Başkurt milliyetçisi Fail Alsınov’un mahkum edilmesi üzerine Rusya’da protestolar patlak verdi

Ocak ayı ortalarında, bölgesel başkent Ufa dahil olmak üzere Başkurdistan Cumhuriyeti , önde gelen Başkurt milliyetçi aktivistlerinden Fail Alsynov’u destekleyen protestolarla sarsıldı. Yaklaşık 4 milyon kişinin yaşadığı Başkurdistan, adını bir Türk etnik grubu olan yerli Başkurt halkından almaktadır. Cumhuriyet, Rusya’nın en önemli petrol üreten bölgelerinden biridir. Diğer hammadde kaynakları açısından da zengindir.

Rusya Federasyonu haritasında Başkurdistan [Photo by Stasyan117 / CC BY-NC-SA 4.0]

Protestoların, Şubat 2022’de NATO’nun kışkırtmasıyla NATO emperyalist güçleri ile Rusya arasında açık bir çatışmanın patlak verdiği Ukrayna’daki istiladan bu yana Rusya’daki en büyük protestolar olduğu bildiriliyor.

Protestolar ilk olarak küçük bir kasaba olan Baymak’ta, Alsınov davasının mahkeme duruşması sırasında ve ardından verilen karardan sonra gelişti. Mahkeme kararın açıklanmasını 17 Ocak tarihi olarak belirlemişti. Alsınov 16 Ocak’ta terörist ve aşırılık yanlısı olarak sınıflandırıldı ve ertesi gün genel rejim ceza kolonisinde dört yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Protestocuların sayısı 15 Ocak’ta yüzler ya da binlerle ifade ediliyordu. Bazı medya haberlerine göre 17 Ocak’a gelindiğinde bu sayı on binlere ulaşmıştı. İnsanlar 15 Ocak’taki ilk protesto sırasında Alsınov’u desteklemek için yargılandığı mahkemenin yakınında toplandı. Rusça ve Başkurtça “Özgürlük!”, “Fail Alsınov’a Özgürlük!” ve “Fail, seninleyiz!” sloganları attılar. Polis herhangi bir müdahalede bulunmadı.

Baymak’taki 17 Ocak protestosu, aktivistin mahkum edildiği mahkeme binasının yakınında başladı. İnsanlar dağılmayı reddetti ve “Utanın!” diye bağırdı. Bu kez hapis cezasının açıklanmasının ardından kolluk kuvvetleri ile çatışmalar yaşandı. Görüntülerde, kalkan ve coplarla donanmış Rusya Ulusal Muhafızları’na bağlı polislerin, kendilerine kartopu fırlatan protestocuları geri püskürttüğü görülüyor.

Protestocular Alsınov’u taşıyan kamyonun geçişini uzun süre engellemeyi başardı. WhatsApp ve Telegram gibi mesajlaşma uygulamaları ve sosyal ağlar yetkililer tarafından kesintiye uğratıldı ve şehre giriş engellendi. Günün sonunda şehirdeki durum istikrara kavuştu.

Daha sonra bölge polisi protestocular hakkında “kitlesel ayaklanmalara” karıştıkları gerekçesiyle ceza davası açarken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in basın sekreteri Dmitriy Peskov gösterilerin ayaklanma olarak nitelendirilmesini reddetti.

Başkurdistan’ın başkenti Ufa’da 19 Ocak Cuma sabahı şehrin ana meydanlarından birinde Alsınov’u destekleyen bir miting düzenlendi. Haberler protestoya birkaç yüz ile binden fazla kişinin katıldığını gösteriyor. İnsanlar dans etmeye ve ulusal şarkılar söylemeye başladığında, polis kalabalığı mitingin izinsiz olduğu konusunda uyardı, birkaç kişiyi gözaltına aldı ve sonunda insanları meydandan zorla çıkardı.

Alsınov’un Ağustos 2023’te tutuklanmasına neden olan şey, Nisan 2023’te bir altın madenciliği şirketine karşı düzenlenen mitingde söylediği bir cümleydi: “Kara khalyk.” Kelime anlamı “kara halk” olan bu ifade, Rusçada Kafkasya ve Orta Asya’dan gelen insanları ifade etmek için kullanılan aşağılayıcı ve ırkçı bir terimdir. Alsınov sözlerinin yanlış tercüme edildiğini iddia ediyor. Bu kelimenin yorumu ne olursa olsun, mahkum edildiği ifade milliyetçilik kokuyor. Alsınov şunları söylemişti: “[Ukrayna’daki savaştan sonra] Ermeniler anavatanlarına, ‘kara khalyklar’ kendi topraklarına, Ruslar Ryazan’larına, Tatarlar Tataristanlarına gidecekler. Yeniden yerleşemeyeceğiz, başka evimiz yok, evimiz burası!”

Ağustos ayında tutuklanmasından önce, Mart 2023’te Alsınov’un evi Rus gizli servisi FSB görevlileri tarafından basıldı ve kendisi Rus ordusunu “itibarsızlaştırmakla” suçlandı. Alsınov bu süreçte Rus ordusuna alınan çok sayıda Başkurt’a işaret ederek Ukrayna’daki savaşı Başkurt halkına yönelik bir “soykırım” olarak tanımlamıştı.

Kremlin’in Alsınov’a yaptığı zulmün göçmenlerin ve Başkurt olmayan ulusal azınlıkların haklarıyla ilgili kaygılarla elbette hiçbir ilgisi yoktur. Kremlin’in kendisi, Rus şirketleri tarafından acımasızca sömürülen Kafkasya ve Orta Asya’dan gelen göçmenlere karşı acımasızca ırkçı bir ayrımcılık politikası izlemiştir.

Alsınov vakasında neyin söz konusu olduğunu anlamak için, onun siyasi tarihini ve Başkurt burjuva milliyetçiliğinin karakterini gözden geçirmek gerekir.

Fail Alsınov

Fail Alsınov, önce Başkurt ulusal örgütü “Kük Büre”nin başkan yardımcılığını, ardından da Rusya’da yasaklanan ve aşırılık yanlısı olarak kategorize edilen milliyetçi “Başkurt” örgütünün liderliğini yaparak Başkurt milliyetçi ve ayrılıkçı hareketinin lideri olarak tanındı.

Başkurt burjuva milliyetçiliği 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında ortaya çıktı. Çarın 1917 Şubat Devrimi’yle devrilmesinden sonra açıktan açığa gelişti. Daha o zamandan Başkurt milliyetçileri, Başkurt ormanlarının kesilmesinin durdurulması talebi gibi ekolojik taleplerde bulunmaya başladılar. Bu tür talepler günümüzde de Başkurt milliyetçi hareketinin merkezinde yer almaktadır ve Alsınov tarafından da öne çıkarılmıştır. Eski Rus İmparatorluğu’ndaki diğer burjuva milliyetçi hareketler gibi Başkurt milliyetçileri de şiddetli antikomünistlerdi ve Sovyet iktidarına karşı mücadele ettiler.

Aralık 1922’de, anayasasında ulusal azınlıkların eşit haklarını kabul eden Sovyetler Birliği’nin kurulması ve özerk cumhuriyetlerin oluşturulmasıyla birlikte, Lenin ve Troçki yönetimindeki ilk Bolşevik rejim, eski Rus İmparatorluğu’nun ezilen kitlelerinin enternasyonalist temelde birleşmesi için mücadele etti. Bu, Başkurt halkı örneğinde, o zamanlar Başkurt Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti denilen bölgeye önemli özerklik haklarının verilmesini de içeriyordu.

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin 30 Aralık 1922’de kurulduğu haliyle sınırları

Ancak Stalinist bürokrasi yönetimindeki milliyetçi gericilik, Büyük Rus şovenizminin yanı sıra ulusal azınlıkların aşırı milliyetçiliği de dahil olmak üzere, burjuva milliyetçiliğinin en aşağılık biçimlerinin yeniden canlanmasını teşvik etti.

Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından ve 1991’de kapitalizmin yeniden kurulmasından sonra Başkurdistan’da milliyetçi örgütler mantar gibi çoğaldı. 2006-2007 yıllarında “Kük Büre” kuruldu ve o zamanlar henüz 20’li yaşlarının başında olan Alsınov başkan yardımcısı oldu. Örgütün ideolojisi hem Türk hem de Rus aşırı sağından esinleniyordu. “Kük Büre” “Bozkurt” anlamına geliyor. Bu isim, terörist saldırılara ve suikastlara karışan aşırı sağcı bir Türk paramiliter örgütü olan Ülkü Ocakları’na bir göndermedir. Kük Büre’nin Ülkü Ocakları’nın [bozkurt] selamını da kullandığı bildiriliyor.

Aslınov’un yakın arkadaşı ve ortağı Ruslan Gabbasov, “Notes of a Bashkir nationalist” (Bir Başkurt Milliyetçisinin Notları) adlı anılarında örgütün 1990’larda Rusya’daki en büyük faşist örgüt olan, Rus olmayan herkesin ülkeden kovulmasını talep eden ve Adolf Hitler’i idealize eden Rus Ulusal Birliği (RNE) partisinin neo-faşist ideolojisinden de etkilendiğini belirtiyor: “... Azat Salmanov [örgütün kurucularından ve liderlerinden biri] ... Kük Büre’nin tüm ideolojisini sınıf arkadaşı olan Maksim adlı bir Rus dazlaktan ödünç almıştır. Maksim, RNE’nin [Rus Ulusal Birliği - Rusya’daki aşırı milliyetçi, neo-faşist bir örgüt] Başkurt kolunun bir üyesiydi. O zamanlar Azat, Başkurt milliyetçiliğiyle pek ilgilenmiyordu ancak Maksim’le iletişim kurarak yavaş yavaş RNE’nin fikirlerini benimsemeye başladı.” Gabbasov’a göre, Salmanov daha sonra “Başkurt milliyetçi ideolojisinin oluşumunda” RNE’nin ideolojisini “uygulayacaktı.” “… Daha sonra tüm bunları ‘Kük Büre’de kullandı.”

Kük Büre üyelerinin hem Rus milliyetçileriyle hem de Kafkasya’dan gelen göçmenlerle şiddetli çatışmalara girdiği bildiriliyor.

Kük Büre’nin dağılmasından sonra Alsınov, büyük ölçüde hoşnutsuz kırsal gençlerden üye toplayan “Başkurt” örgütünün önde gelen isimlerinden biri oldu. Kük Büre gibi bu örgüt de Pantürkizm ideolojisini benimsemiş ve Kazakistan’daki milliyetçi çevrelerle bağlarını sürdürdüğü bildirilmiştir. Talepleri arasında Rusya Federasyonu içinde Başkurdistan Cumhuriyeti için daha fazla özerklik, Başkurt halkı için ulusal kotalar ve hammadde işleyen işletmelerin kamulaştırılması yer alıyordu.

2019-2020 yıllarında Alsınov, Kuşdağı’nın bölgenin en büyük sanayi şirketi Başkurt Soda Şirketi tarafından işletilmesine karşı protestolara öncülük etti. Bunun ardından, onun örgütü “aşırılıkçı” olarak yasaklandı ve bölge valisi Radiy Khabirov, Alsınov’u kınayan bir açıklama yazdı.

Şirketlere karşı protestosu ve çevrenin korunmasına yönelik talepleriyle Alsınov, hiç şüphesiz aşırı yoksulluk ve çevrenin tahrip edilmesine yönelik yaygın ve meşru toplumsal hoşnutsuzluğa seslenmeye çalışıyor. Ancak Alsınov’un siyasi programının ilerici hiçbir yanı yoktur. Bu program Başkurdistan halkının değil, daha ziyade kapitalizmin restorasyonundan yararlanan ve Putin rejimini kendi zenginleşmelerinin önünde bir engel olarak gören Başkurdistanlı elit ve üst sınıfın küçük bir tabakasının çıkarlarını ifade ediyor. Onlar, Amerikan ve Avrupa emperyalizmiyle daha doğrudan bağlantılardan ve dünya pazarına anında erişimden faydalanmayı umuyorlar.

Başkurdistan Rusya’nın en zengin bölgelerinden biridir. Rusya’nın petrol rezervlerinin büyük bir kısmını bulundurmaktadır ve ayrıca önemli doğal gaz, kömür, demir cevherleri, kereste ve diğer hammadde kaynaklarına sahiptir.

Sonuç olarak, bölgesel elit ve üst orta sınıfın bir bölümünün toplumsal çıkarları, Rusya’nın parçalanmasını ve emperyalizmin hammadde kaynağına dönüşmesini amaçlayan ABD ve Avrupalı emperyalist güçlerin hedefleriyle örtüşmektedir. 1990’larda Yugoslavya’nın parçalanmasında olduğu gibi, ulusal, etnik ve dini gerilimlerin körüklenmesi ve istismar edilmesi bu stratejinin merkezi bir bileşenidir.

Başkurt milliyetçi hareketi ile emperyalist güçler arasında zaten önemli bağlar olduğuna dair birçok gösterge var. Rusya’daki ABD yanlısı “liberal” muhalefete sempati duyan Novaya Gazata’nın Alsınov’un “en yakın çalışma arkadaşı” olarak tanımladığı ve yukarıda alıntılanan Ruslan Gabbasov, Özgür Avrupa Radyosu’nun (RFE/RL) Tatar-Başkurt servisi Idel.Realii’nin eski bir gazetecisidir. Özgür Avrupa Radyosu’nun Soğuk Savaş döneminden beri CIA ile ilişkili olduğu biliniyor. Gabbasov bugün Rusya’ya karşı savaşın en önemli siperlerinden biri olan, NATO ülkesi Litvanya’da yaşıyor.

Putin rejiminin ise, oligarşi ve üst orta sınıf içinde artan milliyetçi ve ayrılıkçı eğilimlere karşı, Büyük Rus şovenizminin ve devlet baskısının teşvik edilmesinden ve emperyalist güçlerle müzakere edilmiş bir çözüm bulmaya yönelik devam eden girişimlerden başka yapabileceği bir şey bulunmuyor. Putin rejimi, en büyük düşmanını emperyalist güçlerde ya da oligarşinin rakip hiziplerinde değil, işçi sınıfında görmektedir.

Nihayetinde, Rusya Federasyonu’nun parçalanması ve yeni bir dünya savaşı tehlikesi, Stalinist karşıdevrimin ve eski Sovyetler Birliği’ndeki oligarşinin tüm hiziplerinin içinden çıktığı kapitalizmin restorasyonunun tarihsel ürünüdür.

Rusya’daki işçiler ve gençler, milliyetleri ve dinleri ne olursa olsun, bu açmazdan ancak Ekim Devrimi’nin enternasyonalist ve sosyalist geleneklerini yeniden canlandırarak ve işçi sınıfı içinde yeni, Troçkist bir önderlik inşa ederek ilerici bir çıkış yolu bulabilirler.

Loading