Yeni Halk Cephesi’nin (NFP), 7 Temmuz erken seçimlerini kazanmasının ardından başbakanı belirleme ve hükümeti kurma girişimi Salı akşamı rezil bir şekilde başarısızlığa uğradı. Yeni Halk Cephesi’nin iki ana partisi, büyük sermaye partisi Sosyalist Parti (PS) ve Jean-Luc Mélenchon’un orta sınıf popülist partisi Boyun Eğmeyen Fransa (LFI), başbakanlık için birbirlerinin önerdiği adayları reddettikten sonra görüşmelerden çekildi.
Bu çöküş, hem “zenginlerin başkanı” Macron’a hem de aşırı sağcı Ulusal Birlik’e (RN) karşı bir hükümet kuracağı beklentisiyle NFP’ye oy veren tüm işçilerin ve gençlerin umutlarına ihanet anlamına gelmektedir. NFP, bunun yerine, Macron’un Başbakan Gabriel Attal’ın istifasını isteyip aldığı sırada, sert iç hizip mücadelelerinin içine düştü. Bu durum, İçişleri Bakanı Gérald Darmanin’in sağcı Cumhuriyetçiler (LR) partisi ile yapmayı önerdiği gibi, egemen sınıfın daha sağcı hükümetler kurmaya çalışmasına açık bir yol bırakıyor.
Bu olaylar Sosyalist Eşitlik Partisi (Parti de l’égalité socialiste, PES) tarafından yapılan uyarıları hızla doğrulamaktadır. Mélenchon’un LFI’si, PS ve müttefikleri Stalinist Fransız Komünist Partisi (PCF) ve Yeşiller ile ittifak halinde NFP’yi oluşturarak, işçi sınıfına siyasi bir tuzak kurmuştur. LFI önce Macron’un içinden çıktığı PS’yle, ardından da görünüşte Ulusal Birlik’in (RN) oylarını bloke etmek için Macron’un Ensemble koalisyonu ile açıkça ittifak kurdu.
NFP’nin rolü, parlamento hesaplarının iflasını ortaya koymaktadır. Mélenchon, bu hesaplara dayanarak PS ve Macron ile ittifak kurdu. NFP’nin büyük bileşenleri, onun kendi seçim programını terk etmesini ve Fransız halkının ezici bir çoğunlukla reddettiği kemer sıkma ve savaş politikalarına adanmış Macron liderliğindeki bir hükümetin küçük ortağı olmasını talep ediyorlar.
Hafta sonu PCF ve ardından LFI, Réunion Adası bölgesel konseyinin Stalinist başkanı Huguette Bello’yu başbakan olarak önerdi. PS Bello’yu veto etti ve onun yerine, adaylığı hızla PCF ve Yeşillerin desteğini alan Profesör Laurence Tubiana’yı öne sürdü. Orta sınıf Pablocu Devrimci Komünist Birlik’in (LCR) eski bir üyesi olan Tubiana, 2015 Paris İklim Anlaşmaları’nın hazırlanmasına yardımcı olmuş ve 2018’de Macron tarafından olası bir ekoloji bakanı olarak düşünülmüştür.
Tubiana, PS’nin desteğini almadan önce, Le Monde’da yayımlanan ve NFP’yi Macron ile hükümet kurmaya çağıran bir açık mektuba imza atmıştı. Mektupta “toplumsal barışın yeniden tesis edilmesi” çağrısında bulunuluyor ve “Fransa’nın bir süre daha gerçek bir hükümetten yoksun kalabileceği” endişesi dile getiriliyordu: “Bu nedenle NFP, demokratik bir acil durum programını tartışmak ve buna uygun bir hükümet kurmak üzere demokratik cephenin diğer tüm aktörlerine gecikmeksizin elini uzatmalıdır.”
NFP’yi destekleyen sendika bürokrasilerinin, akademik kurumların ve devlet destekli derneklerin büyük çoğunluğunun Macron ile ittifak yapmak istediğine dikkat çekilen mektupta, Macron ile yakın ilişki kurulmasına engel olan herkese karşı çıkılacağı tehdidinde bulunuldu. Mektupta şu ifadeler yer aldı:
Sivil toplumun (dernekler, sendikalar, düşünce kuruluşları vb.), NFP’nin ülkenin büyük bir bölümünün desteğini kazanabilecek bir acil durum programı oluşturmasına yardımcı olmaya hazır olduğunu biliyoruz. Ve eğer bazıları bir şekilde dar partizan çıkarlarını ulusun yüksek çıkarlarından üstün tutmayı tercih ederse, bu sivil toplum onları akıllarını başlarına getirmek için nasıl harekete geçeceğini bilir.
Açık mektup, Macron’la ittifak kurmanın, NFP’nin seçim kampanyasını yürüttüğü ve 7 milyondan fazla oy aldığı seçim programındaki ılımlı sosyal vaatleri bir gecede terk etmeyi gerektireceğini sinik bir şekilde kabul ediyordu. Ancak mektup, NFP’nin seçim vaatlerine ihanet etmesi halinde işçilerin ve gençlerin üzülmeyeceği argümanıyla bu durumu umursamaz bir şekilde geçiştirdi. NFP-Macron görüşmeleri için çağrıda bulunarak şöyle denildi:
Bu tür görüşmelerin başlangıç noktası, elbette, NFP’nin programı olacaktır ancak her konuda varacağımız noktanın bu olmayacağını herkes bilmekte ve bunu peşinen açıkça kabul etmektedir. Ve eğer Fransa’nın istikrarlı ve yatıştırıcı bir şekilde yönetilmesini sağlarsa, ülkemizde NFP’ye şu ya da bu konuda bu programdan saptığı için kızacak çok az insan olacaktır.
Tubiana’nın Fransa cumhurbaşkanı ile ittifak kurma önerisi bir yalanlar yumağıdır. Macron liderliğindeki bir hükümet, NFP’yi içersin ya da içermesin, işçileri yatıştıran istikrarlı bir rejim değil, dışarıda emperyalist savaş ve içeride sınıf savaşı yürüten faşizan bir polis devleti olacaktır. Nüfusun büyük çoğunluğunun “üstün çıkarlarını” değil, Fransız bankalarının ve NATO ittifakının emperyalist çıkarlarını savunacaktır.
Mektupta Macron’un Rusya ile savaşmak için Ukrayna’ya asker gönderme çağrısından ya da geçen yıl askeri harcamaları arttırmak için yaptığı emeklilik kesintilerinden hiç bahsedilmedi. Mektupta İsrail’in Gazze’deki soykırımından ya da Macron’un İsrail hükümetine verdiği destekten de söz edilmedi. Sessizlik rızayı ifade eder ve bu politikalar Fransız halkının ezici çoğunluğu, özellikle de işçiler tarafından reddedilirken, Tubiana ve NFP’deki destekçileri, Macron’la ittifak yapmak için açıkça bu politikaları destekleyecektir.
LFI’nin önde gelen bazı üyeleri Tubiana’yı başbakan olarak önerdiği için PS’yi kınarken, LFI ulusal organizatörü Manuel Bompard bu önerinin “ciddi olmadığını” iddia etti.
LFI’nin seçim komisyonu üyesi Paul Vannier ise şu tweet’i attı: “Huguette Bello’nun adaylığını veto ettikten sonra [PS birinci sekreteri] Olivier Faure’nin Yeni Halk Cephesi’ne Macron’la uyumlu bir adayı başbakan olarak dayatmaya hazırlandığına inanamıyorum. Bu, milyonlarca seçmene verilen sözlere ihanet etmek anlamına gelecektir.”
PS, PCF ve Yeşiller’in yaptığı tam olarak ihanettir. Ancak bu aynı zamanda onlarla ittifak kuran ve onları sahte bir şekilde “sol” olarak tanıtan Mélenchon ve LFI’nin rolünü de açığa çıkarmaktadır. En son 2012’den 2017’ye kadar Cumhurbaşkanı François Hollande döneminde Suriye ve Mali’de savaş, polis devleti baskısı ve derin kemer sıkma politikaları izleyen PS’nin, bankaların müttefiki ve işçilerin düşmanı olarak kendini göstereceğini tahmin etmek zor değildi.
Ancak 2017’de PS’nin seçimlerdeki çöküşünden ve Macron’un iktidara gelmesinden bu yana Mélenchon, kapitalist egemenliğin bu gözden düşmüş partilerini ayakta tutma peşinde koştu. Bu partilerle 2022’de Yeni Halk Birliği’ni kurdu ve 7 Temmuz 2024 seçimlerinde aşırı sağın zafer kazanması tehlikesine karşı onu NFP olarak yeniden adlandırdı. NFP’nin programında, Macron hükümetiyle tamamen uyumlu politikalar olan Ukrayna’ya asker gönderme ve askeri polis ve istihbarat aygıtını güçlendirme çağrısında bulunulduğunu da eklemek gerekir.
Mélenchon bu ay yaptığı seçim anlaşmalarında Macron, PS, Yeşiller vr PCF adaylarına o kadar çok sandalye verdi ki, LFI’nin Meclis’te sadece 72 sandalyesi var. Dolayısıyla kurulmasında merkezi rol oynadığı NFP içinde azınlıkta kalmış durumda. Dahası, aralarında François Ruffin ve Clémentine Autain’in de bulunduğu LFI’nin önemli bir kesimi Yeşiller’e katılmak üzere LFI’yi terk ediyor. LFI’nin son yıllardaki tüm hareket tarzı, sistematik olarak, PS gibi ona, ama her şeyden çok da işçi sınıfına ve sosyalizme düşman sağcı partileri güçlendirmek olmuştur.
Bu, on yıllardır kapitalist medyanın “sol” siyaset olarak lanse ettiği şeyi şekillendiren hali vakti yerinde orta sınıf akademisyenlerin ve sendika bürokratlarının rolü üzerine yıkıcı bir deneyimdir. Tubiana’nın mektubu gibi belgeler aracılığıyla onlar, işçi sınıfı içindeki patlayıcı öfkeye karşı Macron’un ve “sosyal barış”ın savunucuları olarak ortaya çıkıyorlar. Dahası, Macron ile ittifak kurarak, Marine Le Pen’in faşizan Ulusal Birlik’ine, doğru olmayan bir şekilde, Macron’a karşı tek gerçek muhalefet pozu takınmaya devam etmesi için siyasi bir yol açıyorlar.
Bu seçimlerden hangi hükümet çıkarsa çıksın, işçi sınıfı kaçınılmaz olarak patlayıcı bir çatışmaya girecektir. Rusya ile savaşa, soykırıma, kemer sıkmaya, polis devleti yönetimine, göçmen karşıtı histeriye ve neo-faşizme karşı geniş bir talepler dizisi üzerine grevler ve protestolar devam edecektir. Bunlar Macron’a ve neo-faşizme karşı geniş bir harekete dönüştürülmelidir. Ancak bunun başlıca ön koşulu, işçiler ve gençler arasında yalnızca Macron’a değil, onun sahte sol savunucularına da karşı çıkacak devrimci Marksist bir önderliğin geliştirilmesidir.