ABD Irak ve Suriye’de İran’ı hedef alan askeri saldırılar başlattı

ABD F-35B Lightening hayalet avcı uçakları Japon Denizi üzerinde Hava Kuvvetleri B1-B Lancer stratejik bombardıman uçaklarına eşlik ediyor

Amerika Birleşik Devletleri Cuma gecesi Ortadoğu’da İran’ı hedef alan haftalar ya da aylar sürecek bir harekât başlattığını açıkladı.

ABD Başkanı Joe Biden, Teksas’taki Dyess Hava Kuvvetleri Üssü’nden nükleer kapasiteli B-1B bombardıman uçaklarını göndererek Irak ve Suriye’de yedi noktada 85 hedefe 125’in üzerinde mühimmat attırdı. ABD, “İran Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) Kudüs Gücü ve ona bağlı milis grupları” tarafından kullanılan askeri tesisleri hedef aldığını iddia etti.

Bu saldırılar Suriye ve Irak hükümetlerini hiçe sayarak yasa dışı bir şekilde düzenlenmiş ve Kongre’den yetki alınmadan ya da Amerikan halkının rızası veya onayı alınmadan yapılmıştır.

Iraklı bir yetkili saldırıyı “kabul edilemez” ve “Irak’ın egemenliğinin ihlali” olarak nitelendirerek kınadı ve bunun “Irak’ı ve bölgeyi öngörülemeyen sonuçlara sürükleyecek bir tehdit” olduğunu sözlerine ekledi. Suriye devlet medyası da “Amerikan saldırganlığını” kınadı.

Emperyalizm yanlısı Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, AFP’ye yaptığı açıklamada Suriye’nin doğusunda, ülkenin 100 kilometreden daha geniş bir bölümünde en az 18 kişinin öldürüldüğünü bildirdi.

ABD, saldırıların geçen hafta Ürdün’de üç Amerikan askerinin öldürülmesine yanıt olarak gerçekleştirildiğini iddia etti. Biden, askerlerin cenazelerinin nakline katılmak üzere memleketi Delaware’deki Dover Hava Kuvvetleri Üssü’nü ziyaret etti. Üç paragraflık kısa bir açıklama yaptığı sırada bombardıman uçakları çoktan varış noktalarına doğru yola çıkmıştı.

Gerçekte bu askerlerin ölümü, bölgede devam eden askeri işgalin ve son üç aydır gerçekleştirilen büyük askeri tırmanışın bir sonucuydu.

İsrail’in Gazze’de bir soykırım harekâtı yürütmesi için finansman, silah, lojistik destek ve siyasi kılıf sağlayan ABD, daha geniş bir çatışmayı kışkırtmak amacıyla bölgeyi savaş gemileri, uçaklar ve askerlerle doldurdu.

Cuma günü saldırıları açıklarken Biden, “Amerika Birleşik Devletleri Ortadoğu’da ya da dünyanın herhangi bir yerinde çatışma peşinde değildir,” dedi.

Her gün bıkıp usanmadan tekrarlanan bu tür açıklamalar anlamsızdır. Amerikan emperyalizmi Ortadoğu’da topyekûn bir savaş “istesin” ya da “istemesin”, bir milyondan fazla insanın ölümüne yol açan 2003 Irak istilası da dâhil olmak üzere, on yıllardır bölgedeki ülkeleri sürekli olarak bombalamakta, aç bırakmakta ve istila etmektedir.

Açıkça görüldüğü üzere, ABD bu sarmal halinde genişleyen savaşın sonucunu, yani Amerikan emperyalizminin Rusya ve Çin’e boyun eğdirme çabasının bir parçası olarak Ortadoğu’nun yeniden düzenlenmesini elde etmek “istemektedir.”

Bu amaçla Biden, Ortadoğu’daki yeni askeri saldırının uzun bir süre boyunca devam edeceğini açıkça belirtti. Biden bombalamaların “seçilen zaman ve yerlerde devam edeceğini” söyledi ve bir tehdit daha ekledi: “Bize zarar vermek isteyebilecek herkes şunu bilsin: Eğer bir Amerikalıya zarar verirseniz, karşılık veririz.”

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby “Bu ilk yanıtlar dizisidir,” dedi ve “başka yanıtlar” olacağını ekledi.

Başka bir deyişle, saldırılar Amerikan emperyalizminin Ortadoğu’daki “ebedi savaşı”nın devamı ve tırmanışı anlamına gelmektedir.

ABD medyası saldırıları hiç eleştirmedi ve saldırıların “misilleme” ve “savunma” amaçlı olduğu şeklindeki sahte gerekçeyi tekrarladı. Siyaset kurumu içinden gelen eleştiriler ise, Biden’ı daha fazlasını yapmadığı için kınamak içindi.

Wall Street Journal “Biden Nihayet İran’ı Caydıracak mı?” başlıklı başyazısında Biden’ı çok fazla “itidalli” davranmakla suçlayarak Beyaz Saray’a “doğru hedeflere karşı yeterli güç kullanması ve böylece ABD askerlerinin artık düşman hedeflerine yem olmaması” çağrısında bulundu.

ABD siyaset kurumunun önde gelen üyeleri de saldırıları hızla destekledi. Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’nin Demokrat Başkanı Senatör Jack Reed saldırılara açıkça arka çıktı.

Geniş çaplı, uzun menzilli bombardımanlar, ABD’nin İran içindeki hedeflere karşı potansiyel olarak kullanacağı saldırı çeşitlerinin açık bir göstergesiydi. Pentagon Sözcüsü General Douglas A. Sims Cuma gecesi gazetecilere yaptığı açıklamada “Amerikan bombardıman uçaklarının güzelliği, dünyanın herhangi bir yerini istediğimiz bir zamanda vurabilmemizdedir,” dedi. Daha da önemlisi, bu bombardıman uçakları tam olarak birbirinin aynı türde saldırılar düzenleme kapasitesine sahip ama nükleer yükleri de bulunuyor.

Saldırılar doğrudan İran anakarasını hedef almasa da, Beyaz Saray bu saldırıların öncesinde Devrim Muhafızları Ordusu subay ve yetkililerine yönelik yeni yaptırım ve cezai suçlamalarda bulundu.

Beyaz Saray’ın Ürdün’den de uçakların saldırılara katılmasının beklendiğini açıklaması, Ortadoğu’nun genişleyen bölgesel savaşın girdabına ne ölçüde çekildiğini ortaya koymaktadır.

ABD’nin Suriye ve Irak’a yönelik saldırıları, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in bölge turuna devam ettiği sırada geldi. Turun önümüzdeki hafta Suudi Arabistan, Mısır, Katar, İsrail ve Batı Şeria’yı kapsaması bekleniyor.

Blinken amacının “Gazze’deki sivillere sürekli ve daha fazla insani yardım ulaştırılmasını sağlayacak bir insani duraklama” müzakeresi olduğunu iddia etti.

Gerçekte Blinken’in gezisi, emperyalistlerin kışkırttığı bölgesel savaşın genişlemesini kolaylaştırmayı ve ABD’nin desteğiyle Gazze halkına karşı bir imha savaşı yürüten İsrail’e desteği güçlendirmeyi amaçlıyor.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus 1 Şubat’ta verdiği bir brifingde “100.000’den fazla Gazzelinin öldüğü, yaralandığı ya da kayıp olduğu tahmin ediliyor,” dedi.

Tedros, Euro-Med gözlemcisinin 13 Ocak tarihli raporuna atıfta bulunarak ölenlerin yüzde 92’sinin sivil olduğunu belirtti. Euro-Med’in rakamlarına göre 32.246 Gazzelinin ya öldüğü teyit edildi ya da iki haftayı aşkın süredir kayıp ve öldüğü varsayılıyor. Bunların 12.660’ı çocuk, 6.860’ı ise kadındır.

İsrail, Gazze’deki konut stokunun yüzde 60’ından fazlasına tekabül eden 190.000’den fazla evi kısmen ya da tamamen yıkmıştır. Perşembe günü New York Times, Gazze’deki binaların sistematik olarak yıkıldığını bildiren bir makale yayımladı ve “Kasım ayından bu yana en az 33 kontrollü yıkım, camiler, okullar ve konut bölgelerinin tüm kesimleri de dahil olmak üzere yüzlerce binayı yok etti,” diye yazdı.

New York Times, “Bu yıkımları gerçekleştirmek için askerler hedeflenen yapılara girerek mayın ya da diğer patlayıcıları yerleştiriyor ve daha sonra güvenli bir mesafeden tetiği çekmek üzere ayrılıyor,” diyordu.

Geçtiğimiz hafta Uluslararası Adalet Divanı, İsrail hükümetinin soykırım yapıyor olabileceğine hükmetti ve daha fazla soykırım eylemi ve söyleminin engellemesini talep etti. Ancak karardan bu yana geçen bir hafta içinde İsrail ordusu en az 874 Filistinliyi öldürdü.

Buna, bu hafta toplu olarak infaz edildiği anlaşılan, elleri ve gözleri bağlı 30 kişiden oluşan bir toplu mezarın bulunması da dâhil olmak üzere, yargısız toplu infazlara ilişkin başka kanıtlar da eşlik etti.

Gazze’de devam eden ve tırmanan soykırım ve ABD’nin Ortadoğu’daki yeni geniş çaplı bombardıman operasyonu, Uluslararası Adalet Divanı’nın ya da Birleşmiş Milletler’in Ortadoğu’da emperyalist güçler tarafından işlenen katliama son vermeye muktedir olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.

Emperyalist barbarlığın bu patlamasına karşı çıkmak, dünyanın dört bir yanındaki işçilerin ve gençlerin sosyalist bir program temelinde seferber edilmesini gerektirmektedir.

Loading