KP.2 ve KP.3 varyantları ile gelen yeni COVID-19 dalgası

SARS-CoV-2 virüsünün yeni evrimleşmiş KP.2 ve KP.3 varyantları tarafından harekete geçirilen ve giderek büyüyen bir dalgayla, COVID-19 pandemisi milyonlarca insanı hasta etmeye devam ediyor. Bu artış ABD, Avustralya ve Birleşik Krallık dahil olmak üzere birçok ülkeyi etkilemektedir.

Avustralya’da COVID, iki kış solunum virüsü olan influenza ve respiratuar sinsityal virüs (RSV) ile birlikte artış göstermektedir. Sürveyans verileri, COVID-19 vakalarının, hastaneye yatışların, bakımevi salgınlarının ve sağlık hizmeti verenlerin hastalık nedeniyle devamsızlıklarının yanı sıra atık sularda virüs seviyelerinin arttığını göstermektedir.

Birleşik Krallık’ta COVID-19 nedeniyle hastaneye yatışlar geçtiğimiz hafta yüzde 24 arttı. Buna ek olarak, pozitif çıkan COVID-19 testlerinin oranı da yüzde 8,4’ten yüzde 10’a yükseldi.

Warwick Üniversitesi’nde virolog olan Profesör Lawrence Young’a göre, “Bu bir uyandırma alarmı. Virüs yok olmadı ve kesinlikle mevsimsel bir enfeksiyon değil.”

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’ne (CDC) göre, Amerika Birleşik Devletleri’nde kanalizasyonda yüksek ya da çok yüksek düzeyde virüs görülen 15 eyalet bulunuyor. CDC, aşağıda gösterilen ve düzenli olarak güncellediği mevcut virüs seviyelerinin bir haritasını tutuyor.

COVID-19 Güncel Atık Su Viral Aktivite Düzeyleri Haritası (Kaynak: CDC) [Photo: CDC]

Bu 15 eyalet çoğunlukla Güney ve Batı ABD’de yoğunlaşıyor ve ülkenin en kalabalık üç eyaleti olan Kaliforniya, Teksas ve Florida’yı da içeriyor. Kaliforniya’daki artış uzmanların beklediğinden daha erken gerçekleşti ve mevcut COVID-19 vakaları şimdiden geçen yazın zirvesine yaklaştı. Kaliforniya’da pozitif çıkan COVID-19 testlerinin oranı yüzde 7,7 ile ulusal ortalama olan yüzde 6,6’yı aşıyor.

COVID-19’un Kaliforniya’da yükselişe geçmesi üzerine Los Angeles Belediye Başkanı Karen Bass maske takmanın yasaklanmasını önerdi. Bu öneri, New York’ta önerilen maske yasaklarını ve Kuzey Carolina’da bu gerici önlemin uygulamaya konmasını takip ediyor.

Maske yasaklarının iddia edilen “kamu güvenliği” amacıyla hiçbir ilgisi yoktur. Bunlar, Gazze’deki soykırıma karşı yaygın gösterileri bastırmayı amaçlayan misilleme önlemleridir. Amaç, tanınmazlıklarına son vererek protestocuları sindirmektir. New York’ta önerilen maske yasağı çeşitli Siyonist gruplar tarafından geniş çapta desteklenmektedir.

Los Angeles’ta maske yasağını önerdikten birkaç gün sonra Belediye Başkanı Bass’ın kendisi de COVID-19’a yakalandı. Ofisi, Amerikalı işçilerin büyük çoğunluğunun mahrum olduğu bir şey olan uzaktan çalışma uygulamasına geçeceğini duyurdu.

Hawaii’de kanalizasyonda çok yüksek seviyelerde virüs bulunuyor. Eyalet çapında ortalama test pozitiflik oranı yüzde 16,7’dir. Honolulu şehrinde test pozitiflik oranı yüzde 20,1 ile daha da yüksektir. Hawaii’de COVID-19 nedeniyle hastaneye yatış sayısı haftada 126 ile geçen Ağustos ayından bu yana eyaletteki en yüksek seviyede. Kaiser Permanente ve Hawaii’deki diğer sağlık sistemleri, bu artışa karşılık, tüm sağlık hizmeti sağlayıcıları ve çalışanları için maske takma zorunluluğunu yeniden başlattı.

Hawaii’deki artış, 6-16 Haziran tarihleri arasında Oahu adasında düzenlenen büyük bir etkinlikle aynı zamana denk geliyor. FestPAC, yerli Pasifik Adaları sakinlerinin en büyük kutlamasıdır. Etkinlik, pandeminin başlaması nedeniyle 2020’den itibaren ertelenmişti. 28 ada ülkesinden 500.000’den fazla kişi 10 günlük etkinlik için küçük adada bir araya geldi.

Etkinliğin izdihamı ve mevcut bağışıklıktan kaçtığı gösterilen yeni viral varyantların ortaya çıkışı, virüsün yaygın bulaşmasına olanak sağladı. Etkinlik sırasında festival katılımcıları arasında test pozitiflik oranı yüzde 13’tü. Eyalet sağlık bakanlığı katılımcılara test ve N95 maskeleri sundu.

Teksas ve Florida, atık sularda yüksek ve çok yüksek virüs seviyelerine sahip olmalarına rağmen, test pozitiflik oranları sırasıyla yüzde 5,5 ve 4,1 ile ulusal ortalamanın altındadır. Bununla birlikte, bu eyaletler, özellikle COVID-19 ile ilgili olarak, halk sağlığı altyapılarını kaldırma konusunda ulusal düzeyde ön saflarda yer almıştır. Dolayısıyla, virüsün kontrolsüz bir şekilde yayıldığı bu eyaletlerde atık sulardaki virüs seviyeleri ile diğer geleneksel halk sağlığı ölçütleri arasındaki keskin zıtlık beklenen bir durumdur.

Bu COVID-19 dalgası, KP.2 ve KP.3 adı verilen iki yeni varyanttan kaynaklanıyor. Mart ayı sonunda bu iki varyant ABD’deki vakaların yüzde 4’ünden daha azını oluşturuyordu. En son 22 Haziran verilerine göre, KP.3 vakaların yüzde 33,1’ini, KP.2 ise yüzde 20,8’ini oluştururken, toplamda vakaların yüzde 53,9’unu oluşturdukları tahmin ediliyor. Aynı zaman diliminde, daha önce baskın olan JN.1 varyantı, vakaların yüzde 52,9’undan tahminen yüzde 1,6’sına düştü.

Birleşik Krallık’ta KP.2 ve KP.3 şu anda vakaların sırasıyla yüzde 22 ve 44’ünü oluşturuyor. Avustralya, Yeni Güney Galler’de KP.2 ve KP.3 vakaların yarısından fazlasını oluşturuyor.

İlk veriler, önceki varyantlara karşı bağışıklığın KP.2 ve KP.3’e karşı daha az koruma sağladığını gösteriyor. Hakem incelemesinden geçmekte olan yeni bir ön yayın, yeni varyantlara ilişkin erken dönem analizini doğruluyor. Şöyle ki, önceki viral varyantlara karşı aşılama ya da bu varyantlarla enfeksiyon yoluyla geliştirilen antikorlar, yeni viral varyantları önceki varyantlar kadar etkili bir şekilde “nötralize” etmiyor. Nötralizasyon, antikorların virüse hücreleri enfekte etmesini önleyecek şekilde bağlanması anlamına geliyor.

Dolayısıyla, bu yeni varyantların yayılması, önceden var olan bağışıklıktan “kaçtıkları” için meydana geliyor. Bu olgu, yok edilemeyen virüsler için tipiktir: Konakçı popülasyonlarında önceden var olan bağışıklığın üstesinden gelmek için yeni formlara evrimleşmeye devam ederler.

Yeni viral varyantların ortaya çıkması ve bunun sonucunda COVID-19’un şu anda devam etmekte olan yükselişi, egemen sınıfın virüsün neden olduğu acılara kayıtsız kalmasıyla mümkün olmuştur. Egemen sınıf, soykırım gündemini dayatmak için, maske yasakları getirerek insanların az sayıdaki korunma aracını da yok ediyor. Bu durum, toplumun daha savunmasız yaşlılarını ve bağışıklık sistemi zayıflamış bireylerini orantısız bir şekilde etkiliyor.

SARS-CoV-2’nin kökünü kazımak ve böylece virüsün daha yeni, potansiyel olarak daha tehlikeli varyantlarını ve buna bağlı hastalık ve ölüm artışlarını önlemek için işçi sınıfı kapitalizmi yıkmalı ve toplumu özel kâr yerine insan ihtiyaçları temelinde yeniden örgütlemelidir.

Loading