İsrail Lübnan’da Hizbullah’a karşı savaşı genişletmeye hazırlanıyor

ABD, İran’ı ve İran destekli milisleri hedef alarak Ortadoğu’daki savaşı tırmandırırken, İsrail de güney Lübnan ve Suriye’deki Hizbullah güçlerine saldırarak Gazze’deki soykırım savaşını genişletmeye hazırlanıyor. Böyle bir çatışma Gazze’deki barbarlığı daha da arttıracak ve bölgedeki ve uluslararası alandaki durumu keskin bir şekilde alevlendirecektir.

İsrail askerleri, 15 Ocak 2024 Pazartesi günü İsrail'in kuzeyinde, Lübnan sınırı yakınlarında seyyar bir obüsü ateşlerken. [AP Photo/Ohad Zwigenberg]

İsrail’in kuzey sınırındaki çatışmalar 7 Ekim’de Gazze’de savaşın başlamasından bu yana aylardır devam ediyor ve İsrail ile Hizbullah neredeyse her gün saldırılar düzenliyor. İsrail’in saldırılarında en az 177 Hizbullah savaşçısı ve aralarında üçü gazeteci olmak üzere 19 sivilin de bulunduğu 40 kişi öldü. Altı sivilin yanı sıra dokuz İsrailli asker ve yedek asker de saldırılarda öldü. Çatışmalar nedeniyle Lübnan’da 76.000 sivilin, İsrail’de ise 80.000 kişinin yerinden edildiği belirtiliyor.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant geçtiğimiz hafta yaptığı bir dizi açıklamayla topyekûn bir savaşın yakın olduğuna işaret etti. Gazze’de geçici bir ateşkes için yapılan görüşmelerin ortasında, Cuma günü şu uyarıda bulundu: “Eğer Hizbullah güneydeki çatışmalar durduğunda kendisine ateş açmayacağımızı düşünüyorsa fena halde yanılıyor.”

Gallant, İsrail askerlerine hitaben yaptığı konuşmada şunları vurguladı: “Burada açıkça söylüyorum: Kuzeyde yaşayanlar için güvenliği yeniden tesis etmenin mümkün olduğu bir duruma ulaşıncaya kadar durmayacağız. Buna ister [diplomatik] bir anlaşmayla ister askeri yollarla ulaşalım, sükûneti [yeniden] tesis edeceğiz.”

Geçen haftanın başlarında Savunma Bakanı İsrail’in Gazze ile olan güney sınırındaki birliklere “size yakın güçler... sahayı terk edip kuzeye doğru ilerliyor ve bundan sonra olacaklara hazırlanıyorlar,” dedi. Gallant “çok yakında harekete geçeceklerini” de açıkladı.

İsrail ordusu Gazze’ye saldırı başlattığında kuzey İsrail’deki varlığını da arttırdı. Halihazırda on binlerce düzenli asker ve 60.000 kadar yedek asker orada konuşlanmış durumda.

Ertesi gün Gallant bir kez daha “sabrımızın tükeneceği bir aşamaya geliyoruz,” dedi ve “Kuzey sınırında barışı sağlamaya yönelik güçlü bir eylemin” İsrail’in kuzeyindeki Hayfa kentini etkileyeceği uyarısında bulundu. ABD’nin savaş hazırlıklarıyla yakından ilgilendiğini gösteren Gallant, geçtiğimiz Perşembe gecesi ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile İsrail’in kuzey sınırındaki gerilimi görüştü.

Geçtiğimiz hafta sonu İsrailli yetkililer, görünüşte güney Lübnan’da savaşın patlak vermesini önleyecek bir anlaşmayı müzakere etmek üzere Ortadoğu’ya gönderilen ABD özel temsilcisi Amos Hochstein ile görüşmelerde bulundu. Hochstein’ın tarafsız bir hakem olduğu söylenemez: İsrail’de doğan Hochstein, İsrail silahlı kuvvetlerinde görev yaptı. Hochstein 2022 yılında İsrail ile Lübnan arasında deniz sınırını belirleyen anlaşmanın müzakere edilmesinde büyük rol oynamıştı ancak iki ülke arasındaki belirsiz kara sınırı çok daha tartışmalı.

Siyonist rejim, Hizbullah’ın kuvvetlerini Litani Nehri’nin ötesine, İsrail birliklerinin 2000 yılında Lübnan’ı terk etmesinin ardından oluşturulan mevcut fiili sınır hattının yaklaşık 30 kilometre kuzeyine çekmesi konusunda ısrar ediyor. İsrail, 2006 yılında İsrail’in Lübnan’ı istila etmesinin ardından alınan ve böyle bir çekilmeyi öngören 1701 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararına dikkat çekiyor. Ancak bu karar uygulanmadı. Kararın maddeleri İsrail’in Lübnan topraklarını işgaline ve Lübnan’ın egemenliğini defalarca ihlal etmesine son verilmesi çağrısında bulunuyordu.

Hizbullah, savaşçılarının çoğunun Güney Lübnan’ın İsrail’e yakın bölgelerinden olması nedeniyle kuzeye çekilmesi yönündeki önerileri gerçekçi bulmayarak reddetti. Geçtiğimiz hafta Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Naim Kasım bir açıklama yaparak şunları söyledi: “Parti şu anda güney cephesiyle ilgili İsrail’in talepleri konusunda herhangi bir tartışmayla ilgilenmiyor... Bizim tutumumuz net: Gazze’deki savaşın sona ermesi Lübnan cephesini de otomatik olarak kapatacaktır.”

İsrail medyasına göre Cumartesi günü Gallant ile bir araya gelen Hochstein üç aşamalı bir plan ortaya attı. Bu plan Hizbullah güçlerinin mevcut sınırdan 10 kilometre geri çekilmesiyle başlayacak, ardından Lübnan ordusu ve BM güçlerinin bölgeye daha fazla konuşlandırılması ve tahliye edilen Lübnanlı ve İsrailli sakinlerin geri dönmesiyle devam edecek. Daha sonra kara sınırını belirleyecek görüşmeler yapılacak.

Gallant’ın yanıtı planın pek de içtenlikle benimsendiği anlamına gelmiyordu. Bakanlıktan yapılan açıklamada Hochstein’ın çabalarına müteşekkir olduğu belirtilirken İsrail’in “bu krizi diplomatik yollarla çözmeye hazır olduğu” ifade edildi. Ama aynı zamanda “diğer senaryolara da hazırız,” diyerek İsrail ordusunu tam da bu senaryoya hazırladığı konusunda uyarıda bulundu.

Dahası, Biden yönetiminin Ortadoğu’daki diplomatik “barış” hamleleri göstermelik olmaktan öteye gitmiyor. ABD, İsrail ile işbirliği içinde bölgedeki savaşını keskin bir şekilde genişletiyor. Ürdün’deki bir Amerikan üssüne düzenlenen füze saldırısında üç ABD askerinin ölmesini bahane eden Washington, İran’ı ve İran destekli milisleri hedef alıyor. ABD Yemen’deki Husi güçlerine yönelik saldırılarını arttırdı, Suriye ve Irak’ta saldırılar düzenledi ve İran içindeki hedefleri vurmayı da ihtimal dışı tutmuyor.

İsrail’in Hizbullah’a karşı geniş çaplı saldırı planları, Biden yönetiminin Ortadoğu’da İran’ın zayıflatılıp kendisine tabi kılınması yönündeki stratejik hedefiyle örtüşmektedir. Burjuva bir Şii dini hareket olan Hizbullah, İran’ın müttefikidir. Ayrıca CIA, İsrail, Türkiye ve Körfez ülkeleri tarafından desteklenen İslamcı milislere karşı Suriye’deki Beşar Esad rejiminin desteklenmesinde kilit bir rol oynamıştır. Hizbullah’ın iyi silahlanmış milisleri uzun zamandır ABD ve İsrail’in bölgedeki hedefleri önünde bir engel olarak görülüyor.

Kamuoyunun dikkati İsrail’in Gazze’deki soykırım savaşına odaklanmışken, kuzey sınırındaki çatışma, İsrail’in sadece güney Lübnan’da değil, aynı zamanda Suriye’deki Hizbullah milislerine yönelik saldırılarıyla önemli boyutlara ulaştı.

Cumartesi günü İsrail askeri sözcüsü Tuğamiral Daniel Hagari, saldırıların video görüntülerini göstererek operasyonlarının kapsamını özetledi. Hagari, “Barış zamanındaki bir tugayın yerine üç tugay, on binlerce asker konuşlandırdık. Şu ana kadar 150’den fazla terör hücresini vurduk, 200’den fazla teröristi ve komutanı ortadan kaldırdık. Köyler ve yerleşimlerle dolu karmaşık bir arazi olan Güney Lübnan’da 3.400’den fazla Hizbullah mevzisini hedef aldık,” diyerek övündü.

Hagari, “Suriye’deki Hizbullah altyapısını da hedef alıyoruz, Suriye’ye yayılmış bu tür 50’den fazla hedefi vurduk,” dedi. Bölgede genişleyen İsrail-ABD çatışmasının ürpertici bir işareti olarak şu uyarıyı yaptı: “Hizbullah’ın bulunduğu her yerde olacağız. Lübnan için geçerli olan, Suriye ve hatta daha ötesi için de geçerlidir.”

Lübnan’da ve potansiyel olarak Suriye’de ABD destekli herhangi bir İsrail saldırısı, İsrail’in önceki yasa dışı ve acımasız istilalarının bir tekrarı olmayacaktır. Aksine, tıpkı Gazze’de barbarca bir imha savaşı yürüttüğü gibi, İsrail sadece Hizbullah’ın askeri kolunu değil, Lübnan’ın yoksul Şii nüfusu arasındaki sosyal tabanını da yok etmeye çalışacak ve ülkenin tüm bölgelerini yerle bir edecektir.

Ortadoğu’da ABD önderliğinde hızla genişleyen savaş, Washington’ın Ukrayna’da Rusya’ya karşı savaşını ve Çin’i hedef alan ileri askeri hazırlıklarını içeren küresel çatışmanın bir parçasıdır. Nükleer silahlı güçler arasında korkunç bir dünya savaşına doğru sürüklenme ancak uluslararası işçi sınıfının sosyalist bir perspektife dayanan birleşik bir savaş karşıtı hareketinin inşa edilmesiyle önlenebilir.

Loading