Zelenskiy hükümeti Moskova’daki terör saldırısının ardından Rusya’nın Belgorod bölgesine yönelik bombardımanı yoğunlaştırdı

22 Mart’ta Moskova yakınlarındaki Crocus City Hall’da meydana gelen ve en az 143 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısının ardından Ukrayna ordusu Rusya’nın Belgorod kentine yönelik bombardımanını arttırdı.

Belgorod Valisi Vyaçeslav Gladkov’a göre, 26 Mart Salı sabahı erken saatlerde bölgenin bir düzineden fazla roket saldırısına uğramasının ardından beş sivil yaralandı.

Belgorod, Rusya’da Ukrayna’dan gelen bombardıman nedeniyle hasar gören araçlar, 16 Mart 2024. [AP Photo/Foto: AP Photo / Belgorod-regionens guvernør Vyatsjeslav Gladkovs Telegramkanal]

Günün ilerleyen saatlerinde Rusya Savunma Bakanlığı, Çek Cumhuriyeti tarafından tedarik edilen RM-70 Vampire çoklu roketatarlarını kullanılarak yapılan “Kiev rejiminin terörist bir saldırı gerçekleştirme girişimini” püskürttüklerini doğruladı ve 13 merminin havada imha edildiğini iddia etti.

Son saldırıdan önce, Rusya’daki başkanlık seçimleri sırasında Belgorod’da en az beş sivilin ölümüne ve okullarla alışveriş merkezlerinin kapanmasına neden olan bir dizi roket saldırısı düzenlenmişti. Bizzat seçim sırasında, Ukrayna ve NATO tarafından desteklenen Rus neo-Nazi milisleri Rus topraklarına bir saldırı başlatmıştı. Bu, İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilerin Kızıl Ordu tarafından yenilgiye uğratılmasından bu yana Rus topraklarına tanklarla yapılan ilk saldırıydı.

Şiddetli bir insan gücü ve mühimmat sıkıntısı nedeniyle cephedeki savaş durumu hızla kötüleşmeye devam eden Ukrayna, buna karşılık Belgorod’a yönelik füze ve topçu saldırılarını yoğunlaştırdı. Şehir Ukrayna sınırının sadece 40 kilometre doğusunda yer alıyor.

Yılbaşından hemen önce, Ukrayna güçlerinin bombardımanı sonucu, kutlama yapan 25 kişi öldürülmüş ve 100’den fazla kişi de yaralanmıştı. Şubat ortasında gerçekleşen bir başka saldırıda ise yedi kişi öldü, 20 kişi yaralandı. Geçtiğimiz hafta Rusya 9.000 çocuğun bölgeden tahliye edildiğini duyurdu ve Rus medyasında çıkan haberlere göre giderek daha fazla insan bölgeden kendi başlarına kaçıyor.

Moskova misilleme olarak Ukrayna’ya karşı bir dizi geniş çaplı bombardıman yaparak Dnipro Hidroelektrik Santrali gibi kritik altyapılara zarar verdi ve on binlerce Ukraynalının elektriğini kesti.

Daha sonra Çarşamba günü Rusya, Ukrayna’nın Harkov şehrini 2022’den bu yana ilk kez havadan bombaladı ve bildirildiğine göre bir kişi öldü, 16 kişi de yaralandı.

Belgorod’a sadece 75 kilometre uzaklıkta bulunan ve Rusça konuşulan bir milyondan fazla nüfuslu Harkov’un bu yaz yeni bir Rus saldırısına hedef olması bekleniyor. Batı yanlısı Rus haber kuruluşu Verstka’ya göre Rus ordusu, daha önce 1934 yılına kadar Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin başkenti olan kenti kuşatmak için 300.000 kişilik bir güç toplamayı planlıyor.

ABD, Moskova’daki terör saldırısını dikkat çekici bir hızla geçiştirdi ve haberlerini neredeyse tamamen Putin’in ABD ve Ukrayna’nın saldırıya karıştığına dair sözde “paranoyasına” yönelik kınamalarla sınırladı. Ancak siyasi gelişmeler ve Rus yetkililer tarafından yürütülen soruşturmanın bulguları tam da böyle bir katılıma işaret etmektedir.

Tutuklanan dört kişinin hepsi Tacikistan’ın Afganistan sınırındaki bir bölgesinden gelen göçmenlerdi. İslam Devleti Horasan Vilayeti’nin (IŞİD-H) özellikle bu bölgede aktif olduğu ve aynı zamanda bu örgütün ABD’nin eseri olduğu biliniyor. Bu arada Rus gizli servisi FSB’nin başı Aleksandr Bortnikov, Ukrayna Gizli Servisi’nin (SBU) Ortadoğu’da militanları eğittiğini iddia etti ve Ukrayna Silahlı Kuvvetleri saflarında savaşan önemli sayıda İslamcı militana işaret etti.

Bu son gerçek bir süredir biliniyordu ve geçen yıl New York Times ve son günlerde de Alman medyası tarafından haberleştirildi. Ukrayna gizli servisinin bu bölgedeki faaliyetleri de kuvvetle muhtemeldir. Ukrayna’nın Tacikistan Büyükelçisi Yevdokimov Valeriy, Ukrayna’nın eski dış istihbarat başkanıdır (2019-2020) ve 2022’de Tacikistan’daki büyükelçiliğe atanana kadar Özel Operasyonlar bürosunda çalışmıştır.

Bu arada Rus topraklarında ve Ukrayna’nın Rus işgali altındaki bölgelerinde gerçekleştirilen terör saldırıları Ukrayna’nın savaş stratejisinin resmi bir bileşeni haline geldi.

Eylül ayında, sadece birkaç ay içinde yüz binden fazla Ukraynalı askerin hayatına mal olan yaz karşı taarruzunun büyük başarısızlığa uğramasının ardından Zelenskiy’nin danışmanı Mihaylo Podolyak verdiği bir röportajda “savaşın bu aşaması ... düşmanlıkların yavaş yavaş Rusya Federasyonu topraklarına taşındığı aşamadır,” demişti. Podolyak, Ukrayna’nın Rus işgali altındaki bölgelerde ve Rusya’nın kendi içinde “ajanlar” ya da “partizanlar” tarafından yapılan saldırıları arttıracağı tehdidinde bulunmuştu.

26 Mart’ta, Crocus City Hall saldırısından dört gün sonra, Ukrayna Gizli Servisi SBU’nun Başkanı Vasiliy Malyuk, bir gazetecinin işgal altındaki topraklarda Rus yetkililere yönelik bir dizi suikast ve terör saldırısıyla ilgili sorusuna yanıt verdi. “Soru tam olarak yerinde. Bunu hiçbir şekilde resmi olarak kabul etmeyeceğiz ancak aynı zamanda detayları size açıklamaya hazırım.” Rus devlet yayın organı İzvestiya’da yer alan habere göre bu açıklama Kiev’in 22 Mart’taki terör saldırısındaki sorumluluğunun “fiilen kabulü” olarak yorumlandı.

ABD medyasında neredeyse hiç yer almayan bir başka gelişmeye göre, Türkiye hükümeti saldırıdan sonraki Pazartesi ve Salı günleri ülke genelinde 30 şehirde en az 147 şüpheli İslam Devleti militanını gözaltına aldı. Pazar günü yapılan bir başka polis baskınıyla birlikte, Türk yetkililer Crocus City Hall’a yapılan saldırıdan bu yana en az 211 kişiyi gözaltına almış oldu. Hem Rus hem de Türk medyası saldırının faili olduğu iddia edilen iki kişinin Şubat ortası ile Mart başı arasında birkaç hafta Türkiye’de kaldığını bildirdi.

Türkiye Moskova ile ilişkilerini sürdürürken, Ukrayna ile giderek artan askeri bağları ve Kiev’e Bayraktar insansız hava araçları satması, Şubat 2022’de savaşın başlamasından önce gerilimleri hızla tırmandırmıştı.

Moskova’daki terör saldırısının ardından Ukrayna’nın askeri ve istihbarat yönetiminin tepesinde de büyük bir sarsıntı yaşandı. Salı günü Zelenskiy, Ukrayna Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Aleksey Danilov’un sürpriz bir şekilde görevden alındığını duyurdu. Danilov’un yerine daha önce Ukrayna’nın dış istihbarat teşkilatını yönetmiş olan  Aleksandr Litvinenko getirilecek. Danilov, Zelenskiy’nin iktidara geldiği 2019’dan bu yana görevde olan ve istihbaratta kalan birkaç üst düzey isimden biriydi.

Danilov’un beklenmedik şekilde görevden alınmasının nedenleri açıklanmadı. Zelenskiy görevden almayı, “devletimizin yönetim sisteminin yeniden başlatılmasının” bir başka parçası olarak nitelendirdi. Bu, Zelenskiy’nin eski başkomutanı ve siyasi rakibi Valeriy Zalujniy de dahil olmak üzere ülkenin askeri liderliğinin önemli bir kısmının görevden alınmasını içeriyor.

Irkçı söylemleriyle tanınan Danilov’un kovulması, Ukrayna televizyonunda Çin’in Avrasya İşleri Özel Temsilcisi Li Hui’ye hakaret etmesi ve Çin’in Rusya’yı barış görüşmelerine dahil etme talebiyle alay etmesinin ardından gerçekleşti.

Danilov “Li Hui’ye gelince, herkese hatırlatmak isterim: Kaderimize bizden başka kimse karar veremeyecek,” demişti. “Bölgelerimizi, topraklarımızı bu şekilde kim takas edebilir anlamıyorum. Çünkü bir Hui, pardon soyadı her neyse, ya da bir başkası buna kendilerinin karar vermesi gerektiğini düşünüyor.”

Danilov konuşurken Hui’nin soyadını kasıtlı olarak hem Ukraynaca hem de Rusça müstehcen bir kelimeyi andıracak şekilde telaffuz etti.

Zelenskiy hükümeti, Batı emperyalizmiyle olan yakın ilişkisine rağmen, stratejik ve ekonomik önemi nedeniyle Çin ile bazı bağları sürdürmeye çalıştı. Rusya ve Ukrayna arasında 2022’de patlak veren geniş çaplı savaştan önce Çin, Ukrayna’nın en büyük ticaret ortağıydı.

Görevden alınmasının ardında yatan sebep ne olursa olsun, Danilov’un yorumları Ukrayna devletinin en üst kademelerinde hakim olan aşırı sağcı görüşleri yansıtıyor ve bu haliyle pek de benzersiz değil. Zelenskiy’nin danışmanı Podolyak da geçtiğimiz Eylül ayında benzer yorumlar yapmış, Hindistan ve Çin gibi ülkelerin “attıkları adımların sonuçlarını analiz etmediklerini” ve “entelektüel potansiyellerinin zayıf olduğunu” iddia etmişti.

Loading