Türkiye’de eşitsizlikle birlikte işçi grevleri de artıyor

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2022 yılı gelir bilgilerini referans alarak 2023 yılında yaptığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçlarını yayımladı. Rapor, son on yılda, Türkiye’de en zengin kesimlerin toplumun kalan tüm kesimleri karşısında gelirden aldığı payı arttırdığını göstermektedir.

Toplumsal eşitsizlikteki artış son yıllardaki yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı ile derinleşerek işçi sınıfı mücadelelerinin yükselişi için de bir temel oluşturuyor. Grevler ve protestolar pandemi, Ukrayna’da devam eden Rusya’ya karşı NATO savaşı ve İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırımın ortasında patlayıcı bir karakter kazanıyor.

TÜİK raporuna göre toplumun en zengin yüzde 20’lik diliminin gelirden aldığı pay 2013 yılında yüzde 45,9’dan 2022’de yüzde 49,8’e yükseldi. En düşük gelirli yüzde 20 için ise oran 6,2’den 5,9’a düştü. Diğer üç gelir diliminin de 10 yılda gerileme yaşadığı görülüyor.

Gelirin yüzde 20’lik gruplar halinde dağılımı. [Photo: TurkStat]

Rakamlara göre en zengin yüzde 20’nin alttaki yüzde 20’ye oranı 7,4 kattan 8,4 kata çıkmış durumda. Yüzde 10’luk dilimlerle hesaplandığında ise eşitsizliğin daha da arttığı görülüyor. Buna göre en zengin yüzde 10’un en alttaki yüzde 10’a oranı 12,6 kattan 15 kata çıkmış durumda. Uluslararası bir ölçüm olan Gini Katsayısı ise 0,391’den 0,433’e çıkmış.

En zengin yüzde 20’nin en alttaki yüzde 20’ye oranı, en zengin yüzde 10’un en alttaki yüzde 10’a oranı ve Gini Katsayısı. [Photo: TurkStat]

TÜİK’in manipüle ettiği ve çoğu insan tarafından güvenilir bulunmayan resmi rakamlar dahi eşitsizliğin artışını gizleyemiyor. Gerçek eşitsizliğin çok daha keskin olduğunu düşünmek için birçok neden var. Ayrıca henüz bu rakamlara yüksek faiz ve spekülasyon ile sermaye gelirlerinin daha da arttığı ve toplumun yoksul çoğunluğunun ise hayat pahalılığı altında ezildiği 2023 yılı dahil değil.

TÜİK, 2023 yılı enflasyonunu yüzde 64 olarak açıklasa da geniş halk kitleleri ve çeşitli uzmanlar arasında yaygın görüş, bu verilerin eksik ve çarpıtılmış olduğudur. Bağımsız bir kuruluş olan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise 2023 enflasyonunun yüzde 127 olduğunu açıkladı.

Artan hayat pahalılığı son yıllarda işçi sınıfı mücadelelerinin yükselişini tetiklemiş durumda. Buna karşın hükümet yüksek faiz ile istihdam ve ücretler üzerinde baskı politikası izliyor. Geçtiğimiz yılın Mayıs ayında yüzde 8,5 olan Merkez Bankası politika faizi art arda 8 artış sonucunda Ocak ayında yüzde 45’e çıktı. Ücretlerin ve sınıf mücadelesinin bastırılması konusunda en büyük görev ise sendikalara düşüyor.

Geçtiğimiz aylarda çeşitli toplu iş sözleşmesi görüşmeleri esnasında işçilerin mücadele kararlılığı sendikaları grev kararları almaya zorladı. Ancak sendikalar, gerçek enflasyonun altında kalan son dakika satış sözleşmeleri ile grevleri sona erdiriyorlar.

Türkiye ekonomisinin başlıca sektörlerinden biri olan metal-otomotiv işkolunda 160 binden fazla işçiyi kapsayan 2023-2025 dönemi grup toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması sonucu Türk Metal ve Birleşik Metal-İş sendikaları, tabandan gelen işçilerin talepleri doğrultusunda grev kararı almak zorunda kalmıştı. İlan edilen tarihten bir gün önce her iki sendika uyarılarımızı doğrular şekilde satış sözleşmelerini imzaladılar.

Sözleşmedeki yüzde 98 oranındaki zam yüksek görünse de gerçek enflasyon oranının ve sendikaların taslaktaki taleplerinin altındaydı. Üstelik iş kolunda ücretlerin büyük kısmı sendikaların kendi tespit ettikleri yoksulluk sınırının yüzde 40 altında kaldı. Son zamla metal iş kolunda ortalama ücret 30 bin TL (985 ABD doları) olurken, Türk-İş’in araştırmasına göre Ocak ayında yoksulluk sınırı 49 bin 019 TL (1.610 ABD doları) oldu.

Kademeli ücret sisteminin devam etmesi ise özellikle kıdemi daha az olan işçilerin ücret artışlarından görece daha az yararlanmasına sebep oldu. Bir metal işçisi X’te, Birleşik Metal-İş sendikasının “direniş kazandı” paylaşımına yanıt olarak kademeli ücret sisteminin sonuçlarını eleştirdi: “Greve çıksak daha mı az zam alacaktık? Ben 2 senelik çalışanım benim zammım %85. 10 senelik adam %107 zam alıyor. ... Onun maaşı yüksek olduğu için farkı yine açıyor.” Türk Metal sendikasının sözleşmenin imzalandığını duyurduğu X hesabındaki paylaşımlarını yoruma kapattığı görüldü.

Sözleşme imzalandıktan sonra Sarkusyan metal işçileri yemekhanede slogan atarak anlaşmaya tepkilerini gösterdiler ve grevin devamının oylanması gerektiğinde ısrar ettiler.

Loading Tweet ...
Tweet not loading? See it directly on Twitter

İşçilerin mücadele kararlığı gerek toplu sözleşme görüşmelerinin bir parçası olarak sendikaların greve zorlanmasıyla gerekse de fiili grevlerle devam ediyor. Erciyas Çelik Boru Sanayi işletmesinin Düzce ve Mersin’deki fabrikalarında işçiler Çarşamba günü greve çıkarken Bursa’daki Şahinkul Makine işçileri 21 Aralık’tan bu yana grevde.

Grevdeki Erciyas Çelik Boru işçileri [Photo: Birleşik Metal-İş]

Uluğ Enerji’de çalışan yüzlerce işçinin, enflasyon karşısında ücretlerinin erimesi nedeniyle Bursa, Çanakkale, Balıkesir ve Yalova’da başlattığı iş bırakma eylemi ikinci haftasında devam ediyor.

Şanlıurfa’da, şirket yanlısı sendikadan istifa ettikten sonra daha iyi ücret ve sosyal haklar için mücadele eden Özak Tekstil işçileri de eylemlerini sürdürüyor. 27 Kasım’dan bu yana devlet baskısına karşın iş bırakma ve protesto eylemlerine devam eden işçiler, son olarak şirketin İstanbul’daki genel merkezi ve üretim yaptığı çeşitli uluslararası tekstil markalarının mağazaları önünde protestolar düzenliyor.

Türkiye’de hayat pahalılığı karşısında kamu işçilerinin eylemleri de devam ediyor. 2023 enflasyonunun gerçeği yansıtmadığını ve ücretlerine ek zam yapılmasını talep eden kamu işçileri eylemlerde sadece hükümete değil sendika yöneticilerine de tepki gösterdi.

Savunma sanayisinde çalışan ve T. Harb-İş Sendikası’na üye işçilerle Türkiye Raylı Sistem Araçları Sanayi AŞ’nin (Türasaş) birçok ildeki fabrikasında çalışan Demiryol-İş Sendikası’na üye işçiler geçtiğimiz ay boyunca yaptıkları eylemlerle ek zam taleplerini dile getiriyorlardı. Eylemlerinden sonuç alamayan işçiler sendikalarının ve bağlı bulundukları Türk-İş konfederasyonun yöneticilerine istifa çağrısı yaptı ve tüm gelirlerini açıklamasını istediler. Ayrıca Türk Şeker’in Eskişehir’deki bir fabrikasında işçilerinin yaptığı açıklamada “Bugün hem Türk-İş’i hem de Şeker-İş’i protesto ediyoruz. İşçiyi duymayan sendikaları protesto ediyoruz,” denildi.

Türkiye’de artan işçi eylemleri küresel ölçekte gelişen bir hareketin parçasını oluşturuyor. Dünyanın dört bir yanında işçi sınıfının çeşitli kesimleri, hayat pahalılığına ve dayanılmaz yaşam koşullarına karşı grev ve eylemlerle kendilerini ifade ediyorlar. Bu grev dalgasına son olarak Avrupa’da başta tren, otobüs ve havayolu işçileri olmak üzere ulaşım sektörü çalışanları katıldı.

İşçiler her geçen gün, şirketler karşısında çıkarlarının sendikalar aracılığıyla onların ve dayatmaya çalıştıkları satış sözleşmeleri ile ilerletilemeyeceğinin farkına varıyor. İşçilerin ipleri kendi ellerine almaları ve bağımsız taban komiteleri kurmaları gerekiyor. Bu komiteler işçilere gerçek bilgi sağlayacak, tüm işçileri birleştirecek ve şirketler, sendika aygıtı ve hükümet arasındaki gerici ittifaka karşı gerçek bir sınıf mücadelesinin geliştirilmesi için temel sağlayacaktır.

Loading