İsrail Suriye’deki İran Büyükelçiliği’ni vurdu

İsrail’in Pazartesi günü Suriye’nin başkenti Şam’da düzenlediği hava saldırısında İran Büyükelçiliği’nin konsolosluk bölümü yerle bir edildi ve İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun iki üst düzey generali ile beraber en az beş kişi daha hayatını kaybetti. Washington’la görüşülerek yapıldığı şüphesiz olan bu saldırı, apaçık bir savaş nedenidir ve İran ve müttefikleriyle Ortadoğu’da daha geniş çaplı bir çatışmayı kışkırtmayı amaçlamaktadır.

İranlı protestocular, İsrail'in Suriye'deki İran konsolosluğunu vurarak 7 kişinin ölümüne yol açtığı hava saldırısının ardından 1 Nisan 2024 Pazartesi günü Tahran'ın merkezindeki Felestin (Filistin) Meydanı'nda İran ve Filistin bayrakları sallıyor ve içlerinden biri öldürülen İran Devrim Muhafızları Generali Kasım Süleymani'nin fotoğrafını taşıyor. [AP Photo/Vahid Salemi]

İsrail uzun zamandır Lübnan’da, Suriye’de ve daha geniş bölgede uluslararası hukuku açıkça ihlal eden saldırgan eylemler gerçekleştirmektedir. Geçtiğimiz altı ay içinde hem Lübnan hem de Suriye’deki hava saldırılarını arttırarak Hamas ve Hizbullah liderlerinin yanı sıra İran Devrim Muhafızları’nın üst düzey generallerini de öldürmüştür. Ancak dünkü saldırı, yabancı bir ülkedeki konsolosluk ve elçiliklerin uluslararası anlaşmalar gereği ülke toprağı sayılması nedeniyle, İsrail’in İran topraklarına doğrudan düzenlediği ilk saldırı oldu.

Saldırıda ölenler arasında 2016 yılına kadar İran Devrim Muhafızları’nın uluslararası kolu Kudüs Gücü’nü Lübnan ve Suriye’de yöneten askeri danışman, General Muhammed Rıza Zahedi de bulunuyor. Konsolosluğu yerle bir eden saldırıda Zahedi’nin yardımcısı General Muhammed Hadi Hacı Rahimi ile Suriye ve Lübnan’daki Kudüs Gücü’nün Genelkurmay Başkanı General Hüseyin Emirullah’ın da öldüğü bildirildi.

Birleşik Krallık merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi hava saldırısında 11 kişinin öldüğünü açıkladı. Ölenler arasında diplomatların yanı sıra askeri danışmanlar da bulunuyor. Aralarında elçiliği koruyan iki Suriye polisinin de bulunduğu diğer kişiler de yaralandı. İran Büyükelçiliği’nin konsolosluk bölümünde ikamet eden Tahran’ın Suriye Büyükelçisi Hüseyin Akbari ise sağ kurtuldu.

Saldırı Suriye ve İran tarafından kınandı. Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad saldırıyı “şiddetle kınadı” ve “İsrail işgal varlığının İran ile Suriye arasındaki ilişkileri etkileyemeyeceğini” sözlerine ekledi. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ise “Bu saldırının tüm diplomatik kuralları ve uluslararası anlaşmaları ihlal ettiğini düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.

İran Büyükelçisi Akbari saldırıyı, altı füze fırlatan İsrail F-35 savaş uçakları tarafından yapılmış “çirkin bir eylem” olarak nitelendirdi. “Siyonist rejim, İran bayrağını taşıyan İslam Cumhuriyeti’nin resmi bir büyükelçilik binasını ilk kez hedef almaya cüret etti” diyen Akbari, İran’ın cevabının “uygun zaman ve yerde” ve “aynı büyüklük ve sertlikte” verileceğini sözlerine ekledi.

Bu tür saldırılar hakkında nadiren yorum yapan İsrail herhangi bir açıklama yapmazken, saldırıyı onun düzenlediği konusunda hiçbir şüphe yok. İsrail, kendi destekçisi ABD dışında bunu yapmak için hem nedeni hem de imkânı olan tek ülkedir. Pentagon Basın Sözcüsü Sabrina Singh, İsrail’in konsolosluğa saldırı planından Washington’ın haberdar olup olmadığı sorusuna yorum yapmayı reddetti.

İsrail’in Ortadoğu’da savaşı keskin bir şekilde tırmandırma tehdidi oluşturan böyle bir saldırıyı ABD ile görüşmemesi, inanılması güç bir durumdur. Nitekim İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant geçen hafta ABD’de Savunma Bakanı Lloyd Austin ile bir araya geldi; görüşmede daha geniş çaplı bir çatışmanın yakından tartışıldığına dair güçlü işaretler var. Görüşmeler öncesinde Gallant, İsrail’in “platform ve mühimmat elde etme kabiliyetinin” yanı sıra İran destekli Hizbullah’a karşı güney Lübnan’da yeni bir savaş cephesinin açılmasını görüşeceğini belirtti.

Bu konuşmaların ardından ABD yeni bir silah sevkiyatına izin vererek, hem 1,5 milyon Filistinlinin yaşadığı Gazze’nin Refah kentine yönelik barbarca bir saldırıya hem de daha geniş çaplı bir bölgesel çatışma için İsrail’e yeşil ışık yakmış oldu. Silahlar arasında tüm apartman bloklarını yerle bir edebilecek ve büyük kayıplara yol açabilecek olan 1.800 adet 900 kiloluk devasa bomba da bulunuyor.

Yıkıcı mühimmatın İsrail’e teslim edilmesiyle ilgili bir soru üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, İsraillilerin “İran, Hizbullah gibi... çok iyi silahlanmış bir düşmana karşı kendilerini savunma yeteneğine sahip olmaları gerektiğini” söyleyerek kararı gerekçelendirdi. İsrail’in kendini savunma hakkı gibi saçma bir bahaneyle Gazze’deki soykırım savaşını meşrulaştıran ABD, aynı gerekçeyle İsrail’e İran’a savaş açması için gereken silahları veriyor.

Dün İran konsolosluğuna yapılan saldırı ve üst düzey İranlı generallerin öldürülmesi, Tahran’ı karşılık vermeye zorlama hesabıyla yapılmıştır. İran tarafından verilecek herhangi bir karşılık “İran saldırganlığı” olarak damgalanacak ve İsrail, ABD ve müttefikleri tarafından Tahran ve müttefiklerine karşı daha fazla saldırganlık için bahane olarak kullanılacaktır. ABD, İsrail ile birlikte Yemen’de İran bağlantılı Husi milisleriyle çatışmaya girmiş durumda ve Ürdün’deki bir ABD karakolunda üç Amerikan askerinin öldürülmesinin ardından Şubat ayında Irak ve Suriye’de hava saldırıları düzenledi.

İsrail, Aralık ayında Şam’ın bir mahallesine düzenlediği hava saldırısında İran Devrim Muhafızları’nın üst düzey generali Seyid Razi Musavi de dahil olmak üzere Suriye’deki İranlı askeri danışmanları bir dizi saldırıda öldürmüştü. İsrail’in bu yıl düzenlediği en az üç saldırı İran’ı hedef aldı: Ocak ayında Şam’da düzenlenen ve en az beş danışmanın öldüğü saldırı ile geçen hafta Irak sınırı yakınlarındaki Deyrizor’da düzenlenen ve bir danışmanın öldüğü saldırı.

Geçtiğimiz hafta boyunca İsrail, Halep şehri ve çevresindeki hedeflere yönelik hava saldırıları da dâhil olmak üzere Suriye içindeki saldırılarını yoğunlaştırdı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Halep saldırısının, Suriye güçleri arasında 36 ölü ile İsrail’in bu tür tek bir saldırısında en yüksek sayıda ölüme yol açtığını söyledi. Ayrıca altı Hizbullah savaşçısının da öldürüldüğü belirtildi.

İsrail ordusu geçtiğimiz ay, İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşının başlangıcından bu yana Suriye ve Lübnan’da 4.500’den fazla Hizbullah hedefini vurduğunu bildirdi. Ayrıca 300’den fazla Hizbullah üyesinin de öldürüldüğü iddia edildi. Hizbullah ile İsrail arasında tırmanan ve sınır bölgesini savaş alanına çeviren çatışmalarda saldırıların çoğu güney Lübnan’da gerçekleşirken, İsrail savaş uçakları kuzey Lübnan’ın derinliklerindeki mevzileri de vurdu.

Ancak Şam’daki İran konsolosluğuna düzenlenen son hava saldırısı çok daha önemlidir. Financial Times’ta saldırıyla ilgili yayımlanan bir makalede İran’ın ABD ve İsrail’le çatışmadan kaçınmaya ve müttefik milisleri dizginlemeye çalıştığına dikkat çekiliyor. İsrail ise geri adım atmak bir yana, bu durumdan faydalanarak daha geniş çaplı bir çatışmayı tırmandırmaya çalışıyor.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olan Emile Hokayem Financial Times’a yaptığı açıklamada “İsrail İran’ın etkin bir şekilde caydırıldığına inanıyor ve İran ile Hizbullah’ı önemli ölçüde geriletmek için savaşı göze almaya hazır,” dedi. Hokayem, “Bu hesap başarısız olana kadar işleyecek ve sonrasında felakete yol açacak” uyarısında bulundu.

Gerçekte, İran’a karşı yıkıcı bir çatışmayı kışkırtmak isteyen sadece İsrail değil; onu siyasi, mali ve askeri olarak sonuna kadar destekleyen ABD emperyalizmidir. Halihazırda Ukrayna’da nükleer silahlara sahip Rusya ile genişleyen bir savaşa girmiş ve Çin ile savaş hazırlıklarını ilerletmiş olan ABD, Ortadoğu’nun kontrolünü gelişmekte olan küresel çatışmanın kritik bir unsuru ve İran’ı da ortadan kaldırılması gereken kilit engel olarak görmektedir.

Loading