Deprem bölgesinden izlenimler

Bir Dünya Sosyalist Web Sitesi muhabiri depremin vurduğu Adana’nın Çukurova ilçesinden bildiriyor.

Türkiye ve Suriye’de yaşanan şiddetli depremler kapitalizmden kaynaklanan toplumsal bir felakete yol açmış durumda. Dün itibarıyla Türkiye’de ölü sayısı 29 bini geçerken Suriye’deki ölü sayısı 5 binin üzerinde.

Vinçler, Antakya'da yıkılan binaların yanındaki enkazı kaldırıyor, 10 Şubat 2023 Cuma. [AP Photo/Hussein Malla]

Deprem bölgesinde yaşayan birçok insan, yıkımdan ve ölümlerden “doğal afet”i değil, kâr hırsıyla depreme dayanıksız binalar yapan kapitalistleri ve buna göz yuman yetkilileri sorumlu tutuyor. Öte yandan işçi sınıfı içinde büyük bir dayanışma var.

Adana’nın Çukurova ilçesinde yıkılan veya hasar gören apartmanlarda kalitesiz malzeme kullanıldığı ve mevzuata uyulmadığı görülüyor. 13 binanın yıkıldığı Adana’da 378 kişi hayatını kaybederken şu ana kadar sadece 33 kişi sağ kurtarılabildi.

Evi hasar gören çok sayıda depremzedenin yanı sıra binlerce insan oturduğu evin sağlamlığından şüphe duyduğu için toplanma alanlarındaki çadırlarda veya evlerini onlara açan insanların yanında kalıyor. Artık insanlar, çok büyük meblağlara satın aldıkları veya kiraladıkları evlere, yaygın yolsuzluk ve denetimsizlik nedeniyle güvenemiyorlar.

Hükümet, bir deprem durumunda büyük yıkım olacağına dikkat çeken resmi raporlara ve bilimsel uyarılara rağmen hiçbir önlem almadı. Depremin ardından ise kurtarılabilecek olan binlerce insan yetersiz ve geç devlet müdahalesi nedeniyle hayatını kaybetti. Bu felakete sebep olan siyaset kurumuna ve şirketlere çok büyük bir öfke var.

Egemen sınıf bir kez daha öfkeyi saptırarak sığınmacılara yöneltmeye çalışıyor. Özellikle Suriyelileri suçlu ilan eden ve çoğu doğru olmayan hırsızlık haberleri, öfkenin hedefini hükümetten ve bir bütün olarak kapitalist sistemden masum depremzedelere kaydırmaya çalışıyor.

Hatay’dan gelen bir kamu emekçisi, depreme dayanıklı bir evde yaşadığını sandığını ama evin depremde büyük hasar gördüğünü söyledi. Hasar gören evinden eşiyle birlikte güçlükle çıktıktan sonra uzun süren açlık, susuzluk, soğuk, yıkılan yollar ve akaryakıt sıkıntısıyla mücadele ederek 200 km uzaklıktaki Adana’ya ulaşabilmişler.

Hatay’dan bir gümrük emekçisi ise “Haberlere inanmayın, durum televizyonlarda görünenden çok daha kötü, ölü sayısı çok daha fazla,” diye belirtiyor.

Kahramanmaraş’tan bir sağlık emekçisi de aynı ifadeleri kullandı.

Bölgede resmi arama kurtarma görevlilerinin ve diğer ülkelerden gelen ekiplerin yanı sıra binlerce gönüllü faaliyet gösteriyor. Gönüllüler arama kurtarma çalışmalarına destek oluyor, yardım malzemesi ve yiyecek dağıtıyor, sosyal medya üzerinden haber ve ihtiyaçların listesini paylaşıyorlar. Pek çok insan evini depremzedelere açıyor. Ülke ve dünya genelinde de milyonlarca insan son derece güçlü bir dayanışma sergiledi.

Pek çok depremzede, resmi sayılara göre yaklaşık 18 bin cana mal olan 1999 Marmara Depremi sonrasında olduğu gibi sadece birkaç müteahhidin kurban edileceğine, devlet içindeki suçluların büyük çoğunluğunun kurtulacağına ve adaletin yerini bulmayacağına inandığını söylüyor. Burjuva düzene duyulan güven ciddi ölçüde sarsılmış durumda.

Egemen sınıfın katliama yol açan kayıtsızlığına karşılık işçi sınıfının geniş çaplı dayanışması, toplumdaki gerçek bölünmenin sınıfsal olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Adaletin yerini bulması da bu tür felaketlerin Türkiye’de ve dünyanın geri kalanında tamamen önlenmesi de uluslararası işçi sınıfının sosyalist bir programla donanarak kapitalizme son vermesine bağlı.

Loading