Perspektif

Demokratların azil soruşturmasını kapatması darbeci Trump’ı cesaretlendiriyor

ABD Senatosu, Cumartesi günkü oylamada, 6 Ocak 2021’deki darbe girişimiyle bağlantılı olarak Başkan Donald Trump’ı “ayaklanma kışkırtma” suçlamasından akladı.

Bu karar, Amerikan demokrasinin çöküşündeki bir kilometre taşıdır. Bir başkan, kuvvetler ayrılığını kaldırmaya ve kendisini diktatör yapmaya çalıştı ve Kongre, onu sorumlu tutma yönünde en temel adımı atmayı reddetti.

43 Cumhuriyetçi senatör, aklama lehine oy vererek, faşist bir darbe girişimine yardım ve yataklık etmiştir. Onların oyları, Trump’ın darbesinin başarılı olması halinde neler yapacaklarını göstermiştir: Anayasa'nın ortadan kaldırılmasını destekleyip onaylayacaklardı.

6 Ocak 2021 tarihli bu fotoğrafta, isyancılar Washington’da bulunan Kongre binası önündeki bir polis bariyerini geçmeye çalışıyor. (AP Photo/John Minchillo)

Trump’ın “yasal” savunması, yetersiz safsatalar ile çılgınca histerilerin bir bileşiminden oluşuyordu. Savunmada şu faşist sav ilerili sürüldü: Trump’ın yol açtığı isyan, polis şiddetine karşı solcu gösterilerin sonucuydu, hatta bu gösterilere uygun bir yanıttı. Trump’ın avukatı Michael Van der Veen, Kongre isyanının “aşırı sol gruplar tarafından önceden planlandığını” ilan etti.

Azil davasından cesaret kazanarak çıkan Trump, Cumhuriyetçi Parti’nin lideri olarak konumunu koruyor. Trump’ın yakın bir müttefiki olan Güney Carolina Senatörü Lindsey Graham, Pazar günü Fox News’te “Trump, Cumhuriyetçi Parti’nin en enerjik üyesidir. Trump hareketi sağ ve sağlıklı,” diye böbürleniyordu.

Bu sonuca, Trump’ın kovuşturulmasını sabote eden Demokratlar yardımcı oldu. Demokratlar, Trump’ın suç ortaklarını kasıtlı olarak korudular. Bu suç ortakları, Joe Biden’ın seçim zaferinin onaylanmasına karşı oy kullanan 147 Cumhuriyetçi Meclis ve Senato üyesini ve “hileli” seçim suçlamasıyla 6 Ocak ayaklanması için siyasi bahane sağlayanları içermektedir. Ayrıca, 6 Ocak’ta federal güçlerin geri çekilmesi için Trump ile gizlice işbirliği yapan eyalet içindeki güçler de bunlara dahildir.

Yargılama boyunca Demokratlar, Trump’ın seçim sonucunu iptal etme girişimini teşvik eden ve bu girişime katılan aynı Cumhuriyetçilere yalvarıp yakardılar.

Demokratik Parti’nin azil soruşturmasını yönetenler, bir kez olsun Amerikan halkına seslenmediler veya ayaklanmanın arkasındaki siyasi stratejiyi açıklamaya çalışmadılar. Trump kalabalığı kışkırtırken Kongre binasında neler olup bittiğinden bir kez bile bahsetmediler. Hâlbuki olan şey; Trump’ın yedi milyondan fazla oy farkıyla kaybettiği bir seçimin eyaletler tarafından onaylanmış seçiciler kurulu oylarına, Kongre üyeleri ve senatörler tarafından birbiri ardına itiraz edilmesiydi.

Tüm dava boyunca Cumhuriyetçilerin bu itirazlarına tek gönderme, Demokratların azil soruşturmasını yönetenlerin, isyancıların Senato üyelerinin masalarını yağmaladıklarını gösterdikleri bir videoydu. Videoda, isyancılardan biri, Trump’ın seçimi bozma çabalarını desteklediği için, Cumhuriyetçi Senatör Ted Cruz “bizimle” diyordu.

Demokratlar ayrıca, isyancıların neden Washington’ın içinde ve hemen dışında konuşlanmış on binlerce Ulusal Muhafız askerinin ve federal askeri güçlerin herhangi bir karşı koyuşu olmaksızın Kongre binasını işgal etmelerine izin verildiğine dair herhangi bir tartışmayı da kasıtlı olarak dışladılar. Ayaklanmanın ertesi günü, Maryland Valisi Larry Hogan, Maryland Ulusal Muhafızlarını Kongre binası polisini desteklemek için Washington’a gönderme talebinin, Trump’ın 3 Kasım seçimlerinden sonra göreve atadığı savunma bakanı vekili tarafından 90 dakika bekletildiğini söylemişti. Muhafızların gönderilmesine yetki veren ordu bakanı olmuştu.

Ancak askeri emir komuta zincirindeki hangi unsurların Kongre önündeki geri çekilmeyi kolaylaştırdığına ve bunun Trump’ın emriyle yapılıp yapılmadığına dair hiçbir araştırma yapılmadı.

Azil soruşturması yöneticileri, davalarını yalnızca Trump’ın eylemleriyle sınırlandırırken bile, başlattıkları soruşturmaya yönelik son derece sınırlı, yasalara harfiyen uyan gerekçelerle kovuşturmaya diz çöktürdüler.

Cuma akşamı, bir Cumhuriyetçi olan Washington Temsilcisi Jaime Herrera Beutler, Trump’ın Cumhuriyetçi Meclis Azınlık Lideri Kevin McCarthy ile yaptığı telefon görüşmesinde isyancıları aktif olarak desteklediğini ortaya koyan bir açıklama yaptı. Herrera Beutler’a göre, McCarthy saldırıyı durdurması için Trump’a yalvarırken, Trump açıkça isyancıların yanında yer alarak şöyle demişti: “Kevin, sanırım bu insanlar seçim konusunda senden daha üzgünler.”

Demokratlar Senato’nun kontrolünü elinde tutarken, sadece Herrera Beutler değil, aynı zamanda Trump’ın seçim sonucunu iptal ettirme girişimini ve federal güçlerin geri çekilmesini ilk elden bilen onlarca kişi mahkemeye çağrılarak yeminli ifade vermeye zorlanabilirdi.

Demokratlar, Herrera Beutler’i ve muhtemelen diğer tanıkları ifade vermeleri için getirmek üzere yapılan bir oylamayı kazanmalarına rağmen, aniden geri adım attılar ve Herrera Beutler’in ifadesinin üzerinden 24 saat geçmeden yargılamayı aceleyle sona erdirdiler.

Demokratların Trump ile dış politika konusunda fikir ayrılıklarına odaklanan ilk azil soruşturmasının kayıtları binlerce sayfa tutmuştu. Suçlamaları değerlendiren Meclis komisyonlarına birçok tanık çağrılırken, azil soruşturması süreci üç aylık bir döneme yayılmıştı.

Ancak ülke tarihinde anayasal hükümete yönelik en büyük saldırının ardından Demokratlar, azil soruşturmasının diğer yasama önceliklerinden dikkat dağıttığı gerekçesiyle Senato yargılamasına bir haftadan az bir süre ayırdılar. Senato azil oylamasının hemen ardından bir hafta ara verip, senatörler tatil için şehri terk ettiğinde, bu iddianın tam bir sahtekârlık olduğu kanıtlandı.

Trump’ın ikinci azil soruşturmasının nasıl yürütüldüğünü, Nixon yönetimi dönemindeki Watergate skandalına yönelik soruşturmayla karşılaştırmaya değer. Şubat 1973’te Demokrat Senatör Sam Ervin’in başkanlık ettiği Senato oturumları, hem Nixon’ın neredeyse kesin olan görevden alma kararı karşısında istifaya zorlanmasına, hem FBI ve CIA’in olaya dahil olduğunun ifşa olmasına hem de yaklaşık iki düzine kişinin ceza almasına yol açmıştı. Ve bunların hepsi, beş kişi tarafından gerçekleştirilen, bırakın birilerinin ölmesini, kimsenin yaralanmadığı tek bir hırsızlıkla tetiklenmişti.

1987’deki İran-Kontra oturumlarının da önemli sonuçları olmuştu. Soruşturma, ABD hükümetinin Nikaragua Kontralarına yardımını yasaklamak için Kongre tarafından kabul edilen Boland Değişikliği’nin Reagan yönetimi tarafından açıkça ihlal edildiğini ortaya çıkardı. Ayrıca, “yıkıcı” unsurların toplu olarak tutuklanmasına yönelik Rex 84 planının varlığını da açığa vurdu.

Demokratların, Trump’ın ikinci azil soruşturmasında kendi davalarını kasıtlı olarak sabote etmeleri, hukuk gözlemcileri tarafından yaygın biçimde değerlendirildi. Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Anayasa Profesörü Michael W. McConnell, “Eğer Temsilciler Meclisi, görevden alacak olsaydı, davayı Senato’nun aklama kararı çıkarmasını mümkün olduğunca zorlaştıracak şekilde düzenlemesi gerekirdi,” diye yazdı.

McConnell şöyle devam ediyordu: Trump’ın “Kongre üyelerini ve diğer yetkilileri Bay Biden’ın seçilmesini engellemek için sindirmeye çalıştığı ve şiddet olayları başladığında şiddeti sona erdirmek için elinden geleni yapma görevini yerine getirmediği açıkça ortadadır. Bunlar mahkûmiyet için yeterli gerekçeler olurdu.”

Fakat Cumhuriyetçilerin seçimi iptal ettirme çabalarına ve federal güçlerin geri çekilmesine ilişkin herhangi bir soruşturma, tam da Demokratların korumakla en çok ilgilendikleri güçleri içerecekti.

Görevden alma oylamasının ardından Demokratik Partili Meclis Başkanı Nancy Pelosi, Demokratların Trump’ın Cumhuriyetçi suç ortaklarını koruma dürtüsünü açıkça ortaya koydu. Biden’ın daha önceki beyanını tekrarlayan Pelosi, “Güçlü bir Cumhuriyetçi Parti’ye ihtiyacımız var,” dedi.

Demokratlar, artan işçi sınıfı muhalefeti karşısında her iki parti tarafından desteklenen sağcı, sermaye yanlısı politikalara bir destek tabanı olarak bu rezil faşistler grubuna ihtiyaç duydukları için Trump’ın Cumhuriyetçi suç ortaklarını korudular.

Demokratlar, egemen seçkinlerin çıkarları ile demokratik hükümet biçimleri arasında seçim yaparken, her defasında Amerikan zengin erkinin ihtiyaçlarının yanında olacaktır. Demokratlar, Amerika Birleşik Devletleri’nde anayasal hükümet biçimlerini savunmakla hiçbir ilgilerinin olmadığını bir kez daha kanıtladılar. Demokratik hakların savunusu, işçi sınıfının kapitalizm karşıtı, sosyalist bir program temelinde bağımsız seferberliği yoluyla gerçekleştirilmelidir ve gerçekleştirilecektir.

15 Şubat 2021

Loading