“2 yaşın altındaki çocukların yüzde 90’ı, hamile ve emziren kadınların yüzde 95’i ciddi gıda yoksulluğu ile karşı karşıya”

Gazze soykırımında ölenlerin sayısı 29 bini geçti

Gazze’deki Sağlık Bakanlığı Pazartesi günü yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze’deki soykırımında ölenlerin resmi sayısının, İsrail’in gıda, su ve tıbbi bakım ablukasıyla beraber devam eden acımasız bombardıman ve kitlesel açlık nedeniyle 29 bine ulaştığını duyurdu.

Filistinliler, Gazze'nin güneyindeki Refah'ta bir morgun önünde, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanında öldürülen çocuk ve bebeklerin de aralarında bulunduğu yakınlarının yasını tutuyor, 11 Ocak 2024. [AP Photo/Fatima Shbair]

Öldürülen 29.092 kişiye ek olarak, 7.000 kişi de iki haftadan uzun bir süredir kayıp ve öldükleri tahmin ediliyor; böylece gerçek ölü sayısı 36.000’e ulaşıyor.

Ölü, kayıp ve yaralı sayısı toplandığında bu rakam 100.000’in üzerine, yani Gazze nüfusunun yüzde 4’üne ulaşıyor.

Pazar ve Pazartesi günleri arasında Gazze’de 107 Filistinli öldürüldü ve 145 kişi de yaralandı.

Bu kitlesel ölü sayısı, İsrail’in bir milyondan fazla insanın barındığı Refah’a yönelik yaklaşan saldırısıyla daha da artacak.

Ölü sayısı arttıkça çatışmanın coğrafi kapsamı da genişliyor; İsrail savaş uçakları Lübnan’ın Sidon kentinde iki saldırı düzenleyerek 14 kişiyi öldürdü.

UNICEF Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze nüfusunun neredeyse tamamının ciddi bir açlıkla karşı karşıya olduğu ve en büyük kırılganlığı çocuklar ve hamile kadınların yaşadığı uyarısında bulundu.

UNICEF İnsani Yardım ve Tedarik Operasyonları İcra Direktör Yardımcısı Ted Chaiban şunları söyledi:

Gazze Şeridi, önlenebilir çocuk ölümlerinde bir patlamaya tanık olmak üzere. Bu, Gazze’de zaten dayanılmaz düzeyde olan çocuk ölümlerini daha da arttıracaktır. Çatışma şimdi sona ermezse, çocukların beslenmesi azalmaya devam edecek, bu da Gazze’deki çocukları hayatlarının geri kalanında etkileyecek ve nesiller arası potansiyel sonuçları olacak önlenebilir ölümlere veya sağlık sorunlarına yol açacaktır.

Raporda, Kuzey Gazze’de iki yaşın altındaki her altı çocuktan birinin akut beslenme yetersizliği ile karşı karşıya olduğu uyarısı yapıldı. WHO’nun Sağlık Acil Durumları Programı Başkanı Mike Ryan, “Aç, zayıf düşmüş ve derin travma geçirmiş çocukların hastalanma olasılığı daha yüksek... Bu tehlikeli ve trajik bir durum ve gözlerimizin önünde gerçekleşiyor,” diye uyardı

Rapora göre, güneyde 2 yaşın altındaki çocukların yüzde 5’i akut yetersiz beslenme sorunu yaşıyor.

BM raporu, Gazze’ye yönelik saldırı öncesinde 5 yaş altı çocukların sadece yüzde 0,8’inin akut yetersiz beslendiğini de ekledi. Bu rakamın yüzde 15,6’ya yükseldiğini belirten UNICEF, yetersiz beslenmede “eşi benzeri görülmemiş” bir artış olduğunu söyledi.

Rapora göre “2 yaşın altındaki çocukların yüzde 90’ı, hamile ve emziren kadınların yüzde 95’i ciddi gıda yoksulluğu ile karşı karşıyadır. Bu, onların bir önceki gün iki veya daha az gıda grubu tükettikleri ve erişebildikleri gıdaların en düşük besin değerine sahip olduğu anlamına gelmektedir.”

Rapor, “Hanelerin yüzde 95’i öğünleri ve porsiyon boyutlarını sınırlandırıyor ve hanelerin yüzde 64’ü günde sadece bir öğün yemek yiyor” diye ekliyor.

BM şunları belirtiyor: “Ankete katılan hanelerin ortalama olarak kişi başına günde bir litreden daha az güvenli suya erişimi olduğunu belirtmiştir. İnsani yardım standartlarına göre, acil bir durumda ihtiyaç duyulan asgari güvenli su miktarı kişi başına günde üç litredir; genel standart ise içme, yıkama ve yemek pişirme için yeterli miktarları içeren kişi başına 15 litredir.”

Son iki hafta içinde 5 yaşın altındaki çocukların yüzde 70’i ishalden muzdaripti; bu da savaşın başlamasından önceki döneme göre 23 katlık bir artışa işaret ediyordu.

Ayrı bir raporda BM, uzmanların “Filistinli kadın ve kız çocuklarına yönelik bildirilen insan hakları ihlallerinden dehşete düştüklerini” bildirdi.

Raporda, “alınan bilgilere göre, Filistinli kadın ve kız çocuklarının Gazze’de, genellikle çocukları da dâhil olmak üzere aile üyeleriyle birlikte keyfi olarak infaz edildikleri” belirtilmiştir.

Raporda BM uzmanlarının şu ifadelerine yer verildi: “Filistinli kadın ve çocukların sığındıkları yerlerde ya da kaçarken kasıtlı olarak hedef alındıkları ve yargısız infaz edildiklerine dair haberler karşısında şok olduk. Bazılarının İsrail ordusu ya da bağlı güçler tarafından öldürüldüklerinde ellerinde beyaz bez parçaları olduğu bildiriliyor.”

Uzmanlar şunları ekliyordu:

Gözaltındaki Filistinli kadın ve kız çocuklarının, İsrail ordusunun erkek subayları tarafından çırılçıplak soyulmak ve üzerlerinin aranması gibi çeşitli cinsel saldırı biçimlerine maruz bırakıldıklarına dair raporlar bizi özellikle üzmektedir. Gözaltında tutulan Filistinli kadınlardan en az ikisinin tecavüze uğradığı, diğerlerinin ise tecavüz ve cinsel şiddetle tehdit edildiği bildirilmiştir.

Birlikte ele alındığında, iddia edilen bu eylemler uluslararası insan hakları ve insancıl hukukun ağır ihlallerini teşkil edebilir ve uluslararası ceza hukuku kapsamında Roma Statüsü uyarınca kovuşturulabilecek ciddi suçlar anlamına gelebilir. Bu bariz suçlardan sorumlu olanlar hesap vermelidir ve mağdurlar ve aileleri tam tazminat ve adalet hakkına sahiptir.

Uzmanlar arasında, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet, nedenleri ve sonuçları Özel Raportörü Reem Alsalem ve 1967’den beri işgal altında olan Filistin topraklarında insan haklarının durumu Özel Raportörü Francesca Albanese de yer aldı.

Filistinli tutuklulara yapılan sistematik işkence İsrail televizyonlarında açıkça sergilenmekte, tutuklular gözleri bağlı ve prangalı olarak gösterilmekte, birçoğu ABD’nin Ebu Gureyb’de öncülük ettiği “stres pozisyonlarında” tutulmaktadır.

İsrail televizyonu ayrıca İsrail askerlerinin Gazze Şeridi’ni kuzeydeki Gazze şehri ile güneydeki Han Yunus arasında fiilen ikiye bölecek ve Gazze’yi birleşik bir coğrafi varlık olarak yok edecek bir otoyol inşa ettiklerini belgeleyen bir haber yayımladı.

Pazartesi günü Uluslararası Adalet Divanı, İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’yı işgalinin yasallığı konusunda bir duruşma başlattı. Duruşmada Filistinli temsilciler, mevcut soykırımın İsrail’in işgal altındaki tüm topraklar üzerinde tam kontrol sağlama ve bu toprakları tamamen İsrail devletine katma yönündeki sistematik çabasının bir parçası olarak gerçekleştiğini ayrıntılı bir şekilde belgelediler.

Loading