Gürcistan’daki NATO destekli protestolar yeni bir “renkli devrim” olasılığını gündeme getiriyor

Gürcistan’da “yabancı etki yasası”nın nihai olarak kabul edilmesine karşı protestolar bu hafta başkent Tiflis’te yeniden patlak verdi. Finansman kaynaklarının yüzde 20’sinden fazlasını yurt dışından alan kuruluşların yabancı bir gücün çıkarlarını temsil ettiklerine dair kayıt yaptırmalarını gerektiren yasa tasarısı, Salı günü yoğun güvenlik önlemleri altında yapılan parlamento oturumunda son okuması yapılarak onaylandı. Cumhurbaşkanı Salome Zourabişvili yasayı veto edecek olsa da, yasayı destekleyenler cumhurbaşkanının kararını bozmak için yeterli oya sahip.

Göstericiler, 13 Mayıs 2024 Pazartesi günü Gürcistan’ın başkenti Tiflis’in merkezinde “Rus yasasına” karşı düzenlenen muhalefet protestosu sırasında polisin parlamento binası çevresindeki bir alanı terk etmesini izliyor. [AP Photo/Zurab Tsertsvadze]

Muhalifler yasanın Kremlin’in işi olduğunu iddia ediyor. Rus hükümeti de birkaç yıl önce benzer bir önlemi hayata geçirmişti. İktidardaki Gürcü Rüyası (GD) partisi Moskova yanlısı olarak adlandırılıyor. Göstericiler ellerinde “F**k Putin”, “Köleler”, “Ruslar” yazılı pankartlar taşıyor. ABD ve AB, Gürcü hükümetini Rusya ile ittifak kurduğu gerekçesiyle kınadı.

Batı basınında çıkan haberlere göre bu haftaki kitlesel gösterilerin sayısı “on binler” ile ifade ediliyor. Video görüntülerinde coplar, kalkanlar ve göz yaşartıcı gazla donanmış çevik kuvvet polislerinin kalabalığı geri püskürttüğü ve insanları şiddet kullanarak sürüklediği görülüyor. Aralarında iki ABD vatandaşı ve bir Rus vatandaşının da bulunduğu onlarca kişi gözaltına alındı. Göstericiler ana kavşakları kapattı ve şehir merkezinde kamplar kurdu. Farklı üniversitelerdeki öğrenciler 14 Mayıs’ta bir günlük boykot düzenledi.

Aynı gün göstericiler bariyerleri aşarak çok sayıda milletvekilinin karıştığı bir kavganın çıktığı parlamento binasına girmeye çalıştı. Göstericiler yasanın oylanmasını durdurmak ya da iptal ettirmek amacıyla kavgaya katılma niyetindeydi.

Küçük ama jeostratejik açıdan önemli bu Güney Kafkasya ülkesinde yaşanan olaylar, yaklaşmakta olan bir “renkli devrim”in işaretlerini taşıyor. 2000’li yıllar boyunca, eski Sovyet ülkelerindeki ABD ve NATO destekli gösteriler, her zaman “demokrasi yanlısı” hareketler olarak adlandırıldı ve Rusya çizgisinde olduğu düşünülen hükümetler defalarca devrildi. Bu operasyonlar farklı renkler ifade edilirken Gürcistan’da da 2003 yılında bir “Gül Devrimi” meydana geldi.

“Renkli devrimler” her zaman orta sınıfın ayrıcalıklı katmanlarına dayanmış ve daha sonra yıkıcı piyasa reformlarını uygulayan ve tüm muhalefeti baskı altına alan oligarşinin açıkça NATO yanlısı bir hizbini iktidara getirmiştir. Gürcistan’ın “Gül Devrimi” başkanı Mihail Şaakaşvili, yolsuzluk ve mahkumlara şiddet uygulama suçlamalarından kurtulmak için Ukrayna’ya kaçmak zorunda kaldı. Orada da benzer olaylar üzerinden iktidara gelen Kiev’in aşırı sağcı hükümeti tarafından korunuyordu.

Tiflis’te haftalardır devam eden protestolar Ekim ayında yapılacak parlamento seçimleri öncesinde gerçekleşiyor. Sokak gösterilerini düzenleyen STK’ler, muhalefet partileri ve “sivil toplum” aktivistleri Gürcü Rüyası’na geri adım attırmayı; onun ABD ile daha itaatkar bir ilişki kurmaya zorlanmasını ya da bunun işe yaramaması halinde iktidardan uzaklaştırılmasını amaçlıyor. CNN’e konuşan Gürcistan’ın eski AB Büyükelçisi Natalie Sabanadze şunları söyledi: “Eğer bu hükümet hâlâ şansı varken bu tasarıyı geri çekmezse, seçimlere gitmeleri zor olacak. Şu anda bir sarmal söz konusu.”

ABD ve AB, Gürcistan’ın “sivil toplum”, “demokrasi yanlısı”, “insan hakları” örgütleri ağının çoğunun kendileri tarafından finanse edilen paravanlar olduğunu ortaya çıkarabilecek yabancı etki yasasının kabul edilmesine sert tepki gösterdi.

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Jim O’Brien Salı günü yaptığı açıklamada Gürcistan’ın artık bir “dönüm noktasına” geldiği uyarısında bulundu ve ülkenin artık bir Amerikan müttefiki olarak görülmeyeceğini ima etti. ABD’nin Gürcistan’a müdahale etmek için milyarlarca dolar harcadığını itiraf eden O’Brien, Washington’ın “artık bir ortak değil bir hasım olarak görülen” mevcut hükümete finansmanı kesmeye hazırlandığını belirtti.

Gürcistan’ın üye olmak istediği AB, bu Güney Kafkasya ülkesini bünyesine kabul etme sürecini durduracağını belirtti. AB Dış Politika Şefi Josep Borrell ve Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Oliver Varhely yaptıkları açıklamada yasanın “AB’nin temel norm ve değerleriyle uyumlu olmadığını” ifade ettiler.

Birleşik Krallık’ın Avrupa’dan Sorumlu Bakanı Nusrat Ghani, sanki ona düşermiş gibi, Gürcistan halkının “ne kadar sürerse sürsün bu yasaya karşı direneceği” sözünü verdi. Ghani, yabancı acentelere karşı yasa tasarısının ülkenin bekasına yönelik “varoluşsal bir tehdit” olduğu konusunda tehditkâr bir uyarı yaptı.

Washington ve Brüksel tarafından kendilerine söylenmeyen hiçbir şeyi yapmayan Letonya, Litvanya, Estonya ve İzlanda’nın dışişleri bakanları, diplomatik protokolü sıra dışı bir şekilde ihlal ederek Çarşamba günü Tiflis’e gitti ve yürüyüşlere katıldı. Estonya Dışişleri Bakanı Margus Tsahkna, X sayfasında protestocularla birlikte yürürken çekilmiş görüntülerini yayınlayarak oradaki varlığıyla övündü. Bu, Belarus Dışişleri Bakanı Sergey Aleynik’in Washington’daki hükümet karşıtı gösterilere katılıp selfie çekmesine eşdeğer bir durumdur.

İktidardaki Gürcü Rüyası partisi, Rusya ile bağlarını koparmadan Washington ve Brüksel’e yaranmaya çalıştığı yılların ardından kendini kapana kısılmış halde buluyor. NATO’nun genişlemesinin Ukrayna’daki savaşı kışkırttığı suçlaması yapan Başbakan İrakli Kobahidze, Batı ittifakından “küresel savaş partisi” olarak söz ediyor. Kobahidze, Gürcistan egemen seçkinlerinin, daha geniş halk kitleleri tarafından da paylaşılan, kendilerini neyin beklediğine dair korkuları dile getiriyor.

Bununla birlikte, Beyaz Saray ve AB ile on yılı aşkın süredir giderek yakınlaşan ilişkilerin de gösterdiği gibi, Gürcü Rüyası ABD ve müttefikleriyle elverişli bir anlaşmaya varabilecek olsaydı, bunu yapardı.

ABD Güney Kafkasya’daki “Rusya yanlısı” güçler üzerinde kontrol kurmaya çalışmaya devam ediyor. Bu hafta Tiflis’e gelen Dışişleri Bakan Yardımcısı O’Brien, partinin milyarder finansörü Bidzina İvanişvili ile görüşmek istedi. Şimdiye kadar geri çevrildiği bildirildi.

İktidar partisi uzun zamandır ABD ve Rusya arasında bir orta yol bulmaya çalışıyordu ancak Ukrayna’da NATO ile Rusya arasında tırmanan çatışma ve Ortadoğu’da İran’a karşı doğrudan çatışma hazırlıkları nedeniyle bu tür bir denge arayışının temeli neredeyse tamamen zayıflamış durumda.

Geçen yılın sonbaharında ülkenin güvenlik birimleri, hükümeti devirmek için Batı tarafından finanse edilen bir komplonun ortaya çıkarıldığını duyurdu. “Yabancı etki yasası” bu bağlamda ortaya çıktı. Yasanın ilk hedefleri, ABD ve NATO’ya bağlı örgütler ve güçlerdir. Gürcü seçkinlerinin bir bölümü bu güçlerin kendilerini tasfiye etmeye hazırlandığından korkuyor.

Ancak bu durum tasarıyı daha az gerici yapmamaktadır. Benzer önlemler sosyalistleri ve fazla solcu olduğu düşünülen diğer grupları hedef almak için de kullanılmaktadır. Şu anda, emperyalizme ve hem Rus hem de Ukrayna milliyetçiliğine karşı mücadele eden Ukraynalı Troçkist Bogdan Syrotiuk, Kremlin’in “yabancı ajanı” olmak gibi uydurma suçlamalarla Ukrayna’da hapiste tutuluyor.

Ne var ki, Gürcistan’daki protestolar ilerici içerikten yoksundur. Gösterilerde “özgürlük”, “demokrasi”, “Avrupalı bir gelecek” ve “Rus kölelere” karşı atılan sloganlar, Gürcistan’ın Amerikan ve Avrupalı egemen sınıfların tam bir kuklasına dönüşmesi ve Rusya’ya karşı bir başka savaş alanı haline gelmesi talebine karşılık gelmektedir.

Bu sadece bir felaketle sonuçlanabilir. Emperyalist destekli bir başka “devrim” durumunda Gürcistan’ı bekleyen geleceğin ne olduğu, CIA tarafından yönlendirilen aşırı sağcı bir hükümetin Batı’nın Rusya’ya karşı vekalet savaşında halkı kan gölünde boğduğu Ukrayna’da görülebilir. Hükümete yönelik tüm muhalefet şiddetle bastırılmaktadır. Faşist anlatı Ukrayna devletinin ideolojisi haline gelmiştir.

ABD ve NATO müttefiklerinin Gürcistan’a olan ilgisinin demokrasiyle hiçbir ilgisi yoktur ve tüm mesele, dünyanın ortaya çıkan yeni emperyalist yeniden paylaşımında stratejik ve ekonomik çıkarlarını ilerletmekle ilgilidir. Batılı ordular ve casusluk teşkilatları on yıllardır bu ülkeyle bağlarını güçlendiriyor. 2015 yılında Gürcistan’da bir NATO Ortak Eğitim ve Değerlendirme Merkezi kuruldu. 2018 yılında ABD Ordusu Gürcistan Savunmaya Hazırlık Programı’nı kurdu. Amerikalı askeri liderler defalarca bu ülkenin savaş hedefleri açısından ne kadar merkezi bir öneme sahip olduğunu dile getirdiler.

Bölge aynı zamanda Rusya’nın ana ticaret ve enerji yolları üzerindeki kontrolünü kırmak açısından da önem taşıyor. Batılı güçler, Anaklia’da daha derin bir Karadeniz limanının inşası, Gürcistan’dan AB’ye yenilenebilir kaynaklı elektriği Avrupa pazarına ulaştıracak bir elektrik hattının inşası ve Rusya’yı atlayarak Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayacak doğu-batı fiber optik kablo döşenmesi gibi birçok kritik projenin finansmanında merkezi rol oynamıştır.

Tiflis gösterilerinin sosyal ve siyasi karakteri, yoksulluk, eşitsizlik, iş güvenliği, aşırı çalışma, enflasyon ya da işçi sınıfının ezici çoğunluğunu meşgul eden diğer sorunlarla ilgili sloganların yokluğunda kendini daha açık gösteriyor. Bu konular gündeme getirilmiyor çünkü sokağa çıkanlar için bunlar büyük bir endişe kaynağı değil.

Protestoculardan yükselen Rus karşıtlığı, Ukrayna savaşının başlamasından sonra varlıklı Rusların ülkeye akın etmesinden kaynaklanan orta sınıf kızgınlıklarıyla da bağlantılıdır. Son iki yılda on binlerce kişi Gürcistan’a göç ederek emlak ve lüks eşya fiyatlarını artırdı. 3,7 milyonluk bir nüfusa dahil olan bu katmanların kaynakları var; yabancı firmalarda çalışmasalar, yabancı hesaplarda bol miktarda birikimleri olmasa ya da yeni bir ülkede rahatça yerleşmek için gerekli bağlantılara sahip olmasalar göç edemezlerdi. Başka bir ifadeyle, kişi başına düşen Gayri Safi Milli Geliri Avrupa’nın en düşükleri arasında olan bir ülkede sıkışıp kalan Gürcistan’ın orta sınıfının ulaşmak istediklerini zaten elde etmiş durumdalar.

Gösterilerde ekonomik ve sosyal talepler yer almazken, militarist bir yurtseverlik ön plana çıkıyor. Örneğin Özgür Avrupa Radyosu’nda (RFE/RL) 10 Mayıs’ta yayımlanan bir makalede “gösterilerde her yerde Gürcü bayraklarının görüldüğü” belirtiliyor. ABD tarafından finanse edilen haber servisi, “öğrenci yürüyüşlerinin başlamasına yardımcı olan” ve “bu protestolar sırasında öne çıkan Dafioni (‘Gün Batımı’) adlı gençlik grubunun liderlerinden biri olan” hukuk öğrencisi Zviad Tsetskhladze’nin siyasi görüşüne dikkat çekiyor.

Basın kuruluşunun haberine göre, “grup, ilk protestolarından birinde üyelerine ‘Gürcistan’ın devletini savunacaklarına’ dair yemin ettirerek dikkatleri üzerine çekti... Tsetskhladze’nin Facebook profil fotoğrafında, kar maskesiyle birlikte kamuflaj giydiği” görülüyor ve “askeri şeyleri sevdiğini” bildiriyor. Öğrenci arkadaşlarını Batı yanlısı ve “özgürlükçü” partilerin destekçileri olarak tanımlıyor.

Siyonist devletin ve onun Atlantik’in her iki yakasındaki destekçilerinin vahşetine karşı dünya çapında kitlesel gösteriler düzenlenirken, Tiflis’teki protestocuların, Gazze’de bütün bir halkın katledilmesi bir yana, dünyanın dört bir yanındaki Filistin yanlısı göstericilerin topluca gözaltına alınması veya darp edilmesi hakkında söyleyecekleri hiçbir şey yok.

Aksine, Tiflis’teki göstericiler artık eskimiş “demokrasi” sloganları atarak ve “Avrupai bir yol” talep ederek soykırımdan doğrudan sorumlu olanları yüceltiyorlar. Bunlar birbiriyle çelişkili değildir. Gürcistan’da NATO yanlısı uysal bir hükümet kurma çabaları, Ukrayna ve Filistin’i şimdiden ölüm tarlalarına dönüştüren yeni emperyalist dünya savaşının gerekli bir bileşenidir.

18 Mayıs 2024

Loading