Çin rejimi Ukrayna’da NATO ile savaşta Rusya’ya “destek” verdiğini açıkladı

Büyük güçler arasındaki küresel savaşın yeni bir tırmanışa hazırlandığının bir işareti olarak, yeni atanan Çin Savunma Bakanı Dong Jun, geçen ay Rusya’yı Ukrayna’da ABD liderliğindeki NATO askeri ittifakı ile savaşında destekleme sözü verdi.

Dong Jun, Çin donanmasının eski komutanı, şu anki Çin savunma bakanı [Photo: Facebook/Republic of Singapore Navy]

31 Ocak’ta Rus mevkidaşı Sergey Şoygu ile yaptığı video konferansta bunun ABD-NATO’nun Rusya ve Çin’e yönelik saldırganlığına gerekli bir yanıt olduğunu söyledi. Washington’un “her zaman Rusya ve Çin’i hedef aldığını ve dünya genelinde hegemonyasını sürdürmeye çalıştığını... Tarih ve gerçekliğin hegemonyanın başarısızlığa mahkum olduğunu kanıtladığını” ifade eti.

Dong, Pekin’in 2022’de başladığından bu yana Ukrayna savaşı konusunda sürdürdüğü bilinçli belirsizlik duruşundan uzaklaşıyor. Şoygu’ya şunları söyledi: “Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’nın Çin tarafına baskı yapmaya devam etmesine rağmen Ukrayna konusunda sizi destekledik. Çin ve Avrupa Birliği arasındaki savunma işbirliği bile tehdit altında, ancak bu konuda varolan politik çizgimizi değiştirmeyecek ya da terk etmeyeceğiz.”

Dong, Pekin’in Ukrayna’da Moskova’yı desteklemesini, Moskova’nın Tayvan konusunda Pekin’i desteklemesine bağlayarak şunları söyledi: “Rus tarafının Tayvan meselesinde ve diğer kilit çıkarlarımız konusunda güçlü desteğini hissedebiliyoruz.” Washington, Çince konuşulan bir ada olan Tayvan’ı ana karadaki Çin Halk Cumhuriyeti’nden resmi olarak bağımsızlığını ilan etmesi için teşvik ediyor ve Tayvan’ı Çin’e karşı açık denizde bir askeri üs olarak silahlandırıyor.

Dong sözlerini şöyle tamamladı: “Ordular, Çin-Rusya kapsamlı stratejik işbirliğinin derinleştirilmesinde ve küresel güvenlik ve istikrarın korunmasında daha büyük bir rol oynamalıdır... Çin-Rusya stratejik işbirliği, dünya çapında barışın korunmasının temel direğidir.”

Shoigu, Pekin ile “en yakın ve en verimli işbirliğini” dört gözle beklediğini ve Dong ile görüşmelerin “savunma alanındaki Rus-Çin stratejik ortaklığını daha da güçlendirdiğini” söyledi. Ancak bu ilişkinin NATO gibi bir askeri ittifak oluşturmadığı da sözlerine ekledi: “Bazı Batılı ülkelerin aksine, iki ülke askeri bir blok oluşturmuyor.”

Özellikle Dong’un açıklamaları dünyanın başlıca nükleer silahlı güçleri arasındaki savaşa değindiğinden, Ukrayna’da Rusya’ya “destek” kelimesini açıkça kullanması uluslararası alanda dikkat çekmiş ve ele alınmıştır.

NATO emperyalist güçlerinin egemen seçkinleri arasında, Dong’un Çin’i ABD’nin daha fazla ekonomik yaptırımlarına ve potansiyel olarak askeri misillemesine maruz bırakan açıklaması karşısında şaşkınlık vardı. Hatta bazıları Dong’un böyle bir açıklama yaptığını bile inkar etti.

Fransız muhafazakâr Le Figaro gazetesi, Çin’in Ukrayna’da Rusya’yı desteklediğine dair açık bir beyanının “ bir anekdot olmaktan bile çok uzak” ve muhtemelen yanlış olduğunu yazdı. Le Figaro, Dong’un yanlış alıntılandığını iddia eden kimliği belirsiz bir “Çin uzmanına” şu sözlerine atıfta bulundu: “Eğer Çinliler halka açık bir videoda alıntılanan terimleri kullanmış olsalardı hayrete düşerdim... Eğer Dong Jun bunu söylemiş olsaydı, Batılı yetkililer derhal tepki gösterirdi.”

Ancak geçtiğimiz hafta boyunca Amerika ve Avrupa’daki haber kaynakları Dong-Şoygu video görüşmesinden alıntılar yayınladı ve aslında Dong’dan doğru alıntı yapıldığı teyit dildi.

Dong’un açıklamasını kaleme alan ABD’li Newsweek dergisi şu sonuca vardı: “Çin, ABD ve Avrupa’dan gelen baskılara rağmen Ukrayna konusunda Rusya’nın yanında duracaktır.” Bununla birlikte, Çin Dışişleri Bakanı sözcüsü Wang Wengbin’in şu sözlerine de yer verildi: “Çin’in Ukrayna krizine ilişkin tutumu tutarlı ve nettir. Tüm tarafların gerilimi düşürmek ve krizin siyasi çözümü için elverişli koşullar yaratmak için çaba göstereceğini umuyoruz. Bu tutumumuz değişmemiştir.”

İşçiler ve gençler, dünyanın dört bir yanındaki kapitalist hükümetlerin öncelikle onları uyutmak için tasarlanmış açıklamalarına kanmamalıdır.

İlk olarak, Çin Komünist Partisi (ÇKP) bürokrasisinin topyekûn savaşı önlemeyi umarken dış politikasında bir değişiklik yapmayı düşündüğüne dair işaretler var. Dong, ÇKP’nin önceki savunma ve dışişleri bakanları Li Şangfu ve Qin Gang’ı görevden almasının ardından geçen yıl savunma bakanı oldu. ÇKP görevden alınmalarıyla ilgili herhangi bir açıklama yapmazken, Moskova’nın Pekin’e Qin’in ABD ile bağlantıları olduğunu ve Washington’a Çin nükleer füzeleriyle ilgili gizli bilgiler verdiğini söylediği ve Çin roket kuvvetlerinin eski başkanı Li’nin yolsuzluk iddialarına karıştığı söylendi.

Çin Merkezi Askeri Komisyonu Başkan Yardımcısı General Çang Youşia (ortada) ve Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu (solda), 8 Kasım 2023 tarihinde Rusya’nın başkenti Moskova’da gerçekleştirecekleri görüşmeler öncesinde resmi karşılama törenine katılıyor. [AP Photo/Russian Defense Ministry Press Service]

Dong, bağımsızlık yanlısı Demokratik İlerleme Partisi’nden (DPP) Lai Ching-te’nin kazandığı Tayvan seçimlerinin ortasında savunma bakanı oldu. ABD destekli Güney Kore’nin Ukrayna ve Polonya’yı silahlandırdığı, Kuzey Kore’nin ise Rusya’ya top mermileri gönderdiği Kore Yarımadası’nda tansiyonun yükselmesiyle birlikte Asya-Pasifik’te yeni savaş tehlikesi giderek artıyor. Pekin’in en azından şimdilik Moskova ile daha yakın askeri bağlar kurma kararının altında da bu yatıyor.

İkincisi ve daha da önemlisi, -esas olarak Rusya’nın 2022’de Ukrayna’yı istila etmesinden değil kapitalist sistemin küresel krizinin ortasında büyük NATO emperyalist güçlerinin saldırgan politikalarından kaynaklanan- küresel savaşın daha da tırmanması hazırlıkları yapılıyor.

Onlarca yıllık küreselleşmenin ardından büyük bir sanayi gücü olarak ortaya çıkan Çin, NATO güçlerinin her zamankinden daha fazla gözüne batıyor. Özellikle de geçen yıl Ukrayna’daki kukla rejimlerinin “karşı taarruzunun” başarısızlığa uğramasından sonra, Pekin’in Rusya’nın ekonomisini çökerteceğini umdukları yaptırımlardan kaçmasına yardım etmedeki kritik rolü onları öfkelendiriyor. Pekin sadece Avrupa Birliği’nin boykot ettiği Rus petrol ve gazını satın almakla kalmadı, aynı zamanda Rusya’ya askeri değeri olan mamul ürünler de verdi.

Aralık ayında ABD Hazinesi, aralarında Çin, Türkiye, BAE ve İsviçre’nin de bulunduğu 150 şirket ve kişiye Rusya’ya yardım ettikleri gerekçesiyle yeni yaptırımlar uyguladı. Bu karar, ABD’nin emperyalist düşünce kuruluşlarından Atlantic Council’ın, Rusya’nın ABD-NATO yaptırımlarından kaçınmasına Çin’in nasıl yardımcı olduğuna ilişkin raporlar yayınlamasının ardından geldi. Geçtiğimiz Kasım ayında yayınlanan bu türden son rapor, Çin’in Rusya’yı silahlandırmadığını kabul etmiş ancak şunları eklemişti:

“Açık kaynaklı ticaret verileri, önemli askeri kullanımı olan Çin üretimi malların ithalatındaki artışın, Rusya’nın Ukrayna topraklarındaki savunmasını güçlendirmesinde kilit bir rol oynadığını gösteriyor... NATO ülkelerinden Ukrayna’ya silah ve mühimmat akarken bu Çin’den yapılan ithalatla dengeleniyor - silah değil ama Rusya’nın Ukrayna topraklarını elinde tutmaya yönelik inatçı çabalarını sürdürebilmesi için hayati önem taşıyan malzemeler.”

Rapor Rusya’nın Çin’den önemli stratejik mal alımlarındaki artışa dikkat çekti. Bu ithalat 2022’den bu yana ağır kazı araçları (tahkimat kazmak için) için neredeyse on kat, bilyalı rulmanlar (zırhlı araçlar) için yüzde 345 ve entegre devreler için iki kat arttı. Atlantic Council ayrıca Rus birliklerinin Ukrayna’da Çin, İran ve Rus yapımı insansız hava araçları kullandığını iddia etti.

Bu tür raporlar şüphesiz NATO güçlerinin Rusya, Ortadoğu ve Çin’e karşı askeri tırmanış için 100 milyar dolardan fazla harcama yapma kararını tetiklemiştir.

Bu emperyalist saldırı ulusal bir strateji temelinde durdurulamaz. Aslında savaş, küresel olarak bütünleşmiş bir ekonomi üzerinde kapitalist ulus-devletler arasındaki rekabetten kaynaklanmaktadır. Stalinist bürokrasinin 1991’de Sovyetler Birliği’ni dağıtmasından bu yana geçen 33 yılda NATO güçleri, 1991 Körfez Savaşı’ndan Yugoslavya, Afganistan, Irak, Libya, Suriye, Mali ve ötesine uzanan yeni sömürgeci savaşlarda milyonlarca insanı katletti. Emperyalist güçler silahlarını nükleer silahlara sahip Rusya ve Çin’e çevirirken, korkunç bir nükleer çatışma tehlikesi her geçen gün artmaktadır.

Belirleyici sorun, işçi sınıfını uluslararası düzeyde sosyalist bir savaş karşıtı hareket içinde seferber etmektir. Emperyalist güçler 1917 Ekim ve 1949 Çin devrimlerinden türeyen Rusya ve Çin’i hedef alırken, böyle bir hareket ancak Çin’in Stalinist ve Rusya’nın eski Stalinist rejimlerine muhalefete dayanabilir. Çin’de kapitalizmi restore ettiklerinden ve 1989-1991’de Sovyetler Birliği’ni dağıttıklarından beri, işçilere herhangi bir çağrıda bulunamıyorlar ve bulunmayacaklar.

Gerici yönelimleri, Rusya Ukrayna’yı istila ederken Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ekim Devrimi’ne önderlik eden Bolşevikleri kınamasında özetlenmektedir. Pekin’in şimdi Putin’in savaşına verdiği açık destek, politikalarının da felakete yol açacak bir tırmanmaya doğru gittiğini göstermektedir. Savaşa karşı devrimci muhalefetin tek geçerli temeli, Rus, Ukraynalı ve Çinli işçileri NATO ülkelerindeki ve uluslararası alandaki sınıf kardeşleriyle sosyalizm mücadelesinde birleştirmek için Troçkist bir mücadeledir.

Loading