimi gibi hızla genişleyen pazarlarda küresel rakiplerine meydan okumasına hem de kıtanın büyük emperyalist güçlerinin potansiyel rakiplerinin tedarik ettiği malzemelere güvenmeden ordularına modern silahlar tedarik etmesine olanak sağlayabilir.

Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin daha önce açıkladığı gibi, Rusya aynı zamanda nadir toprak minerallerinin ve daha geniş anlamda kritik minerallerin önemli bir sahibidir. Hem Biden hem de Trump yönetimleri, bu kritik maden kaynaklarını ABD ve müttefiklerinin kontrolü altında geliştirmek için milyarlarca dolarlık büyük girişimler başlattı.

Nadir toprak üretimi ve işlenmesindeki coğrafi farklılıklar kısmen jeolojinin bir sonucu olsa da, bunun daha çok üretimin küreselleşmesi ve Çin’in dünyanın atölyesine dönüşmesiyle ilgisi vardır.

Çin’in elektronik ve endüstriyel üretim merkezi olarak yükselişi, küresel çapta hareket eden şirketler açısından maden işlemeyi burada konumlandırmayı nispeten uygun hale getirmiştir. Çin, ucuz işgücüne ve toprağa sahip. Çin’deki fabrikalar da sıklıkla bu işlenmiş madenlerin varış noktası konumunda.

Ayrıca nadir toprak cevherleri ve diğer kritik minerallerin madenciliği ve işlenmesi çevreye uzun süreli zarar veren zehirli bir süreçtir. Büyük uluslararası şirketler yakın zamana kadar bu kirli sürecin başka yerlerde gerçekleşmesine izin vermekle yetinmiştir.

İsveç’teki madenin fiilen geliştirilmesi ve üretime başlanması 10 ila 15 yıl sürecek.

LKAB, sadece nadir toprak elementlerinin değil, her türlü kritik mineralin önemli bir işleyicisi olmayı planladığını açıkladı. Şirket, kısa bir süre önce, nadir toprakları işlemenin daha çevre dostu biçimleri konusunda uzmanlaşmış Norveçli REEtec şirketini satın aldı.

LKAB’ın baş strateji sorumlusu David Hognelid’in New York Times’a söylediği gibi, “Tüm değer zincirine sahip olmak istiyoruz.” LKAB şu anda İsveç’in kuzeyinde bu işleme kabiliyetlerini geliştirecek bir sanayi parkı planlıyor.

Kuzey Kutup bölgesinde önemli miktarlarda nadir toprak, petrol ve doğal gaz bulunması, Arktika’nın giderek büyük ve bölgesel güçler arasında yoğun çatışmalara konu olmasının nedenlerinden biridir. Aralarında ABD, Kanada, Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç, Rusya ve İsveç’in de bulunduğu sekiz ülkenin Kuzey Kutbu’nda toprak iddiaları var ve bunların bazıları tartışmalı. Deniz buzları eridikçe, bu kilit kaynaklar üzerinde kontrol sağlama olasılığı ve ticaret yolları için yeni açılan deniz rotaları, bölgedeki askeri faaliyetlerin artmasını teşvik etmiştir.

LKAB’ın nadir toprak keşfi, Ukrayna’daki NATO-Rusya savaşının büyük ölçüde tırmandığı bir dönemde gerçekleşti. Geçtiğimiz hafta ABD, dünyanın en gelişmiş savaş tankları olarak kabul edilen M1 Abrams tanklarını Ukrayna birliklerine göndereceğini açıkladı.

ABD emperyalizmi ve Avrupalı müttefikleri, Rusya’nın kara parçasının altında yatan büyük miktardaki doğal kaynakların kontrolünü ele geçirmek için Rusya’yı yenmeye ve parçalamaya niyetlidir. Bunlar arasında nadir toprak elementleri ve büyük miktarlarda petrol ve doğal gaz bulunmaktadır.

Bu bağlamda, ABD bu savaşı Çin ile çok daha ölümcül bir çatışmada bir basamak olarak görmektedir. ABD’li savaş stratejistleri, büyük ölçüde halkın arkasından bu savaşı aktif bir şekilde hazırlıyor ve planlıyor. Nadir topraklar gibi kritik minerallerin tedarikini güvence altına almak, stratejik önemleri ve Çin’in küresel pazara hâkimiyeti göz önüne alındığında, temel bir hazırlık biçimi olarak görülüyor.

Loading