Perspektif

İsrail’in Şam’daki İran büyükelçiliğini bombalaması: Ortadoğu bölge çapında bir savaşın eşiğinde

İsrail’in Pazartesi günü Şam’daki İran Büyükelçiliği’ni bombalaması ve Devrim Muhafızları Ordusu’nun üç üst düzey yöneticisiyle birlikte üç kişiyi daha öldürmesi, İran’a karşı bir savaş eylemidir ve Washington ile NATO müttefikleri bunun siyasi sorumluluğunu taşımaktadır.

Acil servis ekipleri 1 Nisan 2024 Pazartesi günü Suriye'nin başkenti Şam'da hava saldırısı sonucu isabet alan binada çalışıyor. [AP Photo/Omar Sanadiki]

Bombalama İsrail’in İran’a karşı yürüttüğü savaşta yeni bir aşamaya işaret ediyor, çünkü hedef aldığı yer uluslararası hukuka göre İran topraklarıdır. İsrail rejimi uzun zamandır -özellikle de ABD’nin 2020’de Irak’ta Devrim Muhafızları Generali Kasım Süleymani’yi öldürmesinden sonra- İranlı ve Suriyeli yetkilileri defalarca bombalayarak hedef gözeterek cinayetler işlediği kanunsuz bir dış politika yürütüyor. Ancak son eylemi, İran ile İsrail ve İsrail’in NATO’daki emperyalist destekçileri arasında doğrudan bir savaş çıkarma tehdidi yaratıyor.

Dün İranlı yetkililer misilleme sözü verdi. İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney, “[İsrail’i] bu suçtan ve işlediği diğer suçlardan pişman edeceğiz,” dedi. Rusya, Çin ve Suudi Arabistan dışişleri bakanlıkları da saldırıyı kınayan açıklamalar yaptı.

Biden yönetiminin saldırıdan hemen sonra İranlı yetkililerle temasa geçtiği, sorumluluğu reddettiği ve İsrailli yetkililerin saldırıdan sadece dakikalar önce kendilerini haberdar ettiğini iddia ettiği bildirildi. Ancak Biden’a haber versin ya da vermesin, İsrail’in böyle bir eyleme girişebileceğini düşünmesi, Washington ve NATO’daki emperyalist müttefiklerinin Gazze’deki altı aylık soykırım boyunca kendisine açık çek vermiş olmasından kaynaklanmaktadır.

ABD, Britanya ve Fransa dün gece BM Güvenlik Konseyi toplantısında İsrail’in saldırısını kınamayı reddetti. İsrail’in saldırı gerekçesini fiilen onaylayan ABD’nin BM Büyükelçisi Robert Wood, “terörist liderlerin ve unsurların bu tesiste bulunduğu iddialarından endişe duyduğunu ve İran’ın teröristleri ve diğer şiddet yanlısı aşırılıkçıları koordine etmeye, eğitmeye ve silahlandırmaya devam etmesini kınadığını” söyledi.

Bu hafta ABD’li yetkililer İsrail ordusunun Gazze’deki El-Şifa Hastanesi’nde 400 kişiyi katletmesini küstahça savundular. Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre açıkça “Hamas hastanelerden faaliyet göstermemeli,” dedi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mike Matthews da İsrail’in 1,5 milyon Filistinli mültecinin çadır kentlerde yaşadığı Refah’a yönelik bir saldırısını destekleyeceğini belirterek “İsrail’in Refah’ta varlığını sürdüren Hamas savaşçıları konusunda hiçbir şey yapmadığı” bir senaryonun “kabul edilemez” olduğunu söyledi.

Washington ve NATO’daki müttefikleri 32.000 Filistinlinin öldürüldüğü İsrail’in soykırımına yeşil ışık yakıyor çünkü Ortadoğu’da benzer suçlar işlemeye hazırlanıyorlar. Gazze soykırımının başlangıcında Washington bölgeye, açıkça İran’ı hedef alan savaş gemileri ve nükleer füze denizaltıları gönderdi. Bugün İsrailli yetkililer Hizbullah milislerine saldırmak üzere Lübnan’ı istila etmeyi tartışırken, NATO üyesi emperyalist güçlerin İsrail’i Lübnan, Suriye ve başka yerlere yönelik yeni sömürgeci savaşlarda vekil olarak kullanma planları oldukça ilerlemiş durumdadır.

Rus, İran ve Hizbullah güçleri on yıldır Suriye’de hükümet güçlerinin yanında NATO destekli “asi” İslamcı ya da Kürt milliyetçisi milislere karşı savaşıyor. NATO’nun Suriye’de rejim değişikliği için 13 yıldır sürdürdüğü savaş ülkeyi harap ederken, arkasında yarım milyon ölü ve 10 milyondan fazla mülteci bırakmıştır.

Emperyalist güçlerin Avrasya’ya hâkim olmak için yürüttükleri küresel savaşın ortasında İsrail Pazartesi günü Suriye ve Lübnan’daki İran askeri komuta kademesinin başını kesti. Washington ve NATO müttefikleri Kiev’deki aşırı sağcı Ukrayna rejimini silahlandırarak Avrupa’da Rusya’ya karşı savaşırken, aynı zamanda Rusya’ya ve Ortadoğu’daki müttefiklerine de saldırıyorlar. New York Times köşe yazarı Thomas Friedman geçtiğimiz günlerde Suriye’de ABD ile İran Devrim Muhafızları güçleri arasındaki çatışmaları ele alan bir yazıda şunları belirtti:

Amerikalılar İran’la savaş halinde olduklarını bilmeyebilirler ama İran Devrim Muhafızları, vekilleri aracılığıyla Amerika’yla gölge bir savaş içinde olduklarından eminler. Ve eğer bu İranlı vekillerden biri “şanslı” olur ve bir ABD savaş gemisini ya da Ürdün veya Suriye’deki ABD üslerinden birinin kışlasını vurarak kitlesel bir kayıp yaratırsa... [bu] dünyanın petrol için en çok bağımlı olduğu bölgede doğrudan bir sıcak savaşa dönüşecektir. Sadece bilmenizi istedim.

Amerika’nın ve dünyanın dört bir yanındaki işçiler, feci bir askeri tırmanma tehlikesine karşı uyarılmalıdır. Friedman’ın tartıştığı savaş, Basra Körfezi’nden petrol ticaretinin engellenmesinin yol açacağı küresel ekonomik çöküşün de ötesinde yıkıcı sonuçlar doğuracaktır. Bu, Ukrayna’daki NATO-Rusya savaşının ortasında ve 2021’de 400 milyar dolarlık Çin-İran ticaret ve askeri antlaşmasının imzalanmasının ardından, tüm büyük nükleer güçleri küresel bir çatışmanın içine çekme riski taşıyacaktır.

Gerçekten de ABD’li yetkililer Çin ile çatışmanın temel kaygıları olduğunu artık gizlemiyorlar. Geçtiğimiz ay ABD Merkez Komutanlığı Başkanı General Michael Kurilla, İran, Çin ve Rusya rejimleri arasında NATO’ya karşı oluşan istikrarsız savunma ittifakını kınadı.

Kurilla, “İran, Rusya ve Çin birlikte ilişkilerini güçlendiriyor ve kendi çıkarlarına uygun kaotik bir ortam yaratıyorlar,” dedi. “Bu ortaklığın sonuçlarının küresel etkileri olacaktır.” İran’ın Ukrayna savaşı için Rusya’ya yaptığı insansız hava aracı ihracatına ve Rusya ile İran’ın Çin’e yaptığı petrol ihracatına değinen Kurilla, “İran, tamamı ABD ambargolu petrolünün yüzde 90’ını Çin’e satıyor,” diye yakındı.

Emperyalist güçlerin Gazze’deki soykırıma verdikleri destek, Rusya, Çin ve İran’ı hedef alan savaş yoluyla dünyayı boyunduruk altına alma çabalarından kaynaklanmaktadır. Bu durum, Gazze’ye “Nagazaki ve Hiroşima gibi” nükleer bombalar atılması ve “Rus güçlerini yok etmek” için “Ukrayna’ya da aynısının yapılması” çağrısında bulunan ABD Kongre üyesi Tim Walberg’in son çıkışında açıkça ortaya çıkmıştır. On yıllardır süren savaş ve yağmanın yarattığı çatışmaları çözemeyen emperyalist politikacılar, önlerine çıkanların topluca katledilmesinden başka bir çıkış yolu göremiyorlar.

Gazze soykırımına karşı muhalefet, işçi sınıfı içinde ABD-NATO emperyalist savaşına ve kapitalist sisteme karşı uluslararası bir hareket olarak geliştirilmelidir. Dünya Sosyalist Web Sitesi yeni yıl açıklamasında şu uyarıda bulunmuştu:

Bir bütün olarak ele alındığında, toplumsal barbarlığın farklı biçimlerinin normalleştirilmesi, kapitalist sınıfın bir çıkmaza girdiğini göstermektedir. Politikaları farklı toplum kırım biçimlerinden oluşan bir sınıfın tarihsel, ekonomik, sosyal ve siyasi meşruiyetinin tükendiği açıktır.

Belirleyici sorun, Gazze soykırımına karşı İsrail, Ortadoğu ve NATO ülkelerindeki kitlesel protestolarda ortaya çıkan ve işçiler ve gençler arasında büyüyen muhalefeti sosyalist bir perspektifle donatmaktır. Bu, işçi sınıfı içinde Troçkist bir önderliğin, her ülkede Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin şubelerinin inşa edilmesini gerektirmektedir. Ortadoğu’da savaşın tırmanmasının ortaya çıkardığı temel ve acil görev budur.

Loading